Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2023/874 E. 2023/847 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/874
KARAR NO : 2023/847
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/01/2023
NUMARASI : 2023/18 E., 2023/5 K.

DAVACI : … – -…
VEKİLİ :
DAVALI : … – -…

DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 18/05/2023
Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, tarafların dava dışı …’ya ait kooperatif hissesini 235.000,00 TL karşılığında 07/01/2014 tarihli anlaşma ile ortaklaşa satın aldıklarını, davacının yapılan anlaşma uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ve payına düşen kooperatif hissesinin devri için davalıdan talepte bulunduğunu ancak davalının davacıyı oyalayarak hisse devrini gerçekleştirmediğini, bunun üzerine davacının payına düşen kooperatif hissesinin adına tescili için dava açtığını ancak davanın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu durumda davacının ortaklık payı hissesi olarak ödediği 85.000,00 TL’nin hisse satış bedeli olan 235.000,00 TL’ye oranı üzerinden hak sahibi olduğunu belirterek, gelinen aşamada öncelikle, kooperatif hisse değerinin davacının ortaklık payına denk gelen kısmının avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, bu talebin kabul görmemesi halinde davacı tarafından ödenen 98.607,50 TL’nin süreç içerisinde paranın alım gücündeki kayıp da gözetilerek hesaplanacak miktarın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, bu talebin de kabul görmemesi halinde davacı tarafından ödenen 98.607,50 TL’nin 85.000,00 TL’sinin 07/01/2014 tarihinden, 5.000,00TL’sinin 16/06/2017 tarihinden, 8.607,50 TL’sinin ise 16/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, söz konusu protokolde yer alan hususlar ile davacının beyanlarının çelişkili olduğunu, ödeme belgesi olarak ibraz edilen belgeler kapsamında davalının imzası bulunmadığı gibi isminin de yer almadığını, davacının davalıya belirtilen ödemeyi yapmamış olup protokol şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle davalının da kendisine düşen yükümlülüğü yerine getirmesinin beklenemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI:Mahkemece, görevsizlik nedeniyle HMK.’nun 114/1-c. ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine, Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yolunabaşvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde, uyuşmazlığın kooperatif hissesinin devrinden kaynaklandığını ve uyuşmazlığa ilişkin daha evvel açılmış olan davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görüldüğünü, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Kooperatifler Kanunu’ndan kaynaklandığını, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak yargılamaya Asliye Ticaret Mahkemelerinde devam edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Davada, tarafların ortak aldıkları kooperatif hisse bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmektedir.
Dosyanın görülmesi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 10/04/2023 tarih, 2023/174 K.sayılı kararı ile Dairemizin görevli olduğuna karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi gereğince, mahkemelerin görevi, kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında istinaf mahkemeleri tarafından da res’en incelenir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gerekir.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile ticari sayılması için en azından bir ticari işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar nispi ticari davalardır. Mutlak ticari dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Örneğin; acentelikle ilgili davalar, deniz ticaretine ilişkin davalar, sigorta hukuku ile ilgili davalar, taşınır rehni karşılığında ödünç verme işlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, rekabet yasağından kaynaklanan davalar, yayım sözleşmesine ilişkin davalar, kredi mektubu ve kredi emrinden doğan davalar, alım satım komisyonuyla ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar, fikri mülkiyet hukukundan kaynaklanan davalar, borsa, sergi, pazarlar ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ve nihayet bankalara ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalar mutlak ticari davalardır. Bundan başka; özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar da bulunmaktadır. Örneğin; Kooperatifler Kanunu’nun 99.maddesi gereğince bu kanundan kaynaklanan davalar İcra İflas Kanunu’ndan kaynaklanan iflasa il ilişkin tüm davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır. Nispi ticari dava ise; tarafları tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari dava olarak adlandırılmaktadır. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması veya sayılması davayı ticarî dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
TBK.’nun 77.-82.maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme kurumuna göre, geçersiz sözleşmeler gereğince herkes aldığını iade etmekle yükümlüdür.
Dosya kapsamından, davacı tarafından davalı aleyhine açılan Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/338 E., 2019/707 K.sayılı dava dosyası ile ortak aldıkları kooperatif hissesinin 1/2 payının davacı adına tescili talep edildiği, mahkemece; ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği, hükmün Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin Esastan Red, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin onama ilamı ile 22/02/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davada davalıya ödenen bedel ve uğranılan zararın tahsili talep edildiğine göre uyuşmazlığın Kooperatifler Kanunu’ndan kaynaklanmadığı anlaşıldığından, mahkemece; yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Belirtilen nedenlerle, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemece; kurulan hükümde isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.