Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2022/2216 E. 2023/281 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2216
KARAR NO : 2023/281

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/09/2022
NUMARASI : 2022/166 E. 2022/606 K.

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : TESPİT
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACILAR VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 20/02/2023
Mahkemece verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, tarafların … Hükümet Konağı işini noterde düzenlenen Müşterek Adi Ortaklık Sözleşmesi ile aldıklarını, davalının %80, davacının %20 hisseli pilot ortak olduklarını, 21/04/2021 tarihinde ….Ltd.Şti.’nin İstanbul Ticaret Mahkemesinin 2021/130 E.sayılı dosyası ile konkordato istediğini, 21/09/2021 tarihli kesin mühlet kararı olduğunu, TOKİ’ye başvurduklarını, paylarının olmadığı konusunda ret cevabı geldiğini, hesap bildirildiğini, tevdi mühlet dendiğini, tespitin davasının zorunlu olduğunu, TOKİ’nin adi ortaklığın yetkilisinin kim olduğu konusunda tereddüt oluştuğunu belirterek, alınan iş için adi ortaklık yetkilisinin … olduğunun tespiti ile ödemenin bildirilen ortaklık hesabına yapılmasını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, açılan davada hukuki yarar bulunmadığını, ortaklık sözleşmesine konu iş nedeniyle TOKİ’den alınacak hakedişlerin paylaşımından kaynaklandığını, davalının bu hak edişlerden %80 oranında hakkı bulunmasına rağmen davalının bu hakkı vermekten kaçındığını, davalının ortaklığa konu işte hiçbir alacağının bulunmadığını, öncelikle ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenle taraflarına süre verilmesi gerektiğini, davada, davacının davalının hissesine düşen mallara el koymaya çalıştığını, ortaklar kurulu kararında davacı …’ın ortaklığın yetkilisi olduğuna ilişkin herhangi bir karar ya da düzenleme olmadığını, TTK’nun 625/1 maddesi gereğince ortaklığı oluşturan şirketlerin yönetim yetkisine sahip olduklarını, adi ortaklık karar defterinin davacılardan istenmesini, davalı şirket yetkilisinden imzanın ve karar defteri içeriğinin doğruluğunun sorulması gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI:
Mahkemece, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde,22/10/2020 tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesi ile işin alındığını, pilot ortaklık ile davalının %80 hissesi olduğunu, 26/10/2020 tarihinde idare ile sözleşme imzalandığını, davalının konkordato sürecine girdiğini, adi ortaklık yetkilisi olarak …’ın belirlenmesi gerektiğini, Ankara 13. Noterliğinin 07/04/2021 tarihli kararı olduğunu, alacağın ödenmesi için TOKİ’ye başvurulduğunu, talebin reddedildiğini, alacağın alınmadığını, ortada tereddüt oluştuğunu, tespit davası açtıklarını, hukuki yararın var olduğunu, sorunun çözülemediğini, mahkeme kararına ihtiyaç olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davada, adi ortaklığın yetkilisinin davacı … olduğunun tespiti ve adi ortaklığa TOKİ tarafından yapılacak ödemelerin davacı …’ın bildirdiği hesaba ödenmesi hususunun tespiti talep edilmiştir.
Dosya kapsamından, taraflar arasında düzenlenen 22/10/2020 tarihli adi ortaklık sözleşmesinde, davacı ile davalı şirketin Çevre ve Şehircilik bakanlığı TOKİ Başkanlığı tarafından ihaleye çıkılmış olan …ili … ilçesi Hükümet Konağı inşaatı ile altyapı çevre düzenlemesi işini gerçekleştirmek, ve müşterek teklif vererek uhdelerinde kalan işi müşterek olarak yapmak üzere adi ortaklık kurulduğu, ortaklığın pilot firmasının davalı … ….Şti. olduğu, yine sözleşmenin 4. maddesinde ortaklığı temsile kişilerin belirlendiği, buna göre … … ile …’ın hangi konularda müştereken ve münferiden adi ortaklığı temsile yetkili olduğu hususların düzenlendiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nun 114.maddesinde; Dava şartlarının hukuki niteliği, dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan koşullardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşulları olarak açıklanmıştır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumunda olup; bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (mesela, görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (mesela, kesin hüküm gibi). Olumsuz dava şartlarından birisi mevcutsa veya olumlu dava şartlarından biri mevcut değilse, davanın esası incelenemez. Bunun amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da, açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Dava şartının eksik olması halinde nasıl bir usul işlemi yapılacağı, 6100 sayılı HMK’nin 115. maddesinde belirlenmiştir. Anılan maddenin ikinci fıkrasında “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” 6100 sayılı HMK’nin 114.maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemenin, her dava açıldığında davacının dava açmakta hukuki yarar bulunup bulunmadığını kendiliğinden incelemesi gerekir.
Bir davada “hukuki yararın varlığı”, davanın konusuna ilişkin dava şartlarından biridir. Davacının, dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli olmayıp, ayrıca dava açmakta hukuki yararının da bulunması gereklidir. Buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denilmektedir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenilmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır (H.G.K.’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E.-394 K.; 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E.-458 K. sayılı ilamları). Hukuki yarar, davacının dava açmakta (mahkemeden hukuksal koruma istemekte) bir yararının bulunması, başka bir ifade ile davacının sübjektif hakkına hukuki koruma sağlanması için mahkemeye başvurmasında, hali hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması olarak tanımlanmaktadır (Bkz. Baki Kuru, “İstinafa Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku”, sh. 196 ve devamı). Buna göre davacının dava açabilmesi için hukuk kuralları tarafından korunan bir yararı, hakkı olması, bu hakkı elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyaç duyması ve mahkeme kararı olmadan hakkını elde etmesinin mümkün olmaması gereklidir. Ayrıca davacının etkin hukuki himaye talep ettiği yararının hukuki, meşru, doğrudan, kişisel, doğmuş ve güncel olması da gereklidir (Emel Hanağası, “Davada Menfaat”, Ankara 2009, sh.135 vd.).
Dava açılmasında hukuki yararın bulunması, davanın dinlenebilmesi (mesmu olması, kabule şayan olması) için zorunlu olup olumlu dava şartıdır. Yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecek olan dava şartları, AİHS’nin 6. maddesi ve Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti ile HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının, dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılmasının sağlanması için de gerekli olan usul kurallarıdır. HMK’nın 115. maddesinde de dava şartı noksanlığının, davanın her aşamasında re’sen gözetileceği ve dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde davanın usulden reddine karar verileceği açıkça düzenlenmiştir.
Davacı, mahkemeye başvurup bir ilam almadan başka bir yol ile de hakkına aynı güvenle kavuşabilmekte ise bu durumda dava açmakta hukuki yararının mevcut olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir ifade ile dava ile erişilmek istenen amaç, aynı güvenle ancak daha basit bir yol ile gerçekleşebilecekse, o konuda dava açılmasında hukuki yararının bulunmadığının kabulü gereklidir.
Hukuki me nfaatten maksat, davacının sübjektif hakkına hukukî korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hâli hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır. Bir başka ifadeyle; davacı hakkına kavuşmak için, hâli hazırda mahkeme kararına muhtaç bir konumda değilse onun hukukî yararının varlığından söz edilemez.
Bilindiği üzere mahkemeden istedikleri hukuki korunmaya göre davalar eda davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır. Eda davalarında, bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken; inşai (yenilik doğuran) davalar ile de var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya yeni bir hukuki durumun yaratılması istenir. İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulüyle yeni bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar. Tespit davaları ise bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalar olup, konusunu hukuki ilişkiler oluşturur. Bu dava türü ile bir hukuksal ilişkinin varlığı veya yokluğu saptanmaktadır. Bu davalarda davacının amacı ve dolayısıyla talep sonucu, bir hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesidir. Tespit davasında sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir, diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkâr ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkâr ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu kesin olarak hükme bağlanır. Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir. Tespit davasında, eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır. İşte davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehlike ile tehdit edilmelidir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. Söz konusu bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır.
Bu durumda, yapılan açıklamalar ışığında, dava değerlendirildiğinde; mahkemece; davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Belirtilen nedenlerle, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemece; kurulan hükümde isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Eksik alınan 99,20 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin başvuran üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK.’nun 361/1.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.