Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2022/1910 E. 2023/718 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1910 – 2023/718
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1910
KARAR NO : 2023/718

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2022
NUMARASI : 2015/904 E. – 2022/412 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN :
KARAR TARİHİ : 26/04/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 27/04/2023
Mahkemece verilen karara karşı davacı ile davalı … A.Ş. vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile birleşen … davacı kuruluşun aldığı elektrik enerjisinin miktarlarını ve faturalandırmaya esas bilgilerini, sayaç okuyarak belirlediğini ancak sayaç okuma bedelinin sayaç başına sabit bir ücret olması gerekirken davalı şirketçe tüketilen enerji miktarı üzerinden nispi ücret olarak tahsil edildiğini, Danıştay 13. Dairesinin 2011/1368 K sayılı ilamı ile “sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketim enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit ücret uygulaması gerektiği gerekçesi ile EPDK’nın bu mahiyetteki 874 sayılı kararının iptaline karar verildiğini, kararın Danıştay İdari Dava Daireleri kurulunca onandığını, davalı şirketin davacı şirketten Eylül 2006-Aralık 2010 dönemleri arasında fazladan perakende satış hizmeti bedeli tahsil ettiğini belirterek, PSH olarak fazladan ödenen Eylül 2006-Aralık 2010 dönemlerine ait şimdilik 1.000,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren 6183 Sayılı Kanunun 51. maddesine göre işleyecek gecikme zammı, işlemiş ve işleyecek ve gecikme zammının KDV’si ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, ayrıca davacı şirketten haksız olarak tahsil edilen 2005 Aralık- 2015 Aralık yıllarına ait tüm faturalarda yer alan iletim, dağıtım, kayıp kaçak ve sayaç okuma bedellerinden şimdilik 1.000,00 TL’sinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 06/04/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile PSH talebini 5.272,62 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde, Yüksek Planlama Kurulunun 17.03.2004 tarihli kararı ile kabul edilen “ Elektrik Enerjisi Reformu ve özelleştirme Stratejisi Belgesi” çerçevesinde …’ın Özelleştirme Yüksek Kurulu karan ile özelleştirme kapsam ve programına alındığını, TTK hükümlerine göre 21 ayrı elektrik dağıtım şirketi oluşturulduğunu, oluşturulan dağıtım şirketleri ile 24.07.2006 tarihinde İHDS imzalanarak özelleştirmenin tamamlandığını, Özelleştirme sonrası …’ın unvanının değişmediğini, tüzel kişiliği altında elektrik dağıtım faaliyetine devam ettiğini, Özelleştirme öncesinde ve sonrasında şirketlerin hak, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını, …’ın dağıtım ve perakende satış lisansı olmadığından bu davaların muhatabı olmasının mümkün olmadığını, davada husumetin davalı kurum açısından yanlış yönlendirildiğini, davanın muhatabının … olduğunu, Kurul kararının bir bütün olup, II. Bölümünün (b) bendi İle tamamlayıcı nitelikte olduğundan (b) bendinin iptal edilmesinin uygulamayı etkilemeyeceğini, 2006-2010 uygulama dönemine ilişkin tarife tekliflerinin her dağıtım şirketine ayrı ayrı olmak üzere 24.08.2006 tarihli 877-896 sayılı kurul kararlan ve 24.08.2006 tarihli 875 sayılı kurul kararı ile onaylanarak yürürlüğe girdiğini, Eş zamanlı olarak teşekküllerinin dağıtım ve perakende satış lisanslarının 24.08.2006 tarihli kurul kararlan ile sonlandırıldığını, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak perakende satış hizmet bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu durumda elektrik dağıtım şirketlerinin söz konusu yasaya aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmalarının mümkün olmadığını ve davacının perakende satış hizmet bedeli iadesinin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, davacının husumeti görevli dağıtım şirketine yöneltmesi gerektiği halde perakende satış şirketi olan davalı şirkete yönelttiğini, davalı şirketin davacı ile sözleşme ilişkisi bulunmadığını, davaya konu edilen fatura kalemleriyle ilgili tarifelerin EPDK tarafından belirlendiğini ve dağıtım ve perakende satış şirketlerince mevzuat gereği zorunlu olarak uygulandığını, her iki şirket açısından da husumetin EPDK’ya yöneltilmesi gerektiğini, davalılar arasında zorunlu veya ihtiyari dava arkadaşlığı olmadığı gibi müşterek ve müteselsil sorumlulukta bulunmadığını, davalı şirketin 01.01.2013 tarihinde kurulmuş bir perakende satış şirketi olduğunu, şirketin 2012 yılında … ile birleştiğini ve …’ın külli halefi olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalı … ile davalı şirket arasında davacıya karşı müşterek ve müteselsil sorumluluğu gerektirecek bir durumda bulunmadığını, Kayıp enerji bedelinin tahsiline ilişkin düzenleme yapma, tarife belirleme yetki ve görevinin 6446 sayılı E.P.K. gereğince EPDK’ya ait olduğunu, davacının talep ettiği PSH bedeline 6183 sayılı kanunun 51. maddesine göre gecikme zammı ve gecikme zammının KDV’sini talep ettiğini, davacı ile aralarında bir sözleşme olmadığını, Elektrik dağıtım şirketlerinin borçlarında gecikme zammı ve KDV uygulanamayacağını, davacının faiz talebinin haksız ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin son emsal kararlarında faturaların tahsil edildiği tarihten itibaren faize hükmedilen kararlan temerrüt şartı gerçekleşmediği için bozduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 07/06/2022 tarih, 2015/904 E., 2022/412 K. sayılı kararı ile davalı …’ın dava konusu edilen bedellerin tahakkuk ve tahsilatında her hangi bir dahli ve görevi bulunmamasına bağlı olarak davalı … sorumlu olmayacağından, davalı …’a yönelik olarak açılan davanın reddine, davalı … A.Ş’ye karşı açılan dava bakımından; a)Davanın PSHB (Perakende Satış Hizmet Bedeli) bakımından kabulüne, toplam 5.272,62-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı ….A.Ş.’den alınarak davacı tarafa verilmesine, b)İletim bedeli, dağıtım bedeli, kayıp-kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli bakımından dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, … açısından da davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davacı şirketin, devir işlemlerinden haberdar edilmediğini, davacı şirkete davalı … ile yapılan sözleşmenin devredildiği yazılı ya da sözlü olarak bildirilmediğinden davacı şirketin bu durumu tespit etme durumunun mümkün olmadığını, davaya konu edilen tüm alacak kalemleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davacı şirketin, davalılardan hizmet aldığı andan itibaren serbest tüketici kapsamında olduğunu, her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı şirketin 2010 yılı itibariyle serbest tüketici sıfatı kazandığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; davacı şirketin davalılardan hizmet almaya başladığı andan itibaren serbest tüketici sıfatına sahip olduğunu, mahkeme kararında davalı … yönünden davanın reddi kararının ve iletim bedeli, dağıtım bedeli, kayıp-kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli bakımından dava konusuz kaldığından esas hakkında yer verilmesine yer olmadığı kararının açıkça hukuka aykırı olması nedeni ile kararın bu yönüyle kaldırılmasına ve her iki davalı açısından da davanın tüm alacak taleplerimiz üzerinden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, davacının serbest tüketici olup olmamasına göre elektrik satın aldığı tarife değişeceğine göre mahkemece bu hususa ilişkin yeterli araştırma yapılmadan karar verilmesi hukuka aykırılık teşkil ettiğini, yapılan düzenlemeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde davalı şirket tarafından elektrik faturalarında tahakkuk ettirilen iletim, dağıtım, kayıp kaçak, PSH bedellerinın kanun ile yasal hale getirildiğini, bu kanunlarda yapılan değişiklikler öncesinde ise EPDK kurul kararlarına ve o tarihte yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre hareket eden davalı şirketin iş ve işlemlerinde hukuka aykırı herhangi bir durum bulunmadığından mahkemece PSH bedeli yönünden davanın kabulüne, davacının diğer taleplerine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişiklikleri nedeniyle iletim, dağıtım ve kayıp kaçak bedelleri yönünden karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi fakat PSH bedeli yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin açıkça çelişki oluşturduğunu, zira 6719 S.Y.’nın aynı zamanda PSH bedeline ilişkin hükümler de içerdiğini, davalı şirketin EPDK tarifelerini uygulamama gibi bir takdir hakkı bulunmadığını, 6719 S.Y. ortaya çıkmadan önce de alınan bedellerin hukuka uygun bir şekilde tahsil edilen bedeller olduğunu, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken PSH bedeli yönünden davanın kabulüne, davacının diğer talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığı kararı veren mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, sayaç okuma ve fazladan tahsil edilen PSH bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Danıştay 13.Dairesi’nin 06.04.2011 tarih, 2008/2695 E.- 2011/1365 K. sayılı kararıyla, 5496 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına dair kanun ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanuna eklenen geçici 9.madde uyarınca EPDK tarafından verilen 875 sayılı Kurul kararının ekinde yer alan 20 dağıtım şirketi için Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinin Perakende Satış Tarifesinin geçiş döneminde uygulanmasına ilişkin II.Bölümünün B bendi olan; “Sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret uygulanması gerektiğinin ortada olduğu, kaldı ki buna ilişkin maliyetlerin metodolojinin 1. Bölümünde abone başına sabit bir ücret olarak belirlendiğinin açık şekilde ifade edildiği” belirtilmek suretiyle iptal edilmiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise Danıştay 13. Dairesinin 06.04.2011 tarih, 2008/2695 E. ve 2011/1365 K. sayılı kararının temyiz edilmesi üzerine 24.05.2012 tarih, 2011/1901 E. – 2012/798 K. sayılı kararı ile “davacı şirketin ürettiği elektriği serbest tüketicilere sattığı ve perakende satış hizmet tarifesinin Kwh üzerinden alınmasına ilişkin kuralın “Serbest tüketiciler” yönünden hukuka aykırı olduğu iddiasında bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumda davacının dava konusu işlemlerin iptali isteminin “serbest tüketiciler”e yönelik olduğu dikkate alındığından, Daire kararının da “serbest tüketiciler”le sınırlı olarak uygulanacağı belirtilerek onanmıştır.
Yargılama sırasında görüşüne başvurulan elektrik mühendisi bilirkişi 04/03/2022 tarihli raporunda; ” faturalarla tahsil edilen PSH sayaç okuma bedelinin tüketim miktarı bazında nispi şekilde tahsil edilmesinin verilen hizmetin gerekliliklerinde ve hakkaniyete aykırı olduğu, tahsil edilen bedellerin dayanağının serbest tüketiciler açısından Danıştay’ca iptal edilmiş olmasına bağlı olarak davacının serbest tüketici hüviyetinde olduğu 2010 yılına ait maktu tahsil edilmesi gereken bedelle tahsil edilen nispi bedel arasındaki farkın iade talebinin yerinde olacağını, söz konusu bedelin (5.447,20-174,58=)5.272,62 TL olarak hesaplandığını, davalı …’ın konum ve görevi gereği söz konusu bedelle ilgili bir sorumluluğu bulunmadığı, diğer davalı …’IN ise davaya konu faturaları düzenleyen ve tahsil eden dava dışı …’tan TTK kısmi bölünme yöntemi ile kurularak aldığı perakende satış lisansı kapsamında devir aldığı abonelik sözleşmesinin tarafı haline gelmesine bağlı olarak sorumluluğunun söz konusu olacağının değerlendirildiğini, dava tarihi sonrası yürürlüğe konan 17 Haziran 2016 tarihli RG’de yayımlanan 6719 sayılı kanunun 21. Maddesi ile 6446 sayılı kanunun 17. Maddesinin değiştirildiği, kanunun geçici 20. maddesi ile açılmış tüm davalarda 6446 sayılı kanunun 17. Maddesinin uygulanmasının öngörüldüğü, dava konusu edilen kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli ve maktu sayaç okuma bedellerinin değişik 17. Madde a bendi ve geçici 20. Madde kapsamında yasal dayanak kazandığı, davacının bu konuda ki talebinin 6719 sayılı yasa yürürlüğe girdikten sonra aynı konuda Yargıtay’ca verilen karar uyarınca yerinde olmadığı, davacının aboneliğine ait tebliğ edilen faturalarla ilgili olarak dava tarihi öncesi davalıyı temerrüte düşürmemiş olması nedeniyle dava tarihine kadar faiz talebinin yerinde olmadığını ” belirtmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı … A.Ş. vekilinin tüm, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkemece davalı …’ın, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, iletim, dağıtım v.b. bedellerin istirdatı istemi yönünden, dava konusu edilen bedellerin tahakkuk ve tahsilatında her hangi bir dahli ve görevi bulunmamasına bağlı olarak davalı … sorumlu olmayacağından, davalı …’a yönelik olarak açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, dava konusu edilen dönem, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, iletim, dağıtım v.b. bedellerinin davacı şirketten haksız olarak tahsil edildiği 2005 Aralık- 2015 Aralık yılları kapsamında bulunduğundan, …’a ait hisseler özel şirkete 2008 yılında devredildiğinden, bu talep yönünden davalı …’a husumet yönetilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda, davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunda ise kısmen haklı olduğu kabul edildiğinden HMK 353/1-b.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kayıp-kaçak v.s. bedelleri yönünden ” davalı …’a yönelik olarak açılan davanın reddine ” ilişkin kararının kaldırılarak, taleple bağlı kalınmak suretiyle ” İletim bedeli, dağıtım bedeli, kayıp-kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli bakımından dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ” ilişkin YENİDEN ESAS HAKKINDA karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
B)-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 07/06/2022 tarih, 2015/904 E., 2022/412 K. sayılı kararının kayıp-kaçak v.s. bedelleri bakımından davalı … yönünden KALDIRILMASINA,
Bu itibarla kayıp-kaçak v.s. bedelleri bakımından davalı … yönünden HMK’nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca yeniden hüküm kurmak gerektiğinden,
1-a) Perakende Satış Hizmet Bedeli bakımından davalı …’a yönelik olarak açılan REDDİNE,
b) Perakende Satış Hizmet Bedeli bakımından davalı … A.Ş.’ye yönelik davanın KABULÜ ile toplam 5.272,62-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı …. A.Ş.’den alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
c)Alınması gereken 360,17-TL harçtan dava açılırken peşin olarak yatırılan 34,16-TL harç ve ıslah ile alınan 72,96-TL olmak üzere toplam 107,12-TL harcın mahsubu ile bakiye 253,05-TL harcın davalı … A.Ş.’den alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
d)Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 107,12-TL harcın davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
e)Davacı tarafından yapılan 1.018,90-TL yargılama giderinin davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
f)Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
g)Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
2-a)İletim, dağıtım, kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedelleri bakımından açılan dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
b)-Yargılama aşamasında bu talep yönünden yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
c) Davacı kendisini bir vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.000,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine
3-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın HMK’nın 333.maddesine göre karar kesinleştiğinde iadesine,
İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan harç masraflar yönünden;
1-İstinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvuran davacıya iadesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 360,13 TL harçtan davalı tarafça yatırılan 91,00 TL nin mahsubu ile bakiye 269,13 TL nisbi karar ilam harcının davalı … A.Ş.’den alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 99,00 TL yargılama giderinin davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davalı … A.Ş. tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere, 26/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.