Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2022/737 E. 2022/946 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/737
KARAR NO : 2022/946
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2021
NUMARASI : 2021/745 E. – 2021/860 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :

DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 22/09/2022

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait … plakalı aracın dava dışı üçüncü kişiler tarafından davacı adına düzenlenen sahte sürücü belgesi ile Ankara 29. Noterliğinin 27/10/2014 tarihli ve … yevmiye numaralı satış sözleşmesi uyarınca davacının bilgi ve iradesi olmaksızın satıldığını, davacı adına sahte sürücü belgesi düzenlenmesi suretiyle aracın satılması neticesinde 25.000,00 TL zarara uğradığını, davacının uğradığı bu zarardan satışın yapıldığı tarihte noter vekili sıfatı ile işlemleri gerçekleştiren davalı …’nın, Noterlik Kanunu’nun 162. maddesi gereğince sorumlu olduğunu, noterlere ve personele terettüp edecek hukuki sorumluluğa ilişkin olarak Hukuki Sorumluluk Fonu oluşturan ve noterliğin işletilmesi ile yükümlü bulunan Türkiye Noterler Birliği’nin ve de sigorta şirketinin de uğranılan zarardan sorumlu olduğunu belirterek, şimdilik 25.000,00 TL tazminatın davalı ve diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı, mahkemede; davayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 24/12/2021 tarih, 2021/745 E., 2021/860 K. sayılı kararı ile davanın, TTK’nun 5/A. ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2. maddesi ile HMK’nın 114/2. ve 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mümkün olması halinde aynı olaydan kaynaklanan ve aralarında bağlantı olan her üç dosyadaki istinaf incelemesinin birlikte yapılmasını talep ettiklerini, davalı noter vekili … bakımından arabuluculuğa ilişkin bir dava şartından söz edilemeyecek olmasına karşın, davalı …’nın arabuluculuk sürecine dahil edildiğini, buna rağmen arabuluculuk şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle hatalı hüküm verildiğini, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup davalı bakımından arabuluculuğun zorunlu dava şartı olmadığını, sigorta şirketi davalı olmasa uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görüleceğini, davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesinin sebebinin sigorta şirketi bakımından mutlak ticari iş sayılması olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davada, sahte belge ile araç satışından kaynaklanan zararın davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Her ne kadar Mahkemece 18/02/2022 tarih, 2021/745 E. 2021/860 K. sayılı ek karar ile “davacı vekilinin dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi için posta masrafını yatırmadığı, bu sebeple kendisine gönderilen 24/01/2022 tarihli muhtıranın 05/02/2022 tarihinde adı geçene tebliğine rağmen davacı vekilinin masrafı tamamlamadığı” gerekçesiyle “Davacı … vekili Av….’in istinaf talebinin H.M.K.’nun 344. maddesi uyarınca yapılmamış sayılmasına,” karar verilmiş ise de; muhtıranın davacıya tebliğ edildiği 05/02/2022 tarihinde gerekçeli kararın henüz davacıya tebliğ edilmediği, HMK.’nun 345.maddesi gereğince istinafa başvurma süresi, kararın usulen taraflardan her birine tebliği ile işlemeye başlayacağından ve gerekçeli kararın tebliği tarihi 12/04/2022 tarihi itibariyle istinaf talebi ve harcın ödendiği tarih dikkate alındığında, mahkemenin 18/02/2022 tarihli ek kararının usul ve yasaya uygun bulunmadığı anlaşıldığından, ek karar kaldırılarak dosyanın incelenmesine geçilmiştir.
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 26/11/2020 tarih, 2020/600 E., 2020/635 K. sayılı “davanın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesi ile görev nedeniyle HMK’nun 114. ve 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,” ilişkin kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemizin 14/09/2021 tarih, 2021/907 E. ve 2021/957 K. sayılı kararı ile “… Somut olayda; davacı tarafından, haksız fiil teşkil eden noterin hukuki sorumluluğundan kaynaklı maddi tazminat talebine ilişkin olarak, noter vekili olan davalı ile sigorta şirketine karşı birlikte açılmıştır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme, genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesi ise de; dava, gerçek kişiler ile birlikte sigorta şirketine karşı da açılmıştır. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulmuştur. TTK’nın 4/1-(a) ve 5. maddeleri gereğince mutlak ticari nitelikteki bu davada asliye ticaret mahkemesi görevli bulunmaktadır. Aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; söz konusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “Yargılama usûlüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usûl ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir. O halde, gerek davalı noter vekilinin ve gerekse de davalı sigorta şirketinin sorumluluğu aynı maddî olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olmakla, davaların birlikte görülmesi zorunludur. Bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan asliye ticaret mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekir. Belirtilen nedenlerle, mahkemece; işin esası hakkında inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmediğinden,” HMK’nın 353/1-a.3. maddesi gereğince ilk derece mahkeme hükmünün kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, 2021/615 E sayılı dava dosyasında 10/12/2021 tarihli duruşmada, davalı noter vekili … aleyhinde açılan davanın, bu dosyadan tefrik edilerek yukarıdaki esasa kaydedildiği ve arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Diğer davalılar hakkındaki dosyalarda Dairemizce, usule aykırı olarak davaların ayrılmasına karar verilmiş olması nedeniyle kaldırma kararı verilmiştir. Dairemizin 14/09/2021 tarih, 2021/907 E. ve 2021/957 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, davalı … bakımından davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülme nedeni davanın, gerçek kişiler ile birlikte sigorta şirketine karşı da açılmasıdır. Uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup tefrik edilen davalı … bakımından dava şartı arabuluculuk sürecine başvurulması da zorunlu değildir. Kaldı ki, 24/11/2020 dava tarihinden önce davacı tarafından arabulucuya başvurulduğu ve 12/10/2020 tarihli arabuluculuk tutanağının düzenlendiği anlaşılmıştır.
Dava şartı olarak arabuluculuk kurumunun temelde mahkemeye erişim hakkına getirilen bir sınırlama olması karşısında, arabuluculuk ile ilgili uygulamaların tamamında uygulamanın hakkın özüne dokunup dokunmadığı ve ölçülülük ilkesine aykırı olup olmadığı bağlamında bir değerlendirme yapılması zorunludur. Kişilerin mahkemeye erişim hakkını sınırlandıran ya da hak aramalarını imkânsız hâle getiren veya aşırı derecede zorlaştıran bir sürece neden olan uygulamaların hakkın özüne zarar verdiği kabul edilmelidir (AYM, 2017/178 E., 2018/82 K. § 24).
Arabulucunun taraflara ulaşılamaması nedeniyle, arabuluculuk işlemini sonlandırması halinde dahi arabuluculuk dava şartının gerçekleşmiş sayılacağından, davanın usulden reddine karar verilemeyeceği anlaşılmaktadır (Yargıtay 9. H.D. 26/04/2022 tarih, 2022/3398 E., 2022/5294 K.).
Belirtilen nedenlerle, mahkemece; (tefrik edilen diğer dosyalar ile birlikte dikkate alınarak) davanın esası hakkında inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğinden bahisle yazılı şekilde davanın usulden reddine ilişkin kurulan hüküm doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nun 353/1-a,4 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenler ile;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-) Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 24/12/2021 tarih, 2021/745 E., 2021/860 K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-)Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-)Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a, maddesi gereğince KESİN olmak üzere, 22/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.