Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2022/539 E. 2022/687 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/01/2022
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : MENFİ TESPİT
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : TARAF VEKİLLERİ
KARAR TARİHİ : 01/06/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 02/06/2022

Mahkemece verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin elektrik dağıtım faaliyetini yürüten bir dağıtım şirketi olduğunu, 6646 S.Y’nın geçici 17. maddesi uyarınca, EPDK tarafından yayınlanan yönetmeliğin 4. maddesinde elektrik dağıtım şirketlerinin kamunun … kullanımına yönelik meydan, bulvar, cadde, sokak aydınlatmasından sorumlu olduğunu, tüketim giderinin Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenecek esaslar çerçevesinde, Hazine Müsteşarlığının bütçesine konulan ödenekten karşılanacağını, … tarafından düzenlenen denetim raporunda 3418 abonelik için 273.828.092 Kwh’lık tüketim için ödenen bedelin geri ödenmesinin istendiğini, davacı şirket tarafından yapılan itiraz üzerine, sahada (27/07/2015 -05/08/2015) tarihleri arasında tekrar denetim yapıldığını, denetim raporunda yaklaşık 29 Milyon TL’nin iadesine karar verilmiş olduğunu, ancak … aydınlatmanın bütçeden karşılandığı 01.01.2009 -31.12.2015 arasında davacı şirket tarafından elde edilen gelirin (23 Milyon TL) olduğunun göz ardı edilip, orantılılık ilkesine uygun davranılmadığını, yerel idarelerin … bütçe gelirlerinde sıralama olması nedeniyle, îlbank aracılığıyla karşılanması gereken tutarların da davacı şirkete ödenmediğini, bugüne kadar davacı şirketin alacaklı olduğu tutarın 26.548.329,75 TL (anapara alacağı) olduğunu belirterek; … … Müdürlüğünün … aydınlatma tüketim miktarı ve bedellerinin gerçek durumu gösterip göstermediğine ilişkin olarak yaptığı denetim sonucunda bir ay içinde ödenmesini talep ettiği 28.236.347,06 TL nin haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ile istemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalı kurum tarafından yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğunu, davacı tarafın itirazları ise mevzuatta yer alan düzenlemelere ve yönetmelik hükümlerine ilişkin olduğundan idari yargıda dava açılması gerektiğini belirterek, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 12/01/2022 tarih, 2019/393 E., 2022/21 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, 1.689.454,23 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacağın 89.956,53 TL’sine 09.05.2016 tarihinden, 42.465,40 TL’sine 08.06.2016 tarihinden, 37.684,77 TL’sine 11.07.2016 tarihinden, 1.519.347,52 TL’sine 13.07.2016 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemenin davalı …’ın sabit ortalama birim kullanarak yaptığı hatalı hesaplama sonucu 1.689.424,23 TL fazla tahsilat yapıldığı değerlendirilmesi yerinde bulunmakla beraber avans faizi uygulanmasına dair tesis edilen hükmün yerinde olmadığını, … aydınlatma enerji tedariki yönündeki tüm mevzuatta kamunun faiz alacağı hakkında 6183 S.Y.’nın 51.maddesi uyarınca belirlenen oranı uyguladığını, bu nedenle davacıya iade edilmesi gereken faizin de 6183 S.Y.’nın 51.maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiğini, davalı … tarafından … aydınlatma denetimleri her yıl yapılmış olsaydı kabul anlamına gelmemekle birlikte varsa yapılacak kesintilerin her yıl dahilinde davacı şirketin … aydınlatma alacaklarından mahsup edileceğini ancak davalının 2009-2014 yılları arasındaki 41 aylık döneme ait denetimi 2014 Temmuz döneminde yaptığını ve kesintinin de 2016 yılında yapıldığını, bu nedenle zararın büyüdüğünü ileri sürerek, mahkeme kararının bozularak kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, benzer dosyada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada Uyuşmazlık Mahkemesinin 25/01/2021 tarih, 2021/4 E., 2021/31 K. sayılı ilamı ile davanın idari Yargı yerinde çözülmesi gerektiğine karar verildiğini, yargılamada usul eksikliği bulunduğunu, mahkemenin dosyayı Danıştay Başsavcılığına göndermediğini, hükmün fahiş hatalar içeren davacı beyanları ve bu beyanları doğru kabul edilerek hazırlanan bilirkişi raporu ile oluşturulduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 28/11/2018 tarih, 2016/375 E., 2018/904 K. sayılı “uyuşmazlık davalının yasadan kaynaklanan kamu gücüne dayalı ve tek yanlı olarak tesis ettiği işleme yönelik olup uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiği anlaşıldığından davalının yargı yolu itirazının kabulü ile davanın reddine” ilişkin kararına karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Dairemizin 18/06/2019 tarih, 2019/625 E. – 2019/807 K. sayılı kararı ile “ Davada, davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) talep edildiğinden, …. menfi tespit davasının İdari Yargı kapsamında olmadığı, davanın Adli Yargıda çözülmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece; davada Adli Yargının görevli olması nedeniyle davanın esasına girilip karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmediğinden,” ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.3. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilerek dosya mahkemesine iade edilmiştir.
Mahkemece, Dairemiz kararına uyulması sonucu yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Uyuşmazlık, eldeki davada yargı yolunun caiz olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle usuli kazanılmış hak kavramına kısaca değinilmesinde fayda vardır.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi, yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır: Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptal kararı verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (YHGK’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E,19 K; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E, 2010/54 K).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru,B: Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt v, s 4738 vd).
Dairemizin görev nedeniyle kaldırma kararından sonra, benzer olayda verilen Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 25/01/2021 tarih, 2021/4 E. ve 2021/31 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, “Elektrik dağıtım faaliyeti yürütmek ile görevlendirilen davacı şirket tarafından, davalı …’ın gerçekleştirdiği denetim sonucunda … aydınlatma ödemelerinden tenzil edilmesini kararlaştırarak davacının … aydınlatma alacaklarından kesinti yapmak suretiyle tahsil ettiği tutarın haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ve kesilen tutarın 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un uyarınca gecikme zammı ile birlikte davacıya iade edilmesi istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerekmektedir.”
O halde, mahkemece; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu durumda, görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen gözetileceğinden ve görev konusunda kazanılmış hak olmayacağından, benzer olayda Dairemizin 20.3.2019 gün ve 2019/74 E., 2019/367 K. sayılı kararına konu Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.5.2019 tarih ve E:2019/227 sayılı görevlilik kararının Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 28/05/2020 tarih, 2019/697 E. ve 2020/332 K. sayılı kararı ile kaldırıldığı anlaşıldığından, mahkemece, idari yargının görevli olması nedeniyle, yargı yolu yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmediğinden, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
1-) Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 12/01/2022 tarih, 2019/393 E., 2022/21 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-)Dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Davacı ve davalı tarafından ödenen istinaf peşin harcının istek halinde iadesine,
4-)Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-)Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a.3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.