Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2022/273 E. 2023/811 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/273 – 2023/811
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/273
KARAR NO : 2023/811

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2021
NUMARASI : 2021/501 E., 2021/876 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 10/05/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 11/05/2023

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında Cezayir ülkesinde bayındırlık ve devlet binaları inşaatı işi için Cezayir yasalarına göre adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu ve 20/09/2011 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin düzenlendiğini, dava dışı işçi …’nın taraflar arasında kurulmuş olan adi ortaklığın işçisi olup, 2013-2014 tarihleri arasında Cezayir’de yapmış olduğu çalışmalardan kaynaklanan ihbar tazminatı alacağının tahsili istemiyle davacı şirket aleyhine Türkiye’de dava açtığını, Ankara 26. İş Mahkemesi’nin 30/03/2021 tarihli, 2019/535 E.- 2021/192 K. sayılı kabul kararı ile 2.449,86 USD brüt ihbar tazminatının ödendiğini, ödenen paranın 300 USD’ sine dava tarihinden, bakiyesine ıslah tarihinden itibaren devlet bankalarının USD ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, yasal kesintilerin infaz aşamasında nazara alınmasına karar verildiğini ve kararın kesinleşerek hüküm altına alınan alacaklar için 01/07/2021 tarihinde dava dışı işçiye davacı şirket tarafından 26.225,47 TL ödendiğini, adi ortaklığın işçisi olan dava dışı işçiye yapılan bu ödemeden davalı …. Şti.’nin de sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.850,48 TL alacağın davalıya ihbar tarihi olan 12/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, yetki itirazında bulunmuş, diğer yandan adi ortaklık sözleşmesinde belirlenmiş olan tahkim şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Ankara 12. İş Mahkemesi’nin 2017/571 E.-2021/288 K.sayılı dosyasında davalının hasım olarak gösterilmediğini, dava dışı işçinin davacı şirket ile sözleşme imzalamış olduğunu, dava konusu alacağın sözleşmesinin 6.maddesinde bahsedilen “diğer sözleşme imzalanan kişiler ile farklı bir anlaşma varsa” hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, zira dava dışı işçi ile davacı arasında imzalanmış olan sözleşme ile davacının ücret ödeme taahhüdünde bulunmuş olup, davalı şirketin dava dışı işçiye ücret ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını belirterek, davanın reddi ile dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece, adi ortaklık ilişkisinin sona erdiği ileri sürülüp ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf talebinde, ortaklığın Cezayir yasalarına göre kurulduğunu, Türkiye’de sadece irtibat ofisi açıldığını, her ne kadar mahkeme kararında davaya konu ortaklığın sona erdiği veya feshedilmiş olduğuna ilişkin delil ve belge bulunmadığı, taraflarca buna ilişkin bir delilin dosyaya sunulmadığı, üstlenilen işlerin tamamlanıp tamamlanmadığı ve taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin sona erdiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, bu tarz ortaklıkların sadece ihale konusu iş için kurularak o iş bitince de tasfiye edildiğini, 2015 yılı Şubat ayı itibari ile ortaklığın kuruluş amacının gerçekleştiğini, işin geçici kabule girmiş ve teslim edilmiş olduğunu, geçici kabul tutanağının dilekçe ekinde sunulduğunu, davanın, dava dışı işçiye davacı tarafından yapılan ödemeden davalı şirketin sorumlu olduğu miktarın rücuan tahsili istemine ilişkin olduğunu, dava dışı işçinin adi ortaklığın işçisi olup, adi ortaklık nezdinde yapılan çalışmalara ilişkin olarak davacı şirkete karşı yöneltilen işçilik hak ve alacaklarından davalı şirketin de sorumlu olduğunu, taraflar arasındaki hesap durumu tespit edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine ilişkin hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davada, taraflar arasında düzenlenen adi ortaklık işinde, çalıştığı iddia edilen dava dışı işçiye kesinleşmiş mahkeme kararına istinaden davacı şirket tarafından ödenen işçilik alacağı bedelinin hissesi oranında davalı şirketten rücuan tahsili talep edilmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı ortak tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacağının davalı ortaktan payı oranında rücuan tahsilinin talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir ( BK md. 520, TBK. 620 md.).
6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1 inci maddesi; “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmünü içermektedir.
Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen BK’nın 535 inci (TBK’nın 639 uncu) maddesinin birinci fıkrasında; ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesiyle ortaklığın sona ereceği düzenlenmiştir.
Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile artık ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geri kalan meblağ ortaklar arasında kar ve zararın paylaşılması esasına göre dağıtılacaktır.
Adi ortaklığın tasfiyesi ya tarafların anlaşması suretiyle ya da bizzat mahkemece yapılır. Taraflar tasfiye konusunda anlaşmadığı takdirde ortaklığın tasfiyesinin mahkemece TBK’nın 642 vd. madde hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir.
Ortaklar, ortaklık için avans verdiklerini ve masraf yaptıklarını iddia ediyorlarsa, bunların da TBK’nın 643 üncü maddesi uyarınca ortaklığın tasfiye hesabında dikkate alınması gerekir. Kuşkusuz, bu gider ve masrafların talep edilebilmesi için ispat edilmesi zorunludur. Ortaklık faaliyeti kapsamında yapılan giderlerin kural olarak yazılı delille ispatı gerekir. Ancak duruma göre, masraf yapılıp yapılmadığı veya yapılan masrafın ispatı bakımından bilirkişiye de başvurulabilir. Özellikle masraf yapıldığının kesin olduğu, yapılan masrafların bilirkişi incelemesiyle kolaylıkla tespit edilebileceği ve ortaya çıkarılabileceği durumlarda, yapılan masrafın ispatı bakımından bilirkişi incelemesi yapılması olanaklıdır (Şener, Oruç Hami, Adi Ortaklık, Ankara : Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 336).
Somut olayda; taraflar arasında Cezayir ülkesinde ve Cezayir ülkesi yasaları kapsamında 20/09/2011 tarihinde noterlikçe adi ortaklık sözleşmesinin düzenlendiği ve bu şekilde taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre ortaklık adına yapılan masrafların diğer ortaktan tahsili isteminde bulunabilmek için, ortaklığın tasfiye edilmesine gerek yoktur. Bu talep, ancak taraflar arasındaki adi ortaklığın fiilen sona ermesi durumunda adi ortaklığın tasfiyesini de gerektirecektir.
Dosya kapsamı itibariyle, taraflar arasındaki adi ortaklığın ihaleye konu işin (belirli bir iş) yapılması amacıyla kurulduğu, ancak taraflarca dava ve cevap dilekçeleri ve yargılama sürecinde adi ortaklık ilişkisinin sona erdiği yönünde iddia ve savunmada bulunulmadığı gibi üstlenilen işlerin tamamlanıp tamamlanmadığı ve taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin sona erdiğinin ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, Yargıtay içtihatları ve yasal düzenlemeler dikkate alındığında davacı tarafın adi ortaklık sözleşmesi kapsamında yaptığı masrafları adi ortaklık sona ermeden diğer ortaktan payları oranında isteyebileceği anlaşıldığından, mahkemece; davacının ortaklık adına yaptığını iddia ettiği masraflar ile ilgili davalı taraftan talep edebileceği miktarın bilirkişi tarafından belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Belirtilen nedenlerle, mahkemece; eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nun 353/1-a,6 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-)ANKARA 8.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 28/12/2021 tarih, 2021/501 E.- 2021/876 K.sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
4-)Davacı tarafından yatırılan peşin harcın talep halinde iadesine,
5-)İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.