Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2023/1247 E. 2023/1205 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1247
KARAR NO : 2023/1205

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2017
NUMARASI : 2009/654 E., 2017/289 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI : …
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : ALACAK, TAZMİNAT
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 13/09/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 15/09/2023

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesinde, saymanlıklardaki bilgisayar donanımı ile iletişim alt yapısı teçhizatının Ağustos 2009 dönemine ait periyodik parçalı onarım işinin yapılmasını sağlamak amacıyla 20/08/2009 tarihinde davalı Bakanlık Say2000i web tabanlı saymanlık otomasyon sisteminin ihaleye çıktığını, 205.000,00 TL miktar ile ihalenin davacı şirket üzerinde kaldığını, davacı şirketçe, sözleşme yapmak için gerekli olan şartların eksiksiz yerine getirildiğini ancak davalı idarenin davacı tarafından ibraz edilen belgenin 4734 sayılı Kanunun 10/4-a,b bendinde belirtilen şartları taşımadığının tespit edildiği, ihaleye katılabilmek için gerekli olan kayyım onayı şartının bulunmadığı gerekçesiyle sözleşme yapılmasının mümkün olmadığını bildirerek ihale konusu hizmeti aldığı halde taraflar arasında sözleşme yapılmadığını, oysa ki davalı idarenin sözleşme yapılmamasına gerekçe gösterdiği 4734 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen hallerin hiçbirisinin davacı şirket için söz konusu olmadığını, aynı şekilde Ocak 2009 döneminde de davalı idarenin bilgisayarlarla ilgili tüm bakım, onarım işlemlerine ilişkin hizmeti davacı şirketten aldığı halde davacı ile sözleşme yapmadığını ve Ocak 2009 dönemine ait gerçekleştirilen hizmet bedeli 205.000,00 TL’nin de davacı şirkete ödenmediğini belirterek, Ocak 2009-Ağustos 2009 dönemlerinde sunulan hizmet bedeli 410.000,00 TL’nin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL kâr mahrumiyetinin ve teminat mektubunun temin edilmesi için harcanan masraflardan şimdilik 5.000,00 TL alacak ile, sözleşmenin uygulanmaması nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, görev itirazında bulunmuş, davacı şirketin tüm iş ve işlemlerinin Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2009 tarihli kararı ile görevlendirilen kayyım heyetinin onayına tabi olduğu halde, davacı şirketin gerek bu durumu gerekse 4734 sayılı Kanunun 10/4-a,b bendinde belirtilen diğer bilgileri davalı idareden gizlemesinin iyiniyetle bağdaşmadığını, söz konusu ihalenin 2009 yılı Ağustos ayı parçalı bakım onarım işine ait olup, davacı firmanın sözleşme imzalanmadan önce ibraz etmesi gereken belgelerin bir kısmınını Ağustos ayının sonunda, eksik bilgileri içeren geri kalan kısmını ise 2 Eylül tarihinde ibraz ettiğini, idari şartname hükümlerinde işin, sözleşmenin imzalanmasından sonra başlayacağının belirtildiğini, fiili durumun ortadan kalktığını, davacı şirketin 2009 yılı Ağustos ayına ilişkin iş yapmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI:Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müflis şirketin davalı idareyle ilk kez iş yapmadığını, taraflar arasında uzun süreli bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, 2009 yılının Şubat, Nisan ve Haziran ayında aynı konulu işler için yine davalı idarece ihaleye çıkıldığını, söz konusu dönemlerde ihale konusu işlerin davacı şirket tarafından herhangi bir uyarı alınmadan layıkıyla yerine getirildiğini, Ocak 2009, Ağustos 2009 aylarına ilişkin davalı idareye hizmetin sunulduğunu kanıtlayan iş emirleri ve taraflar arasındaki yazışmalar mevcutken, sözleşme yapılmadığından söz edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı idare yönünden sebepsiz zenginleşme gerçekleştiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik itirazların mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, gerekçeli kararda hükmün gerekçelendirilmediğini, ihale sürecindeyken davacı şirket hakkında iflas erteleme kararı verilmiş ise de, iflas erteleme sürecinde şirketin olağan işlerine devam ettiğini ve tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, idareyi yanıltma iddialarının gerçeği yansıtmadığını, şirkete kayyım atanmasının şirketin ihale almasına engel teşkil etmediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Davada, davalı idare tarafından davacı şirkete ihale edilen ve ihale konusu hizmetin davalı idareye sunulduğu iddia edilen “Bilgisayar Donanımı ile İletişim ve İşletim Alt YapısıTeçhizatının Parçalı Bakım ve Onarımı” işine ilişkin sözleşmenin yapılmamış ve bedelinin de ödenmemiş olmasından kaynaklanan alacağın tahsili talep edilmektedir.
Uyuşmazlık, davalı idare tarafından 20/08/2009 tarihinde yapılan ve davacı şirket üzerinde kalan ihale sonucunda davalı idarenin sözleşme imzalamamakta haklı olup olmadığı, davacı şirketin gerek ihale konusu Ağustos 2009 döneminde ve gerekse Ocak 2009 döneminde ihale konusu işleri yapıp yapmadığı dolayısıyla da bedele hak kazanıp kazanmadığı hususuna ilişkindir.
Yargılama sırasında alınan 06/01/2011 tarihli uzman bilirkişi heyet raporunda özetle; “…Görüldüğü üzere anılan kanun ve şartname hükümleri gereğince, ihale üzerinde kalan davacı, sözleşmeyi imzalamadan önce 4734 sayılı kanunun 4. Fıkrasının a,b,e ve g bentlerinde belirtilen durumlarda olmadığına dair belgeleri idareye vermekle yükümlü olup, bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde ihale dışı bırakılması gerekmektedir.
Somut olayda, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.06.2009 tarih, E.2008/628 K.2009/384 sayılı kararı ile “Alacaklı 3. kişilerin haklarının korunması sağlanacağından davalı şirketin iflasının bir yıl süre ile ertelenmesi görüşüne varıldığı, davalı şirketin yapacağı tüm işlemlerin kontrolü bakımından şirkete atanacak kayyumlara işlemlerin onayı bakımından yetki verilmesi gerektiği gibi, kayyumlardan her ay şirketin işleri konusunda rapor alınması gerektiği görüşüne varıldığı” gerekçeleri ile “iflasın ertelenmesine, şirkete Av. …’un kayyum olarak atanmasına şirketin tüm işlemlerinin kayyumlarca onaya tabi kılınmasına, kayyumların şirket işleri ile ilgili olarak her ayın son günü mahkemeye rapor ibraz etmelerine” dair hüküm kurulmuştur.
Söz konusu kararda alacaklı 3. kişilerin haklarının korunabilmesi maksadıyla davacı şirketin yapacağı tüm işlemlerin geçerli olması, kayyum heyetinin onayının bulunması şartına bağlanmış kayyumlardan her ay şirketin işleri konusunda rapor alınmasına karar verilmiştir. Diğer bir ifade ile davacı şirketin müstakil olarak işlem yapabilmesi mümkün olmayıp işlemleri kayyumların ve dolayısıyla mahkemenin denetimi altında yürütülecektir.
Oysa davacı şirketi taahhüt altına sokacak olan teklifini verirken, kayyum heyetinin onayını almadığı gibi, 4734 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 4. fıkrasnın (a) ve (b) bentleri hükümleri gereğince ihale dışı bırakılmasını gerektiren bu durumunu idareden gizlemiş ve teklifini vermiştir.
Bu nedenlerle 4734 sayılı kanunun 10. maddesinin 4. fıkrası ve “İdari Şartname” nun 10. maddesi gereğince davacının ihale dışı bırakılmasında ve idarenin sözleşme imzalamamakta haklı olduğu değerlendirilmiş olup, bu durumda davacının kar mahrumiyeti ve ihaleye girmek için yaptığı masrafları isteyemeyeceği de ortadadır.
Davacı ayrıca, Ocak 2009 ve Ağustos 2009 dönemlerinde bakım ve onarım hizmetlerini yaptığını ve fakat alacaklarının ödenmediğini iddia etmektedir.
Davalı bakanlığın mal veya hizmet alımları ile yapılan işlerinin ihaleleri 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri kanununa göre yapılmakta olup, harcamaları da Sayıştay denetimine tabidir.
Bu nedenle usulüne uygun şekilde yapılmış bir ihale ve sonucunda düzenlenmiş bir sözleşme olmadıkça idarece her hangi bir ödeme yapılması mümkün bulunmamakta vekaletsiz iş görme hükümlerine göre iş bedelinin talep edilebilmesi için de, işin yapıldığının kanıtlanması gerekmektedir.
Eser sözleşmelerinde işin yapıldığının ve bedele hak kazandığının ispat yükü yükleniciye ait olup, davacı tarafça sunulan evraklar Mahkemece davalı Bakanlığa gönderilerek belgelerdeki personelin bakanlık elemanı olup olmadığı, hizmetlerin alınıp alınmadığı, alınmış ise bedellerinin ödenip ödenmediği hususlarının bildirilmesi istenilmiştir.
Bakanlıktan alınan 16.07.2010 tarih ve 10248 sayılı cevabi yazıda, iş emirleri üzerindeki imzaların Bakanlık personeline ait olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı, 01.02.2009-31.03.2009 tarihleri arasındaki Bakım Onarım sözleşmesinin 20. Maddesinde herhangi bir belgenin öngörülmediği, davacı tarafından kendi personeline yönelik olarak düzenlenmiş iş emri formlarının sözleşme kapsamında her hangi bir geçerliliğinin bulunmadığı bildirilmiştir.
Davacı tarafça işlerin yapıldığı ileri sürülen aylara ilişkin olarak taraflar arasında yapılmış sözleşme bulunmamaktadır.
Davacı bir taraftan işi yaptığını iddia ederek bedelini talep etmekte, diğer yandan işin yaptırılmaması nedeniyle mahrum kaldığı karı talep ederek tenakuza düşmektedir. Kar mahrumiyeti talep etmesi bakım ve onarım hizmeti vermediğini göstermektedir.
Yukarıda tafsilen arz edilen nedenlerle ve taktir sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
a) Davacıya yapılan ihale sonucunda, davalı idarenin sözleşme yapmamakta haklı olduğu, bu nedenle davacının kar mahrumiyeti ve ihale için yaptığı masrafları isteyemeyeceği,
b) Davacının Ocak 2009 ve Ağustos 2009 ayları için alacak talebinde haklı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.” açıklamalarına yer verilmiştir.
Davacı vekili tarafından rapora itiraz edilmesi üzerine aynı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 21/02/2017 tarihli ek raporda ise; “…Davacı tarafından verildiği iddia edilen hizmetin verilmediği, aksi durumun yani işin davacı tarafından yapıldığı hususunun kanıtlanamadığı görülmekte olup, kök raporumuzda belirtilen kurulumuzun görüşlerinde değişiklik gerektirecek bir husus tespit edilememiştir. Dolayısıyla, davacıya yapılan ihale sonucunda davalı idarenin sözleşme yapmamakta haklı olduğu, bu nedenle davacının kar mahrumiyeti ve ihale için yaptığı masrafları isteyemeyeceği, davacının Ocak 2009 ve Ağustos 2009 ayları için alacak talebinde haklı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmektedir.
Hükme esas alınan ek ve kök raporun, taraflar arasındaki ihtilafı giderici, hüküm kurmaya ve istinaf denetimine elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemece kurulan hükümde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nun 355.md hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Eksik alınan 225,45 TL istinaf harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere, 13/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.