Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2022/776 E. 2022/948 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/776
KARAR NO : 2022/948

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/05/2022
NUMARASI : 2022/119 E.- 2022/409 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 27/09/2022

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının taş ocağı işletmecisi olduğunu ve davacı ile 2008-2010 yılları arasında adi ortaklık kurduklarını ancak davalının ortaklığa ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine taraflar arasındaki ortaklığın sonlandırılarak 29/01/2021 tarihli uzlaşma metninin düzenlendiğini ve söz konusu uzlaşma metninde davalının davacıya borcu olan 24.200 EURO’nun (235.950,00 TL) ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalının uzlaşma metninde belirlenen borcunu ödememesi üzerine davacının davalı aleyhine icra takibi başlattığını, takibin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek, takibe vaki itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının haksız ve kötü niyetli olarak takip başlattığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece, görevsizlik nedeniye dava dilekçesinin HMK’nun 114/1-c,115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasındaki işin niteliğinin ticari iş olduğundan mahkemece verilen görevsizlik karanının usulsüz olduğunu, davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davada, aralarındaki adi ortaklık ilişkisi sona eren taraflarca düzenlenmiş olan 29/01/2021 tarihli uzlaşma metninden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmektedir.
Mahkemece, taraflar arasındaki ihtilafın adi ortaklık ilişkisi sonrasında düzenlenen 21/01/2021 tarihli uzlaşma metni başlıklı sözleşmeden kaynaklandığı, adi ortaklık ilişkisinin Türk Borçlar Kanunu 620 vd maddelerinde düzenlenmiş olup TTK 4. madde kapsamında sayılan mutlak ticari davalardan sayılmadığı, mahkemece yapılan araştırmada da tarafların tacir olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Uyuşmazlık, davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi gereğince, mahkemelerin görevi, kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında istinaf mahkemeleri tarafından da res’en incelenir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gerekir.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile ticari sayılması için en azından bir ticari işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar nispi ticari davalardır. Mutlak ticari dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Nispi ticari dava ise; tarafları tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari dava olarak adlandırılmaktadır. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması veya sayılması davayı ticarî dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Dosya kapsamından, Ankara Ticaret Odası yazı cevabında davacı adına sicil kaydına rastlandığı, davalı adına kayda rastlanmadığının, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının yazı cevabında, davalının kendisine ait veya kiralanan gayrımenkullerin kiraya verilmesi veya leasingi faaliyetinden dolayı vergi mükellefi iken 31/12/2009 tarihinde faaliyeti terk ettiğinin, davacının ise işletme hesabına göre defter tuttuğu ve faaliyetini 30/11/2012 tarihinde terkettiğinin, Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinin cevabi yazısında ise; davacı ve davalının sicil kaydının bulunduğunun bildirildiği görülmüş ve tarafların faaliyetlerinin esnaf düzeyinde olup, tacir olmadıkları anlaşılmıştır.
Bu durumda, mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin kurulan hükümde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemece; kurulan hükümde isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1/b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken harçlar peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin başvuran üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.