Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2020/771 E. 2021/975 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

….
KARAR TARİHİ : 02/06/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2020
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın usulden reddine dair hükme karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Denizli ilinin … ilçesinde ve Uşak ilinde “…” isimli işletmelerinin bulunduğunu, davalının müvekkil aleyhine 6 adet çeşitli miktarları içeren ve tutarı 35.000TL olan senetlere dayanarak Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattığını, ancak bu senetlerdeki imzanın müvekkile ait olmadığını, bu nedenle Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesinin….esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, davanın kabulüne karar verildiğini, kararın kesinleştiğini belirterek davanın kabulü ile davalının haksız fiili ve icra takiplerinden dolayı ticari itibarı ve konumu zedelenen müvekkilinin manevi zararını hafifletmek için 25.000TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkile ödenmesi ve dava tarihinden itibaren yasal faizinin de birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı tarafa tebligat çıkartılmadan karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, davacı vekilinin kesin süre içerisinde arabuluculuk evrakının aslını yada arabulucu tarafından aslı gibidir yapılmış suretini sunmadığının anlaşıldığı, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Yasanın 20.maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A-1 maddesi ve HMK’nun 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının yerinde olmadığını, yerel mahkemenin davalarını arabuluculuk başvurusu olmadığından bahisle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiğini, Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesinin …Karar sayılı kararı ile bu senetteki imzaların müvekkiline ait olmadığının kanıtlandığını ve kararın kesinleştiğini, müvekkili açısından icralarda hacizlerin henüz kaldırılmadığını, müvekkilinin senetlerde imzasının olmasının ve bu durumun kesinleşmesi karşısında arabuluculuk müessesesine başvurunun zaman kaybı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Davacı tarafa verilen bir haftalık kesin süreye rağmen tamamlanmayan tutanak nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
03/02/2020 günü açılan tazminat davasında mahkemece davacı vekiline arabulucuya başvurup başvurmadığı, başvuru yapılmış ise arabuluculuk evrakının sunulması için kesin süre verildiği bu süre içerisinde sunulmadığı takdirde davanın usulden reddine karar verileceğine dair tebligatın davacı vekiline yapıldığı, davacı vekilinin 02/03/2020 tarihli dilekçesi ile arabulucuya başvurmadıklarını, davalının kötü niyetli olduğunu bu nedenle arabulucuya başvurmalarının mümkün olmadığını, zaman kaybı olduğunu bildirmiştir.
İlk derece mahkemesince, arabuluculuk son tutanağının aslı veya onaylı örneği bir haftalık kesin süre içinde ibraz edilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A/1. maddesi ile “(….) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi 2. fıkrası “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünü içermektedir.
Anılan bu hükümle Kanunkoyucu, davacının arabuluculuk faaliyetine ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dosyasına sunulmasını “dava şartı” olarak kabul etmiş, bu şartın gerçekleşmemesi halinde de müeyyidesinin ne olacağını açıkça kural altına almıştır. Bu yönüyle norm emredici nitelikte olup, hakime takdir yetkisi tanımamıştır.
Somut olayda; yukarıda anılan açık Kanun hükümlerine rağmen arabulucuya başvurulmadığı, arabuluculuk yoluna başvurulmasının zorunlu olmadığı yönündeki dilekçe ve zaman kaybı olduğu yönündeki gerekçenin yerinde olmadığı, yapılan ihtaratın gereği yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafın arabulucuya başvurulmasının zaman kaybı olduğu ve zorunlu olmadığı yönündeki istinafının yasal dayanaktan yoksun olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 59,30TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362.maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2021