Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2020/822 E. 2021/1162 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ


KARAR TARİHİ : 29/06/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın reddine dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05.01.2017 tarihinde … adresinde bulunan müvekkil…..şebekesinin davalı tarafından hasara uğratıldığını, hasarı müteakip müvekkil Şirket teknik personeli ve taşeron şirket elemanları tarafından hasar yerinde tutanak düzenlenerek fotoğraflar çekildiği, hasar tarihinde T.C. … döviz satış kuru karşılığı KDV toplam 6.928,25TL zarar meydana geldiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hasar tarihi itibariyle KDV dahil toplam 6.928,25TL (hasar tarihindeki TCMB döviz satış kuru karşılığı %18 KDV) alacağın hasar tarihinden itibaren işleyecek TCMB’nin yasal faiz oranları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan araştırmada 05.01.2017 tarihinde bildirilen adreste müvekkili şirket tarafından herhangi bir çalışma yapılmadığının tespit edildiğini, bu nedenle hasardan sorumlu olmadıklarını ve bunu davacı yana bildirdiklerini ayrıca talep edilen bedel içinde işçilik bedelinin de bulunduğunu, bunun talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve hasara konu kabloların hurda bedelinin de talep edilen bedelden düşülmesi gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; hasarın meydana geldiği 05/01/2017 tarihinde hasarın meydana geldiği yer olan …binanın önü ve yakınında davalı şirket tarafından kazı çalışması yapılmadığı, davalı şirket tarafından davacı şirkete ait fiber optik kablolara zarar verildiğinin ispat edilemediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, delil olarak dayanılan tanık dinlenilmeden hüküm kurulmasının doğru olmadığını, davanın tarafı olan davalı şirketin 19/06/2019 tarihli yazısı ile belirtilen tarihte bir çalışma yapılmadığı yönündeki yazısı üzerine davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını zira, davalı şirketçe ruhsatsız çalışma yapılmış olabileceğini veya önceki tarihli bir çalışmanın yetişmemesi sebebi ile 05/01/2017 tarihine sarkmış olabileceğini ya da 05/01/2017 tarihinden sonraki bir tarih için çalışma izni alınmış olmasına rağmen kazıya erken başlanmış olunabileceğini, bu tarz ihmaller göz ardı edilemeyeceğinden hasar tarihi olan 05/01/2017 tarihinin öncesinde veya sonrasındaki birer haftalık dönemlerde çalışma için izin alınıp alınmadığının da …’den yeniden sorulması gerektiğini, izinsiz, kaçak kazı yapılmış olması ihtimalinin göz ardı edildiğini, bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini belirterek Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/11/2019 tarih …. Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davalarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Maddi tazminat ödetilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, davaya konu zarara esas eylemin davalı tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kazı çalışmaları sırasında kablolara verilen zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş olup davacı vekili yukarıda yazılı sebeplerle istinaf isteminde bulunmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf yoluna başvuran tarafın sıfatı ile kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 27. maddesi :”(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” şeklindedir.
Hukuki dinlenilme hakkı çoğunlukla “iddia ve savunma hakkı” olarak bilinmektedir. Ancak bu hak iddia ve savunma hakkı kavramına göre daha geniş ve üst bir kavramdır.
Hakkın temel unsurları maddede tek tek belirtilmiş, böylece uygulamada bu temel yargısal hak konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Bunlardan ilki “bilgilenme hakkı”dır. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerek karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hak sahibinin kendisi ile ilgili yargılama ve yargılamanın içeriği hakkında tam bir şekilde bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. Tarafın bilgi sahibi olmadığı işlemler, belge ve bilgiler yargılamada esas alınamaz. Bilgilenmenin şekli bakımından, hukuki dinlenilme hakkına uygun davranılmalı, ilgilinin bilgilenmesi şeklen değil, gerçek anlamda sağlanmaya çalışılmalıdır.
Bu hakkın ikinci unsuru, “açıklama ve ispat hakkı”dır. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanırlar. Bu durum “silahların eşitliği ilkesi” olarak da ifade edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinin 1. bendinin ilk cümlesinde yer alan silahların eşitliği ilkesi, yine AİHS’ne göre, mahkeme önünde sahip olunan hak ve vecibeler bakımından taraflar arasında tam bir eşitliğin bulunması ve bu dengenin bütün yargılama boyunca korunmasıdır. Başka bir deyişle, silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarından birini diğeri karşısında avantajsız bir duruma düşürmeyecek şekilde her iki tarafın deliller de dahil olmak üzere, iddia ve savunmasını ortaya koymak için makul bir olanağa sahip olması, tarafların denge içinde olması demektir. Söz konusu ilke tarafların usulüne uygun olarak mahkemenin önüne gelmelerini sağlayan tebligat işlemi açısından da önemlidir. Çünkü ancak hukuka uygun bir usulde gerçekleşen tebligat üzerine, durumdan haberdar olan taraflar iddia ve savunmalarını eşit şekilde yapabileceklerdir.
Hukuki dinlenilme hakkının üçüncü unsuru, “tarafların iddia ve savunmalarını yargı organlarının tam olarak dikkate alıp değerlendirmesi”dir. Bu değerlendirmenin de karar gerekçesinde yapılması gerekir (6100 sayılı HMK’nın hükümet gerekçesi madde 32). Yargılama bakımından, sadece bir tarafın dinlenip diğerinin dinlenmemesi, tek yönlü karar verilmesi demektir. Yargılamada yer alan taraflar yargılamanın objesi değil, süjesidir. Hukukî dinlenilme hakkı doğru karar verilmesinin garantisidir; bu nedenle, haksızlığa karşı koyabilme imkânı tanır. Bu hak, hukuk devletinin, insan onurunun korunması ve eşitlik ilkesinin, hak arama özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının bir gereğidir.
6100 sayılı HMK’nın 240. maddesinde “Tanık gösterme şekli” hususu düzenlenmiş, “tanıklardan bir kısmının dinlenmesiyle yetinilmesi” başlıklı 241. maddede ise aynen; “(1) Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir.” şeklinde hükme yer verildikten sonra 242. maddesinde “tanıklığın izne bağlı olduğu haller”, 243 ve izleyen maddelerde tanıkların davet edilmesi ve dinlenme usulleri, tanıklıktan çekinme halleri, çekinmenin sonuçları gibi haller düzenlenmiştir.
HMK’nın 241. maddesinde belirtilen durum ayrık olmak üzere açıkça vazgeçme olmadıkça tanıklar dinlenmek zorundadır. Başka bir anlatımla gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenilen husus hakkında yeter derecede bilgi edinildiği takdirde, geri kalanların dinlenmemesine karar verilebilir.
Somut olayda; davacı vekilinin dava dilekçesinde tanık deline dayandığı ve tanığın isim ve adresi ile dinlenme sebebini bildirdiği, yargılama sırasında 23/09/2019 tarihli dilekçesi ile tanığının dinlenmesini talep ettiği, tanık dinletmekten vazgeçildiğine dair bilginin dosya kapsamında bulunmadığı, ilk derece mahkemesi tarafından ise 12/11/2019 tarihli duruşmada tanık dinlenmeden davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacı tanığının hasar tutanağı mümzisi olduğu, mahkemenin “zararı verenin davalı şirketler olduğu ispatlanamadığından” davanı reddine karar vermesi de nazara alındığında, bu tanık beyanının davanın esasına yönelik delil olduğu, beyanlarının davayı doğrudan etkileyebileceği nazara alındığında ilk derece mahkemesi tarafından bu esaslı delil değerlendirilmeden, hukuki dinlenilme hakkına aykırı olacak şekilde ve delillerinin eksik incelenerek karar verilmesi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının esası ve diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)Davacı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan kabulü ile, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/11/2019 gün ve….
sayılı kararının HMK’nın 353.maddesinin 1.fıkrası (a) bendinin 6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2)Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3)Davacı tarafça istinaf başvurusu sırasında yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde iadesine,
4)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddenin 1.fıkrasının a bendinin 6. maddesi uyarınca kesin olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/06/2021