Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : ….
KARAR TARİHİ : 03/03/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/12/2018
NUMARASI : ….
…
DAVANIN KONUSU : Alacak
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın reddine dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/07/2017 tarihinde…. üzerinde davalı tarafından gerçekleştirilen çalışma nedeniyle müvekkiline ait altyapılarda hasar meydana geldiğini ve … ve civarındaki müşterilere hizmet verilemediğini, hasara ilişkin olarak tutulan tutanakta toplam hasar bedelinin 9.515,23TL olarak hesaplandığını, davalı kurumdan söz konusu bedelin talep edildiğini ancak söz konusu kurumca herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla 9.515,23TL bedelin 15.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği gibi bir hasar var ise bundan …’in sorumlu olduğunu, davanın söz konusu şirkete ihbarını, iddia edilen gibi bir zararın doğmasından davacının kendisinin sorumlu olduğunu, söz konusu çalışma yapılmadan önce söz konusu tesislerin acilen deplase edilmesi hususunda gereğinin yapılmasının istenildiğini belirterek davanın husumet ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalının talebine rağmen davacının altyapıları deplase etmediği, deplase edildiği yönündeki dilekçesi ekindeki belgelerin ise zararın gerçekleştiği tarihten sonraki 2018 yılına ait olduğu, davacının zamanında altyapıyı deplase etmemesinden dolayı davacının altyapısında 15/07/2017 tarihinde zarar meydana geldiği, davacının zamanında ve süresinde deplase işleminin yapılmamasından dolayı altyapısında meydana gelen zararı davacıdan talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafından gerçekleştirilen hemzemin üst geçit yapımı esnasında müvekkili şirkete ait altyapıya zarar verildiğini, zarara ilişkin tüm belgelerin dosyaya sunulduğunu, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Davacıya ait alt yapı tesislerinin zarar görmesinde davalı kurumun kusurlu ve sorumlu olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Davacı vekilinin, davalı kurum tarafından yürütülen ….” işinin yapımı esnasında davacı şirkete ait yeraltı kablolarına zarar verildiğini belirterek zararın tazminini talep ettiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 114/1-b maddesinde, yargı yolunun caiz olmasının dava şartı olduğu ve 115. maddede, dava şartlarının davanın her aşamasında ve resen incelenebileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde; “İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları ile idarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaların idari yargı yerinde görüleceği” belirtilmiştir.
11/02/1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının I. bendinde açıkça belirtildiği gibi, bir kamu kurumu tarafından verilen kararlar üzerine plan ve projesine göre bir yol yapılması dolayısıyla evinin duvarı yıkılan veya bodrum katını sel basan, bir su tesisi yapılması neticesinde tarlasındaki sular çekilip ağaçları ve mahsulleri kuruyan veya tarlası ekilemez hale gelen yahut tarlasının kenarından geçen derenin kuruması yüzünden tarlası susuz kalan veya su tesisinin bozukluğu yahut bakımındaki ihmal yüzünden tarlasını sular basıp bu suların getirdiği kumlardan dolayı tarlası artık ekilemeyecek duruma düşen kimsenin uğradığı zararlar gibi zararlar idari kararın ve fiilin neticesinde meydana gelen zararlardır. Zira bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp o plan ve projeler gereğince işi görmesi de verilen kararın neticesi olan birer idari eylemdir. O halde sözü edilen kararda örnek olarak belirtilen bu eylemlerden doğan zararların ödettirilmesi istekleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi hükmünce bir tam yargı davasıdır ve bu davalara bakma görevi idari yargı yerine aittir.
Somut olayda, davalı kamu kurumunun bir plan ve proje kapsamında yürüttüğü iş nedeniyle davacı şirkete zarar verildiği iddia edildiğine göre davanın adli yargıda görülemeyeceği, bu nitelikteki bir davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun belirtilen 2. maddesine göre idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerektiği açık olup ilk derece mahkemesince davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak düzelterek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A) Davacı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/12/2018 gün ve….sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
1)Yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 59,30TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 162,50TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 103,20TL karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
3)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; istinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin alınan 44,40TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
4)Davacı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında yapılan 39,70TL posta/tebligat gideri ile 121,30TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 161TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/1 maddesi uyarınca, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332/3.maddesi uyarınca, hükümden sonraki yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesine,
7)Davalı, vekil ile temsil edildiğinden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.180TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
9)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362.maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2021
…
Başkan
…
e-imza
…
Üye
…
e-imza
…
Üye
…
e-imza
…
Katip
…
e-imza