Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1901 – 2022/1616
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1901
KARAR NO : 2022/1616
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2022
NUMARASI : 2021/789 E., 2022/281 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : TARAF VEKİLLERİ
KARAR TARİHİ : 28/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 29/12/2022
Mahkemece verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Asıl dosyada davacı vekili dava dilekçesinde, davacı şirketin elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamak amacıyla 2006 Eylül – 2010 Aralık ayları arasında …’tan elektrik satın aldığını, …’ın faturalarda fazladan tahsilat yaptığını haricen öğrendiğini, …’ın halefi davalı olduğundan davayı bu şirket aleyhine açtıklarını, Danıştay kararı ile iptal edilen perakende satış hizmet bedelinin taraflar arasında imzalanan sözleşmenin bir unsuru olduğunu, EPDK kararları gibi, Danıştay kararının da doğrudan taraflar arasındaki sözleşmeye uygulanacağını, davalı şirketin 01.09.2006 ilâ 31.12.2010 tarihleri arasındaki dönemde uyguladığı PSH uygulaması ve buna bağlı TL/kWh şeklindeki fazladan aldığı bedellerin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2007 Ağustos döneminde davacı şirketten fazladan tahsil edilen 968,64 TL’nin ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen dosya dava dilekçesinde, davacı şirketin elektrik enerjisini karşılamak amacıyla sözleşme imzaladığını, davacı şirketin 2006 Eylül – 2010 Aralık aylarında elektrik faturalarında fazladan tahsilat yapıldığını haricen öğrendiğini, davalının …’ın külli halefi olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin dava hakları saklı kalmak kaydı ile 2007 Ağustos dönemi hariç olmak üzere PSHB olarak fazladan ödenen 2007 Ocak -2010 Aralık dönemlerine ait 32.244,87 TL’nin ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesine göre işleyecek gecikme zammı, işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV’si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili asıl ve birleşen dosya cevap dilekçelerinde, davacı hakkında düzenlenen faturaların kurumun düzenleyici işlemlerine uygun bulunduğunu belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI:Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile 963,65 TL nin dava tarihinden (22/04/2013) işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Birleşen Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1736 Esas sayılı dosyasında; Davanın Kısmen Kabulü ile 31.128,02-TL’nin 08/12/2014 dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna gidilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkeme kararındaki faizin türü ve başlangıç tarihlerinin kabulünün mümkün olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile sistem kullanım anlaşması çerçevesinde ve Elektrik Piyasası İletim ve Dağıtım Sistemlerine Bağlantı ve Sistem Kullanımı Hakkında Tebliğin 15.maddesinin 3.fıkrasına göre dağıtım şirketinin açık hatası nedeni ile davacı şirketten fazladan tahsil edilen bedellere ödeme tarihlerinden itibaren gecikme zammının uygulanması gerektiğini, işlemiş ve işleyecek faize KDV işletilmesi yönündeki talebe ilişkin karar verilmediğini belirterek, kararın bu yönler itibariyle düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise istinaf dilekçesinde, davacı hakkında tahakkuk ettirilen faturaların kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olduğunu, davanın süresinde açılmadığını, uyuşmazlığın faturadan kaynaklandığını, faturayı alan kişinin 8 gün içinde itiraz etme yükümlülüğü olduğunu, fatura içeriğine davacının 8 gün içinde itiraz etmediğini, taleplerin zamanaşımına uğradığını, dağıtım şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama, PSH bedelini tahsil edip etmeme gibi bir insiyatiflerinin bulunmadığını, davacının PSH bedeli iadesi talebinin yerinde olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın usulden veya esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Asıl ve birleşen davalarda, elektrik abonesi olan davacı şirketten fazladan tahsil edilen PSH bedelinin davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 31.128,02 TL’nin 11/12/2014 tarihinden, 963,65 TL’nin ise 22/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna gidilmiştir.
Dairemizin 19/10/2021 tarih ve 2020/450 E-2021/1198 K sayılı kararı ile “HMK’nın 166. maddesine göre, ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları koşulu ile birleştirilerek bakılabilmeleri mümkündür. Ancak, birleştirme kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözümleyen bir karar değildir. Bu karar, sadece birleştirilen davaların tahkikat safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurmaktadır. Diğer bir anlatımla, asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız, müstakil davalardır. Bu nedenle, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı karara bağlanması, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin de ayrı ayrı tayin edilmesi gerekmektedir. Somut olayda ise; asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmamış, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri de ayrı ayrı tayin edilmemiştir (HMK. md 297).Hal böyle olunca, mahkemece, birleştirilen davalar için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, bu ilke gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.Bu durumda, yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile(esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin) HMK.’nun 353/1-a,6 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” karar verilmiştir.
Mahkemece, Dairemizin 19/10/2021 tarih ve 2020/450 E-2021/1198 K sayılı kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna gidilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesi neticesinde;
HMK’nın 341/2 maddesinde HMK’nın 341/2 maddesinde, miktar veya değeri 1.500,00 TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 02.12.2016 tarih, 29906 S. R.G’de yayımlanan 6763 sayılı yasanın 41. maddesi ile de, maddede yer alan “binbeşyüz” ibaresi, “üçbin” şeklinde değiştirilmek suretiyle, söz konusu kesinlik sınırı üçbin Türk Lirasına çıkarılmış ve her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir.
Bu durumda, istinaf başvurusunda bulunan davacı yönünden ve asıl ve birleşen davalardaki toplam alacak tutarı gözetildiğinde, asıl istemin kabul edilmeyen bölümü 1.121,84 TL olup, bu miktarın HMK’nın 341/2.maddesinde açıklanan 8.000,00 TL istinaf başvuru sınırının altında kaldığı anlaşıldığından, HMK’nın 352.maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf dilekçesinin miktar itibariyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesi neticesinde ise;
Yargılama sırasında uzman bilirkişi tarafından dosyaya kazandırılan 27/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda;” Asıl dava dosyasında davacının fazla ödediği PSH sayaç okuma bedeli iki abone sayaç için 2007/8 dönemine ait faturalarda KDV dahil toplam 963,65 TL, birleşen dosyadaki davacıya ait iki abonelik için 2007/8 dönemi hariç 2007 ocak -2010 aralık dönemi arası 94 adet faturadaki davacının fazla ödediği sayaç okuma bedeli toplamı KDV dahil 31.128,02 TL olduğu” belirtilmiştir.
Raporun; hüküm kurmaya ve istinaf denetimine uygun bulunduğu anlaşılmıştır.
Belirtilen nedenlerle, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemece; kurulan hükümde isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, davacı vekilinin istinaf talebinin miktar itibariyle USULDEN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 341/2 maddesi gereğince miktar itibariyle USULDEN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1/b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan peşin harcın talep halinde iadesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.207,05 TL harçtan davalı tarafça yatırılan 557,75 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.649,30 TL nispi karar ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin başvuran üzerinde bırakılmasına
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.