Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/1356
KARAR NO : 2023/1236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2023
NUMARASI : 2022/674 E.- 2023/319 K.
DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI : … -…
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVALI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 13/09/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 20/09/2023
Mahkemece verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirket tarafından, davalı adına dava dışı…. bünyesinde bulunan borçlarına karşılık olarak ödeme gerçekleştirildiğini, dava dışı Koop. bünyesine davalı borçlunun kredi borcuna binaen 3 adet farklı değerlerde toplamda 670.000,00TL ödeme gerçekleştirildiğini, ödeme sonrasında davacı tarafından ödeme yapıldığına ilişkin hususun borçlu davalıya bildirildiğini, davalının davacı şirkete borcu bulunduğunu, davacı tarafından talep üzerine gerçekleştirilen ödemelere rağmen borçlu tarafından ödemelerin yapıldığı tarihten bu yana hiçbir şekilde ödenen kredi taksit bedellerinin borcunun ödenmediğini, davalı hakkında … İcra dairesinde 2022/1095 sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalı (borçlu) tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline, davalının asıl alacak üzerinden %40 icra-inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, ifa zamanından önce borcun ifasının talep edilemeyeceğini, dolayısıyla alacaklının bu durumda doğmuş ve güncel bir menfaatinin bulunmadığını, ifa zamanı gelmemiş bir alacak için açılmış dava, erken açılmış dava niteliğinde olduğundan, bu davanın açılmasında henüz hukukî yarar bulunmadığını, açılan davanın borç ilişkisini gösterir yazılı bir sözleşmesi olmamasından ve ayrıca borçlu tarafına usulüne uygun herhangi bir yazılı ihtarname gönderilmediğinden dolayı usulen reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı ile … A.Ş ‘ nin kredi borçları ödendiği zamanki yetkilisi olan … arasında …İlçe Tarım Müdürlüğü bünyesinde 10.12.2019 tarihinde büyük baş hayvan satışı yapıldığını, … ile davalı amca çocukları olmalarından dolayı aralarında güvene dayalı bir işlem yapıldığını, davalının satmış olduğu büyük baş hayvanların bir kısım ödemesi için, davalıya ait kredinin bir kaç taksitinin ödendiğini, …’in vefat etmesinden dolayı davalı büyük baş hayvan satışına ilişkin dava ve talep hakkını ertelediğini, davalının davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığının da … İlçe Tarım Müdürlüğünden gelecek evraklar ile ortaya çıkacağını belirterek, davanın usulden ve esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 12/04/2023 tarih, 2022/674 E., 2023/319 K. sayılı kararı ile davacının, davalının Tarım Kredi Kooperatifi’ne olan borcunu ödediğini ve talep edilmesine rağmen iade edilmediğini belirtip takip başlattığını, haksız itiraz üzerine davanın açıldığını, söz konusu borcun iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olmayıp 6102 sayılı TTK’nın 4.maddesinde belirtilen istisnalardan birine de dahil olmadığı, davacı tarafından, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, ana sözleşmeye dayalı olarak ödeme yapıldığı iddia edilmediği gerekçesiyle HMK’nın 114/C, 115/2.maddesine göre işbu davaya bakmaya asliye hukuk mahkemeleri görevli olduğundan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, müracaat halinde dava dosyasının görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı taraf şirket olduğu için söz konusu dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, ayrıca Yargıtay Daire Kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararından anlaşılacağı üzere açılan davanın borç ilişkisini gösterir yazılı bir sözleşmesi olmamasından ve ayrıca borçlu tarafına usulüne uygun herhangi bir yazılı ihtarname gönderilmediğinden dolayı usulen ret kararı verilmesi gerektiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olarak belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı adına yapılan ödeme nedeniyle davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gerekir.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile ticari sayılması için en azından bir ticari işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar nispi ticari davalardır. Mutlak ticari dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Örneğin; acentelikle ilgili davalar, deniz ticaretine ilişkin davalar, sigorta hukuku ile ilgili davalar, taşınır rehni karşılığında ödünç verme işlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, rekabet yasağından kaynaklanan davalar, yayım sözleşmesine ilişkin davalar, kredi mektubu ve kredi emrinden doğan davalar, alım satım komisyonuyla ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar, fikri mülkiyet hukukundan kaynaklanan davalar, borsa, sergi, pazarlar ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ve nihayet bankalara ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalar mutlak ticari davalardır. Bundan başka; özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar da bulunmaktadır. Örneğin; Kooperatifler Kanunu’nun 99.maddesi gereğince bu kanundan kaynaklanan davalar İcra İflas Kanunu’ndan kaynaklanan iflasa il ilişkin tüm davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır. Nispi ticari dava ise; tarafları tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari dava olarak adlandırılmaktadır. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması veya sayılması davayı ticarî dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Bu durumda, eldeki davada davalının tacir olmadığı ve davanın da mutlak ticari davalar arasında yer almadığının anlaşılması karşısında, mahkemece Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile verilen görevsizlik kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle istinaf olunan ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a ve 362/1-c maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere, 13/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan
…
e-imzalıdır
Üye
…
e-imzalıdır
Üye
…
e-imzalıdır
Katip
…
e-imzalıdır
İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.