Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2022/615 E. 2023/1391 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/615
KARAR NO : 2023/1391

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2021
NUMARASI : 2019/667 E.- 2021/831 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 05/10/2023

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında “hekimlik hizmeti” sözleşmesi olduğunu, bu sözleşme kapsamında 2019 yılı Şubat ayı dahil tüm alacaklarının tahsil edildiğini, sözleşmeye 23 Nisan 2019 tarihi itibariyle davalı tarafça haksız olarak son verildiğini, bu kapsamda davacının 53 günlük hekimlik hizmeti alacağının davalı tarafça ödenmediğini, esasen taraflar arasındaki sözleşmeye göre, yapılan iş kadar alacak tahakkuk ettiğini, daha önceki aylarda davacının yaptığı iş karşılığında aldığı ücret nazara alındığında tahminen 115.453,43 TL alması gerektiğini, bununla birlikte davalı defter ve kayıtları ile davalı şirketin Maliye Bakanlığına sunduğu BA ve BS formları incelendiğinde davacının gerçek alacaklı olduğu meblağın saptanabileceğini, arabuluculuk görüşmelerinin anlaşmama ile sonuçlandığını belirterek, 2019 yılı Mart ayına ilişkin alacaklarının ve 2019 yılı Nisan ayına ilişkin 23 günlük hekimlik hizmeti bedelinin tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL’nin ticari temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, dava dilekçesinde şimdilik 10.000,00-TL’nin temerrüt faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiğini, taraflar arasındaki hekimlik hizmet sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiğini, davacının herhangi bir alacağı olmayıp dilekçe ile davalıyı ibra ettiğini, ibraname ile davalı hastaneden herhangi bir alacağı olmadığının davacının da kabulünde olduğunu, 6098 Sayılı TBK’da ibranamenin borcu sona erdiren hallerden sayıldığını, 132. madde hükmü uyarınca, davacının işbu davayı açmakta haksız olduğunu, davacının davalı şirket kayıtlarında fatura edilmiş ödenmemiş alacağının bulunmadığını, davacının daha önce ödeme yapılan aylara ilişkin dekont sunarak yaptığı iş karşılığında aldığı ücreti baz alarak farazi olarak 115.453,43-TL alması gerektiğini iddia ettiğini, dekontun kendilerine tebliğ edilmediğini, işbu dekonta ilişkin itiraz haklarının saklı olduğunu, davacının hizmet sözleşmesine ve kanunda belirtilen haksız rekabet hükümlerine aykırı davrandığını, davacının sözleşmeyi kendi iradesi ile feshi akabinde, Çukurambar semtinde diğer hizmet akdini fesheden … ile birlikte yeni bir güzellik merkezi açtığını, bunun üzerine Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/782 esasına kayıtlı dosya ile haksız rekabet hükümlerine aykırı davranıldığı gerekçesi ile …’a karşı, davalı hastane tarafından tazminat davası açıldığını belirterek, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 10/12/2021 tarih, 2019/667 E., 2021/831 K. sayılı kararı ile ibra ile davalının sorumluluğunun fesih tarihi itibari ile ortadan kaldırıldığı ve ibranamenin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, ibraname konusunun incelenmediğini, davalı vekilinin cevap dilekçesinde sunmuş olduğu 22.04.2019 tarihli ibraname dilekçesinin geçerliliğinin olmadığını, ibranamenin taraflar arasında kesin ve tartışmasız borç veya alacaklar açısından söz konusu olabileceğini, tartışmaya açık borç veya alacaklar için ibraname düzenlenemeyeceğini, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 2008/37372 E, 2010/31566 K. Sayılı ilamına göre; ibra konusu bedelin herhangi bir incelemeye konu edilmeden sırf tarafların tacir olması sebebiyle kesin olarak hüküm doğuracağını kabul etmenin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda ücretlerin tartışmaya açık şekilde kaleme alındığını, bilirkişilerin sırf taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinde belirlenen aylık brüt 30.000 TL üzerinden hesaplama yapmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişinin, davalı şirketin Maliye Bakanlığı’na sunduğu Ba/Bs formlarını da incelemesi gerekirken bu hususta hiçbir değerlendirmede bulunmadığını, davacının sözleşmesine 23.04.2019 tarihinde davalı tarafça haksız olarak son verildiğini, bu kapsamda davacının 53 günlük hekimlik hizmeti alacağının davalı tarafça ödenmediğini, sözleşmeye göre esasen, yapılan iş kadar alacak tahakkuk ettiğini, bilirkişi tarafından yapılan defter incelemelerinde de sözleşmede kararlaştırılan aylık brüt 30.000 TL bedelin çok daha üstünde aylık ücretler ortaya çıktığını, ancak bilirkişi raporunda yapılan işlerin yoğunluğu, yapılan işin niteliği gibi konuların hiçbir şekilde incelenmediğini, sözleşmede kararlaştırılan tutardan hiçbir ayda ödeme yapılmadığını, sözleşmede kararlaştırılan tutarın farazi bir bedel ve verilen kararın hatalı olduğunu, davacıya 2019 yılı mart ve nisan ayları hizmet bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hekimlik hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece görüşüne başvurulan doktor, mali müşavir ve hesap bilirkişileri 16.05.2021 tarihli raporlarında; taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin mevcut olduğunu, ödemelerde gecikme halinde uygulanabilecek faiz oranına dair herhangi bir hususa yer verilmediğini, taraflara ait ticari defterlerin, usulüne uygun tasdik ettirilip işlendiğini, muhasebe kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğunu, HMK ve TTKya uygun olduğunu, sözleşme gereğince düzenlenen fatura ve fatura bedelleri ile ilgili olmak üzere tarafların ilgili vergi dairesine gerekli beyannameleri verdiklerini, tarafların muavin defter cari hesap cetvelleri arasında 56.988,89 TL’lik tutarsızlık bulunduğunu, anılan tutarsızlığın 30.04.2019 tarihli, 063873 nolu KDV dahil 56.988,89 TL bedelli faturadan kaynaklandığını, anılan faturanın davalı şirket tarafından, davacı tarafa yasal süresi içerisinde iade edildiğinin görüldüğünü, davacının Nisan ayının 23 gününe ilişkin hekimlik hizmeti talebine ilişkin olarak, Nisan ayına ilişkin hizmet bedelinin belirlenmesinde sözleşmenin 5. Maddesinin esas alınacağını, bu durumda da aylık hizmet bedelinin KDV dahil 30.000,00 TL, 23 günlük hizmet bedelinin de 23.000,00 TL olabileceğini, davacı vekilinin dava dilekçesindeki tahminen 115.453,43 TL alması gerektiği şeklinde iddia olunan alacak miktarının, toplam 333.087,50 TL’lik fatura tutarının, kesilen 8 adet faturaya bölündüğünde 41.635,94 TL olarak hesaplanabilen aylık ortalama hekimlik hizmet bedeli ile teyit edilemediği gibi; taraflarca Maliye Bakanlığına sunulan Form/Ba-Bs beyannamelerinin, alacağın hesaplanmasında yeterli olmadığının anlaşıldığını, dosyada davacının, davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin bir ihtara rastlanmadığını belirtmişler, 28.09.2021 tarihli ek raporlarında kök rapordaki görüşü değiştirecek yeni bir bilgi ve belgenin dosyaya kazandırılmamış olması ve itirazların yerinde olmaması nedeniyle görüşlerinde bir değişiklik olmadığını ifade etmişlerdir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle istinaf olunan ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, düzenlenen 22.04.2019 tarihli ibraname nedeniyle davacının davalıyı borçlarından ibra ettiği anlaşılmakla, yerinde bulunmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere 04/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.