Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2022/20 E. 2023/517 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/20
KARAR NO : 2023/517

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2021
NUMARASI : 2018/947 E.- 2021/546 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 22/03/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 22/03/2023

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında abonelik sözleşmesinin bulunduğunu, davalı tarafından davacı abone hakkında tahakkuk ettirilen faturalarda YEKDEM bedeli ve PSH bedeli adı altında alacak kalemleri ihdas edildiğini, söz konusu bedellerin davalı tarafından faturaya yansıtılmasının hukuka uygun olmadığını belirterek, şimdilik davalı tarafından tahsil edilen 4.350,00 TL YEKDEM bedeli ile 100,00 TL PSH bedelinin sözleşme tarihi olan 30/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalının bir tedarik şirketi olduğunu, dava konusu edilen bedellerin alacaklısının … olduğunu, bununla beraber YEKDEM bedellerinin davalı tarafından gelir olarak mal varlığına katılmaksızın …’a aktarıldığını, davacıdan tahsil edilen bedellerin sözleşme kapsamında alındığını belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI:Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna gidilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde, hatalı bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle karar verildiğini, yapılan tahsilatların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmelerin kanun ve yönetmeliğe aykırı şekilde yapılamayacağını belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davada, elektrik abonesi olan davacı şirketten fazla tahsil edilen Perakende Satış Hizmet Bedeli ile YEKDEM bedelinin davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Uyuşmazlık, davalı tarafından davacıdan tahsil edilen bu bedellerin yasal mevzuata uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, PSH ve YEKDEM bedellerinin haksız olduğu iddiasına dayalı olarak yapılan ödemelerin iadesini talep etmiş olmakla; birlikte hangi dönem için talepte bulunulduğu dava dilekçesinden net olarak anlaşılamamaktadır.
Bu nedenle mahkemece, öncelikle davacıdan iadesini talep ettiği dönemin açıklattırılması gerekmektedir.
PSH BEDELİNE İLİŞKİN OLARAK YAPILAN İSTİNAF İNCELEMESİ NETİCESİNDE:
Davacı tarafa talep edilen dönemin açıklattırılmasının ardından talep edilen dönemin Danıştay iptal kararından önceye ait olması durumunda; uyuşmazlığın çözümü için öncelikle serbest tüketici kavramının açıklığa kavuşturulması, sonrasında davacının dava konusu dönemde serbest tüketici olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
6446 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (cc) bendinde, serbest tüketici tanımlanmış olup, buna göre Kurul tarafından belirlenen elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimi bulunduğu veya iletim sistemine doğrudan bağlı olduğu veya organize sanayi bölgesi tüzel kişiliğini haiz olduğu için tedarikçisini seçme hakkına sahip gerçek veya tüzel kişiler olarak belirtilmiştir.
Yine, Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinin “serbest tüketici kapsamı” başlıklı 5 nci maddesinde de “Aşağıdaki koşulları sağlayan tüketiciler serbest tüketici olarak kabul edilir;
a) İletim sistemine doğrudan bağlı olan tüketiciler,
b) Bir önceki takvim yılına ait toplam elektrik enerjisi tüketimleri serbest tüketici limitini geçen tüketiciler,
c) İçinde bulunulan yılda gerçekleşen toplam elektrik enerjisi tüketimleri serbest tüketici limitini geçen tüketicilerin” serbest tüketici niteliğini kazandığı kabul edilmiş ve bu bağlamda kanunla paralel düzenleme yoluna gidilmiştir.
Diğer taraftan, Danıştay 13. Dairesinin 06704/2011 tarihli ve 2008/2695 Esas-2011/1365 sayılı kararıyla, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’nun 875 sayılı Kurul kararının ekinde yer alan 20 dağıtım şirketi için Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinin Perakende Satış Tarifesinin geçiş döneminde uygulanmasına ilişkin II. Bölümünün B bendini; “Sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret uygulanması gerektiğinin ortada olduğu, kaldı ki buna ilişkin maliyetlerin metodolojinin 1. Bölümünde abone başına sabit bir ücret olarak belirlendiğinin açık şekilde ifade edildiği” belirtilmek suretiyle iptal etmiştir.
Anılan Danıştay 13. Dairesinin kararı; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 24/05/2012 tarihli ve 2011/1901 Esas-2012/798 sayılı kararı ile “davacı şirketin ürettiği elektriği serbest tüketicilere sattığı ve perakende satış hizmet tarifesinin Kwh üzerinden alınmasına ilişkin kuralın “Serbest tüketiciler” yönünden hukuka aykırı olduğu iddiasında bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumda davacının dava konusu işlemlerin iptali isteminin “serbest tüketiciler”e yönelik olduğu dikkate alındığından, Daire kararının da “serbest tüketiciler”le sınırlı olarak uygulanacağı belirtilerek onanmıştır.
İptal kararları, iptali istenen tasarrufu ve ona bağlı işlemleri yapıldıkları tarihten itibaren ortadan kaldırır, geçmişe etkilidir, işlem hiç yapılmamış gibi hüküm ve sonuç doğurur, işlemden önceki hukuki duruma dönülür ve genel etkilidir.
Yargılama sırasında dosyaya kazandırılan 30/11/2020 tarihli bilirkişi kök ve 13/04/2021 tarihli ek raporlarında, sadece taraflar arasındaki sözleşmeler irdelenmiş ve davacının imzalamış olduğu abone sözleşmeleri gereği yapılan tahsilatların yerinde olduğu belirtilmiştir.
Hükme esas alınan bu raporlar; açık, anlaşılır ve hükme esas alınacak nitelikte bulunamamıştır.
O halde mahkemece; Danıştay 13. Dairesinin iptal kararının onanmasına ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/05/2012 tarihli kararı uyarınca, sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret uygulanması gerektiği, perakende satış hizmet tarifesinin Kwh üzerinden alınmasına ilişkin kuralın “serbest tüketiciler” yönünden hukuka aykırı olduğu göz önünde bulundurulmak suretiyle, 6446 sayılı Kanun ve Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliği dikkate alınarak, davacının dava konusu dönemlerde, EPDK tarafından belirlenen yıllık tüketim miktarı itibariyle “serbest tüketici” olup olmadığı konusunda bilirkişiden rapor alınıp sonucu dairesinde (EPDK tarafından yıllık belirlenen tüketimden daha fazla tüketime sahip olması halinde serbest tüketici konumunda olduğu kabul edilerek) bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülememiştir (Benzer olayda, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 25/01/2022 tarih, 2021/3800 E., 2022/421 K. sayılı ilamı).
YEKDEM BEDELİNE İLİŞKİN İSTİNAF İTİRAZLARININ İNCELENMESİ NETİCESİNDE İSE;
Bu bedel yönünden de; hükme esas alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya elverişli nitelikte bulunamamıştır.
Her iki talep yönünden konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden yukarıda izah edilen açıklamalar ışığında açık, anlaşılır ve istinaf denetimine elverişli olacak şekilde rapor alınarak yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.
Bu durumda, mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nun 353/1-a,6 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-)ANKARA 13.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 22/10/2021 tarih, 2018/947 E.- 2021/546 K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
4-)Davacı tarafından yatırılan peşin harcın talep halinde iadesine,
5-)İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a- maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.