Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2022/421 E. 2023/832 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/421
KARAR NO : 2023/832

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2021
NUMARASI : 2016/674 E. – 2021/908 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 10/05/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 11/05/2023

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalılardan … Ltd. Şti arasında öğrenci yurdu yapım işi ve Öğrenci Pansiyonu Binası yapım işi için noterde ortaklık beyannameleri imzalandığını, iş ortaklığı adına ihale edilen işlerin alındığını, öğrenci pansiyonu binası yapım işinin 2.675.011,60 TL + KDV bedel karşılığında 16.10.2014 tarihinde, öğrenci yurdu inşaatı yapım işinin 1.639.305,32 TL + KDV bedel karşılığında 18.09.2014 tarihinde geçici kabulü yapılarak teslim edildiğini, ortaklık yapısının …. Şti.’nin %51, …. Şti.’nin %49 şeklinde olduğunu, ihale ile alınan işlerin pilot ortak davacı şirketin kullandığı ticari krediler ile yapıldığını, davalı şirketin her iki işten dolayı davacıya 1.030.209,04 TL borçlandığını, bu borcu %49 hissesine 504.802,43 TL’nin tekabül ettiğini, ayrıca davacı tarafından davalı şirket hesabına EFT yoluyla 21.728,82 TL aktarıldığını ve bunların harcandığına dair fatura niteliğinde hukuki bir belge sunulmadığını, bu nedenle davalı şirketin davacıya toplam 526.531,25 TL borçlu olduğunu, işlerin yapım sürecinde iş ortaklığı hesabından davalı ortaklar … ve …’ın hesaplarına toplam 686.297,00 TL EFT yapıldığını ve gönderilen bu paranın iş ortaklığı için harcandığına dair fatura niteliğinde hukuki bir belge sunulmadığını, bu sebeple … ve …’ın ortak hesabına gönderilen 686.297,00 TL’den müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalı …’ın banka hesabına 76.865,00 TL, davalı …’ın banka hesabına 38.130,00 TL gönderildiğini ve gönderilen bu paraların iş ortaklığına ait işte harcandığına dair hukuken geçerli fatura niteliğinde bir belge sunulmadığından davacıya bu alacaktan şahsen sorumlu olduklarını, davalılara ihtarname gönderildiğini, ihtarnameden sonuç alınamayınca da alacakların tahsili için davalılar aleyhine Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2015/18704 sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalıların haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine itiraz ederek takibi durdurduklarını, dava konusu işlerle aynı dönemde yapılan … Okulu Ek Bina inşaatının davalı şirket tarafından taahhüt edilerek tamamlandığını, davalıların iş yapacak sermayesi olmadığından bu işin, davacının iş ortaklığı için gönderdiği paralarla yapıldığını belirterek; davalıların icra takibine yaptıkları itirazların iptali ile takibin davalı şirket yönünden 526.5361,25 TL üzerinden, şirket ortakları olan davalılar … ve … yönünden 515.000,00 TL üzerinden devamına, %20 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından noter aracılığı ile çekilen ihtarname ile toplam 1.356,822,43 TL’nın ödenmesinin talep edildiğini, davalılarca şifahen “böyle bir borçlarının bulunmadığını, gönderilen paraların davacı şirket yetkilisi …’ın bilgisi dahilindeki iş için harcandığını, yapılan harcamaların listesinin …’da olduğunu, kendilerine gönderildiği kadarı ile muhasebe kayıtlarında iş ortaklığı zararının 93.825,68 TL olduğunu, bunun kendi hisselerine düşecek şekilde 45.974,58 TL ‘sıni ödemeye hazır olduklarını” belirttiklerini, davacının kötüniyetli olduğunu, davalıları iktisadi güçlüğe düşürerek haksız bir şekilde para almaya çalıştığını, davalıların piyasaya verilmiş ileri keşide tarihli 410.000,00 TL tutarında çeklerinin bulunduğunu, iş için şirket ve şahsi kredi kartlarından yaklaşık 150.000,00 TL tutarında harcama yaptıklarını, taraflar arasında iş ortaklığına ilişkin beyanname haricinde ayrıca bir sözleşme bulunmadığını, davacının iş ortaklarının muhasebesini kendi muhasebecisine yaptırdığını, davalılar talep etmelerine rağmen detaylı muhasebe kayıtlarına bir türlü ulaşamadıklarını, sonradan davacı pilot ortak tarafından iş ortaklığının sürekli fatura kesmek suretiyle borçlandırıldığını anladıklarını, davacının hem kendi nam ve hesabına çektiği, ne şekilde harcadığını bilmedikleri kredileri iş ortaklarına mâl etmeye çalıştığını, iş ortaklığının yapılan işten 93.825,68 TL zarar edildiğinin muhasebe kayıtlarından anlaşıldığını, davacı şirket yetkilisi …’ın şantiye şefi olmasına rağmen şantiye sahasına hiç gitmediğini, davalıların şantiyede yaşar hale geldiklerini, sürekli şantiye sahasında bulunan davalıların işçilerle ve yapılan işlerle uğraştıklarını, Sosyal Güvenlik Kurumunca gösterilmesi zorunlu asgari ücret primlerinin davacı tarafından iş ortaklığı muhasebesine yansıtıldığını, bu ödemelerin gerçeği yansıtmadığını, yapılan inşaat işlerinin gerçek işçilik ödemelerinin davacının davalılara gönderildiği belirtilen paralarla gerçekleştirildiğini, şantiye sahasındaki konaklama, yeme-içme vb. gibi zorunlu harcamaların davalılar tarafından yapıldığını, davalıların zimmetlerinde bulunan para ile başka bir iş yürüttükleri iddiasının çirkin bir iftiradan ibaret olduğunu, çekildiği iddia edilen ticari kredilerden davalıların sorumlu olmadığını, iş ortaklığında kesilen faturaların gerçeği yansıtmadığını, yapılacak işin alınan hak ediş ödemeleri ile yapılan tüm masrafın farkına göre çıkacak zararın taraflar arasında bölünmesi olduğunu belirterek, davanın reddine ve %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 25/11/2021 tarih, 2016/674 E.- 2021/908 K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, Mahkemece 17.02.2021 tarihli celse de re’sen atanan tasfiye memurunun raporunu hazırladığını ve mahkemeye sunduğunu, tasfiye memurunun hazırladığı 04.06.2021 tarihli tasfiye raporu ile davacı şirket alacaklarının tespit edildiğini, tasfiye bilançosuna göre iddiaların doğrulandığını ve davalıların zimmetlerinde; davalı … …- …’ın birlikte 686.297,00 TL, davalı …’ın 38.130,00 TL, davalı … …’ın 76.865,00 TL, davalı … …Ltd.Şti.’nin 21.728,82 TL bulunduğu ve bağlı ortaklıklara borç kaleminden dolayı bağlı ortak … …ve tic. Ltd.şti’nin 1.112.209,04 TL alacağı olduğunun sabit olduğunu, buna rağmen Mahkemece tasfiye raporu ve bilançosuna, daha önce alınan bilirkişi raporlarındaki tespit ve değerlendirmelere, tasfiyeye ilişkin Türk Borçlar Kanunu hükümlerine (TBK. Madde 643) ve Yargıtay İçtihatlarına aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, kararın kendi içerisinde çelişkili olduğunu, yasaya aykırı şekilde tasfiye raporu ile ortaya çıkan toplam 1.368.378,49 TL davacı şirket alacağı yok sayılarak davacının diğer ortaktan talep edebileceği hak ve alacağı olmadığına ve davanın reddine karar verildiğini, bu karar ile dava konusu edilen ve tasfiye raporu ile sabit olan ortakların birbirleriyle olan alacak verecek meselesinin çözülmediğini, TBK’nun 643. Maddesine göre; davacı şirketin ortaklığa verdiği avans ve ortaklık için yaptığı giderlerin davacıya verilmesi ve tasfiyenin bu şekilde sonuçlandırılması ve davacı şirketin davalılardan alacağı miktar tasfiye memuru raporu ile 1.368.378,49 TL olarak belirlenmiş olup buna göre hüküm kurulması gerektiğini ileri sürerek, deliller toplandığından kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne ve tasfiye raporuna göre tasfiyenin sonlandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı ile davalı şirket arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2015/18704 E. sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı vekili tarafından, borçlu davalılar aleyhine 1.356.822,43 TL iş ortaklığından kaynaklanan alacak için ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulara 31/08/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalılar vekilinin 04/09/2015 tarihli itiraz dilekçesi ile borca ve fer’ilerine tüm davalılar yönünden ayrı ayrı itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu görülmüştür.
Mahkemece görüşüne başvurulan İnşaat, Makine, Elektrik Elektronik Mühendisleri ile Mali Müşavir ve Hukukçu bilirkişiler 26/06/2020 tarihli 2.ek raporlarında; ” İş ortaklığının ticari defterleri ve vergi dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda davacının iş ortaklığından alacağının (1.112.974,84 – 395.720,13) 717.254,71 TL, davalının iş ortaklığındaki hissesi %49 olduğundan, bu kapsamda davalının, iş ortaklığının davacıya olan (717.254,71 x % 49) 351.454,81 TL’lik borcundan sorumlu olduğu, davalı şirketin iş ortaklığına; Bağlı ortaklıklara Borçlar ve Bağlı ortaklıklardan alacaklar hesabına göre: 21.728,82 TL borçlu olduğu, İş ortaklığının ticari defter kayıtları defter kayıtları ile …bankası hesap ekstresinin incelemesinde; iş ortaklığı tarafından … …/…’ın …bankasındaki ortak hesabına 636.297,00 TL havale yoluyla para göndermiş olduğu ve iş ortaklığının davalılardan bu tutar kadar alacaklı olduğunun görüldüğü, davalılar gönderilen bu tutarların işçilere ödendiğini iddia etmiş olup iş ortaklığının ticari defterlerinde görünen işçilik giderleri ile dava dosyası içiresinde bulunan hakediş ve işçilik rayiç listeleri alınarak yapılan teknik hesaplama arasında oluşan (1.068.012,70 – 231.190,75 ) 836.821,95 TL’lik farkın iş ortaklığı hesaplarından davalılara gönderilen 636.297,00 TL’den karşılanıp karşılanmadığı ya da hangi kaynaklardan karşılandığının tespit edilemediği, davalı vekili tarafından sunulan, ancak düzenleme tarihleri dava tarihinden sonra olan toplam (276.000,00 + 209.000,00 – 128.000,00 ) 613.000,00 TL’lik işçiler tarafından verilen ibranamelerin dikkate alınıp alınmamasının mahkemenin takdirinde olduğu, İş ortaklığının ticari defter kayıtlarının 127.03 – … … adına yaptığı kayıtlara göre; iş ortaklığı tarafından davalı … … ‘a toplam 78.865,00 TL havale yolu ile ödeme yapıldığının görüldüğü, bu tutarlardan 39.065,00 TL’lik tutarın … … tarafından davacı şirkete yatırıldığı, bu kapsamda bu tutara ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, bununla birlikte, el yazısı ile tutulan defterin dikkate alınması gerektiği düşünülür ise … …’ın iş ortaklığına borcunun (76.865,00 – 39.065,00 ) 37.800,00 TL olarak, İş ortaklığının ticari defter kayıtlarının- … adına yaptığı kayıtlara göre; iş ortaklığı tarafından …’a toplam 38.130,00 TL havale yolu ile ödeme yapıldığının görüldüğü, el yazısı ile tutulan defterin dikkate alınması gerektiği düşünülür ise …’ın iş ortaklığına borcunun 20.100,00 TL olduğu, defter dikkate alınmaması gerektiği düşünülür ise borcunun (20.100,00 + 2.500,00 + 15.530,00) 38.130,00 TL olarak hesaplandığını belirtmişlerdir.
Mahkemece re’sen atanan mali müşavir tasfiye memurunca düzenlenen 04/06/2021 tarihli tasfiye raporunda; iş ortaklığının fiilen feshedilmiş olduğu, şirketin tasfiye bilançosunda; ilgili uzman tarafından rayiç değer tespiti gerektirecek taşınmaz, makine teçhizat ve demirbaş bulunmadığı, tasfiyenin bilançodaki alacakların tahsili ve borçların ödenmesi ile sonucuna göre kalan paranın ortaklara dağıtımı veya alacakların borçlara yetmemesi halinde ortaklardan hisseleri oranından talep edilmesi ile sonuçlanabileceği” belirtilmiştir.
Mahkemece taraflar arasında öğrenci pansiyonu ve yurdu binası yapımı işi için kurulan iş ortaklığının tasfiye raporuna göre; iş ortaklığı toplam gelirinin 4.314.315,36 TL, işlerin tamamlandığı 2014 yılı sonu itibariyle her iki işin toplam inşaat maliyetinin 4.106.226.64 TL olduğu, iş ortaklığının 21.770.47 TL genel gider harcaması ile 280.143,95 TL kısa vadeli borçlanma gideri yapılarak, iş ortaklığı toplam maliyetinin 4.408.141,06 TL olarak gerçekleştiği, iş ortaklığı faaliyetinden dolayı (4.314.315,36-4.408.141,06-) 93.825,70 TL zarar ile ortaklığın sona erdiği, tasfiye sonrası dağıtılacak aktifinin kalmadığı, ortaklığın kar-zarar ortaklığı şeklinde kurulması sebebi ile davacının diğer ortaktan talep edebileceği hak veya alacağı kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ancak gerekçede davalı şirket dışındaki diğer davalılar yönünden açılan davalara ve alınan bilirkişi raporlarına değinilmemiştir.
Ortaklar, ortaklık için avans verdiklerini ve masraf yaptıklarını iddia ediyorlarsa, bunların da TBK’nın 643 üncü maddesi uyarınca ortaklığın tasfiye hesabında dikkate alınması gerekir. Kuşkusuz, bu gider ve masrafların talep edilebilmesi için ispat edilmesi zorunludur. Ortaklık faaliyeti kapsamında yapılan giderlerin kural olarak yazılı delille ispatı gerekir. Ancak duruma göre, masraf yapılıp yapılmadığı veya yapılan masrafın ispatı bakımından bilirkişiye de başvurulabilir. Özellikle masraf yapıldığının kesin olduğu, yapılan masrafların bilirkişi incelemesiyle kolaylıkla tespit edilebileceği ve ortaya çıkarılabileceği durumlarda, yapılan masrafın ispatı bakımından bilirkişi incelemesi yapılması olanaklıdır (Şener, Oruç Hami, Adi Ortaklık, Ankara: Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 336).
Somut olayda; taraflar arasında ” iş ortaklığı beyannameleri” adı altında adi ortaklık sözleşmelerinin düzenlendiği, ortaklığın konusunun; ihalesi yapılan öğrenci yurdu yapım işi ve öğrenci pansiyonu binası yapım işlerinden elde edilecek karın veya doğacak zararın paylaşılması olarak belirlendiği, idareci ortağın yüklenici şirket olan davacı olduğu, ihaleye konu işlerin 16.10.2014 ve 18.09.2014 tarihlerinde geçici kabullerinin yapılarak işlerin teslim edildiği, davalı şirketin ve davalı ortakların ortaklık adına yapılan masraflar ve davalılara gönderilen havaleler nedeniyle davacıya borçlarının icra takibine konu edildiği, davanın ise, davalılara gönderilen havaleler ile ortaklık adına yapılan masrafların %49’undan davalı ortağın sorumluluğunun bulunduğundan bahisle, alacağın tahsili amacıyla başlatılan takiplere vaki itirazın iptali istemiyle açıldığı görülmüştür.
Her ne kadar, ortaklık adına yapılan masrafların diğer ortaktan tahsili isteminde bulunabilmek için, ortaklığın tasfiyesi gerekmese de; davaya konu adi ortaklığın ihaleye konu işlerin (belirli bir iş) yapılması amacıyla kurulduğu, işin tamamlanmasıyla birlikte ortaklık amacı elde edilerek ortaklığın sona erdiği, ortaklığın sona ermesinin zorunlu ve kaçınılmaz bir hukuki sonucu olarak da kendiliğinden tasfiye aşamasına girdiği anlaşılmaktadır. Eş söyleyişle, adi ortaklığın fiilen sona ermesinden sonra, ortaklardan birinin mahkemeye başvurarak, ortaklık adına yapılan masrafların diğer ortağa düşen kısmını talep etmesi, aynı zamanda ortaklığın tasfiyesi istemini de kapsamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davaya konu taraflar arasında kurulan adi ortaklığın, ortaklık amacının gerçekleşmesiyle birlikte kendiliğinden sona ererek, tasfiye aşamasına girdiği; ihaleye konu işlerin tamamlanarak hakediş bedellerinin dava dışı kurumlar tarafından ödendiği, ihaleye konu işin gerçekleştirilmesi amacıyla masraf yapıldığının şüphesiz kesin olduğu, bu durumda yapılan masrafların ispatı bakımından yazılı delil sunulamasa bile, ortaklığın faaliyet alanında uzman tasfiye memurları tarafından yapılan masrafların tespit edilebileceği dikkate alınarak, davacı şirket ile davalı şirket arasındaki dava bakımından, konusunda uzman üç kişilik tasfiye memuru heyetinden, davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ortaklık sözleşmeleri, ortaklık konusu ihalelerle ilgili bilgi ve belgeler, üçüncü kişi, kurum ve firmalarla yapılan ilgili sözleşmeler üzerinde inceleme yapılarak, özellikle belgelendirilemeyen masraflar yönünden ise, işin mahiyeti gereği yapılması beklenilen giderlerin piyasa rayiçlerine göre belirlenip; davacı yüklenici ortağa dava dışı kurum tarafından ödenen hakediş bedelinden, belirlenen bu giderler mahsup edilerek hesaplama yapılması suretiyle tasfiye işlemine dair sonuç bilanço alınıp, adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında, hasıl olacak sonuca göre dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda açıklandığı şekilde bir araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nun 353/1-a,6 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-) Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 25/11/2021 tarih, 2016/674 E.- 2021/908 K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
4-)İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a,6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.