Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2022/344 E. 2022/731 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2018
NUMARASI :…
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 13/06/2022
Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı şirketin dava dışı bankaya 18/06/2015 tarihinde verdiği talimat ile … … adına gönderilmesi gereken 42.510,77 TL’nin dava dışı banka tarafından sehven davalı şirket adına yapıldığını, bunun üzerine davalıya ihtarname çekildiğini, ancak olumsuz sonuç alındığını, davalının aleyhine sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek 42.510,77 TL alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi sunulmamıştır.
MAHKEME KARARI:
Mahkemece, davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, hükme karşı süresinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf talebinde, davacının davalıya 42.510,77 TL sehven havale ile para gönderdiğinin banka kayıtları ile sabit olduğunu ve bu bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacıya iadesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davada, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilmektedir.
Yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır (6100 sayılı HMK m.114,1/d ).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 49. maddelerine göre tüzel kişiler kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla fiil ehliyetini kazanırlar ve taraf ehliyetine sahiptirler.
4721 sayılı TMK’nın “Hak ehliyeti” başlıklı 48. maddesinde; “Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler.” düzenlemesi yer almaktadır. Hak ehliyeti bulunan tüzel kişilerin taraf ehliyetinin de olduğu muhakkaktır.Taraf ehliyeti, tüzel kişinin kurulmasıyla başlayıp terkiniyle son bulur. Ticaret sicilinden terkin edilen ticaret şirketinin taraf ehliyeti yoktur.
Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi, kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı (aktif husumet ehliyeti) o hakkın sahibine aittir. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi (davalı sıfatına, pasif husumet ehliyetine sahip kişi), o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir.
Bir başka deyişle, sıfat; dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. (Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 1995, 7.baskı, s.231).
Görülmektedir ki, mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Uygulamada sıfat yerine genel olarak “husumet”, davacı bakımından “aktif husumet ehliyeti”, davalı bakımından “pasif husumet ehliyeti” tabirleri kullanılmaktadır.
Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
Yukarıda anlatılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, davalının pasif dava ehliyeti olmadığından bahisle mahkemece; davanın husumet nedeniyle usulden reddine ilişkin kurulan hükümde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1/b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamından, davalı şirketin dava tarihi olan 23/10/2014’den evvel terkin edildiği, yargılama sırasında tebliğatların TK’nun 35.maddesi hükmüne göre gerçekleştirildiği, davalı şirketin sicilden dava tarihi itibariyle re’sen silindiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, sicilden re’sen terkin edilen şirket hakkında dava açıldığından şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemece; verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1/b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1/b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Eksik alınan 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin başvuran üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/06/20222 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

… İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.