Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2022/1513 E. 2023/1841 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1513
KARAR NO : 2023/1841

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2019
NUMARASI : 2018/288 E.- 2019/45 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : TARAF VEKİLLERİ
KARAR TARİHİ : 13/12/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 04/01/2024

Dairemizin 09/11/2021 tarih, 2021/840 E., 2021/1308 K. sayılı kararı Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığının, 09.06.2022 tarih, 2022/837 E. – 2022/3215 K. sayılı ilamıyla bozulmakla, dava Dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde; 2005 yılında Ankara da kurulan davacı şirketin, HES, RES ve GES fizibilite raporlarının hazırlanması, inşaat, mekanik ve elektrik projelerinin hazırlanması, jeolojik etüt yapılması ve proje geliştirme hizmetleri yapımı gibi alanlarda hizmet verdiğini, kendisine ait işletme de olan iki adet HES tesisi bulunduğunu, sektörde tanınan bir firma olduğunu, tarafların biraraya geldiğini, toplantıda GÖK HES projesinin %50 … şirketine %50 … tarafından belirlenecek kişi ve/veya şirketlere ait olmak üzere projenin ortak olarak yapılması, inşaat dönemine kadar olan gerekli bütün işlemlerin … tarafından yapılması, taraflar arasında ortak karar alınarak, başvurunun davacı şirket veya hissedarı …’nın hissedar görünmediği bir şirket kurularak başvurunun da kurulacak bu yeni şirket adına yapılmasına karar verildiğini, bu anlaşma çerçevesinde 18.12.2006 tarihinde … şirketinin kurulduğunu, akabinde 30.01.2007 tarihinde … şirketi adına GÖK HES ön müracaat başvurusu yapıldığını, dava ile talep edilen alacağın eski ismi Bakırköy HES, yeni ismi GÖKHES olan projeden kaynaklandığını, dava dilekçesinde belirtilen mailler, fizibilite raporları, kati ve uygulama projeleri ile raporlar incelendiğinde projenin davacıya ait olduğu, davacının tüm süreçleri başından itibaren takip ettiği, kurumlara hazırlanacak yazıları hazırladığı, … şirketinin hazır olan yazılara sadece kaşe ve imza işlerini yaptığı, davacının süreci takip edecek bir kısım firmalardan teklif aldığı, anlaşmalar yaptığı, taraflar arasındaki anlaşma kapsamında işlerin yürütüldüğü, işlerin ortaklık adına yürütüldüğü inancı ile davalılardan bir bedel talep edilmediği ancak özellikle Mayıs 2016 tarihli ek fizibilite akabinde, davalı tarafça davacı şirketin projeden uzak tutulmaya çalışıldığını, taraflar arasında en son 19.02.2018 tarihinde yapılan görüşmede davacıya, ortaklık gereğinin yerine getirilmeyeceği ancak bugüne kadar yapılan işler ve proje için 200.000,00 USD ödeme yapılabileceği belirtildiği, söz konusu teklifin davacı bakımından kabul edilmesinin mümkün olmadığının davalıya bildirildiğini belirterek, şimdilik proje bedeli için 25.000,00 USD ve davacı tarafından verilen hizmetler için 25.000,00 USD olmak üzere toplam 50.000,00 USD’ nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, hiçbir surette kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından bahsi olunan zaman dilimleri uyarınca dava konusu taleplerin zaman aşımına uğradığını, taraflar arasında bu davaya konu taleplerin doğmasına sebebiyet verecek herhangi bir ortaklık ilişkisi bulunmadığını, davacı şirket tarafından, davalı şirkete gönderdiği ifade edilen projelerin bizatihi davacı şirketin kendisine ait olan veyahut davacının tekelinde olan projeler olmadığını, taraflar arasında proje satışına ilişkin olarak daha önceki tarihlerde proje satışına dair imzalanan sözleşmenin tarafların bu tarih sonrasındaki tüm projelerde aynı şekilde ortak olduğunu ifade edilmesinin olağan hayat akışına ve ticari kurallara açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafından kötü niyetli olarak ikame edilen iş bu davanın sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullanılmaya çalışıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 21/01/2019 tarih, 2018/288 E., 2019/45 K. sayılı kararı ile davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dava dilekçesinde yazılı pek çok iş ve işlemin davacı şirket veya çalışanları ve yetkilisi tarafından yapıldığını, davalıya verilen hizmetin sadece ön rapor ve fizibilite işlemleri olmadığını, gerekçeli kararda ön rapor ve fizibilite çalışmalarının 2007-2008 yıllarında yapıldığı ve buna göre 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu belirtilse de, 24.05.2016 tarihinde DSİ’ye sunulan revize ek fizibilite raporu ve bu raporun üst yazısının da davacı şirket tarafından hazırlandığını ve DSİ’ye teslim edildiğini, bununda bir fizibilite çalışması olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, bir ön rapor hazırlanması veya bir fizibilite raporu hazırlanması olayı olmadığını, davalı tarafın bedel ödemek yerine, projesi davacı … şirketinden yatırım ve sermayesi davalı şirket ve hissedarlarından karşılanan bir ortaklık önerdiklerini, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi sadece eser sözleşmesi olmadığı gibi hesaplanan zamanaşımı süresinin de doğru olmadığını, karma nitelikli sözleşmelerde bu sürenin uygulanma durumunun söz konusu olamayacağını, 10 yıllık sürenin uygulanması gerektiğini, DSİ tarafından gelen tüm dokümanlarda işlemlerin 2017 yılına kadar devam ettiğinin ortaya çıktığını, süreçteki hizmetler ve işlerin bir bütün olduğunu, birbirini takip eden sıralı işlemlerden oluştuğunu, verilen son hizmet veya işlemin daha önceki tüm hizmet veya işlemlerin sonuncusunu ifade ettiğini, yani zaman aşımından bahsedilecek ise verilen son hizmet ve/veya işleme bakmak gerektiğini, GÖK HES’in hala daha işletmeye geçmediğini, gövde inşaatının bittiğini, santral binası ve iletim kanalları inşaatının devam ettiğini, birçok fotoğraf, e-posta ve belgelerin yazılı delil başlangıcı olduğunu, cevap dilekçesinde davalının davacıdan aldığı hizmeti tarih belirtmeksizin ve ayırım yapmaksızın fizibilite raporlarını ve çalışmalarının tümünü kabul ettiğini, davalı 2017 yılına kadar süren fizibilite çalışmalarının tamamını kabul etmesine rağmen, mahkemenin 2007-2008 yılları çalışmaları diyerek davayı zaman aşımından reddettiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, hükmedilen vekalet ücretinin maktu değil nispi olarak hesaplanması gerektiğini, zaman aşımının usule müteallik bir mesele olmayıp hakkın esasına müteallik bir mesele olduğunu, zaman aşımından reddedilen davalarda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği yönünde HGK kararı bulunduğunu, mahkemece verilen zaman aşımından ret kararı yerinde olmakla birlikte, lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin davanın açılış değeri olan 50.000 USD üzerinden nispi olarak hesaplanarak ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın hükmedilen maktu vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına, davanın reddi ile lehlerine nispi vekalet ücreti hesaplanarak verilmesine ve kararın kalan kısmının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davada, HES Projesi kapsamında, davacının davalı adına düzenleyerek DSİ’ye sunduğu ön rapor, fizibilite raporu vs. hizmetlere ilişkin alacak talep edilmektedir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 05.07.2021 tarih ve 2021/297 sayılı kararı ile uyuşmazlığın adi ortaklık ilişkisinden kaynaklandığı gerekçesiyle dava dosyasının istinaf incelemesinin 24. Hukuk Dairesince yapılmasına karar verilmiştir.
Eser sözleşmelerinden kaynaklanan davaların 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğu, dava dilekçesinde davalıya hizmet olarak sunulduğu belirtilen ön rapor ve fizibilite işlemlerinin 2007-2008 yılında yapıldığının belirtildiği, iddianın sübutu halinde dâhi 5 yıllık zaman aşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolduğu, zaman aşımı süresi olan 5 sene içerisinde davanın açılmadığı anlaşıldığından davanın zaman aşımı nedeniyle reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararına karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizin 09/11/2021 tarih, 2021/840 E., 2021/1308 K. sayılı kararı ile “… Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Eldeki davada alacağın zamanaşımına uğramış olması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/4-3013 E., 2018/47 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, mahkemece yapılan bu değerlendirme işin esasına yönelik bir değerlendirme olup, doğrudan dava şartı yokluğu nedeniyle usulden verilmiş bir ret kararı niteliğinde değildir. Bu durumda mahkemece verilen karar esastan verilmiş bir ret kararı niteliğinde olduğundan, yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirmiş davalı yararına hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekâlet ücreti verilmesi gerekir. Mahkemece hatalı değerlendirme ile davalı yararına maktu vekâlet ücreti verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan ” 2.725,00 TL maktu” ibaresinin çıkartılarak yerine “18.226,00-TL nispi” ibaresinin yazılmak suretiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile hükmün düzeltilmesine HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince” karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığının, 09.06.2022 tarih, 2022/837 E. – 2022/3215 K. sayılı kararı ile adı geçen karar, “…Mahkemece dava konusu işin 2007-2008 yıllarında yapıldığı gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; taraflar arasında GÖKHES projesi ile ilgili akdi ilişkinin varlığı sabit olduğundan işin kapsamı, 2007-2008 yılından sonra yapılan işlerin birbirinin devamı niteliğinde olup olmadığı hususlarının belirlenmesi ve bundan sonra zamanaşımı def’inin değerlendirilmesi zorunludur. O halde mahkemece yapılacak iş; öncelikle davacı tarafından yapılan işler ve bunlara ilişkin talepleri açıklatılarak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için HMK’nun 266. maddesi hükmüne göre oluşturulacak uyuşmazlık konusunda teknik bilirkişi kurulundan gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, davacı yüklenici tarafından 2007 yılından 2016 yılına kadar yapılan işlerin birbirinin devamı niteliğinde olup olmadığı belirlenmeli, devamı niteliğinde olduğunun tespit edilmesi halinde ise zamanaşımı süresi dava tarihi itibariyle dolmadığından işin esasının incelenmesine geçilerek, yapılan işler davalı yararına ise yüklenicinin hak ettiği iş bedelini yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleri ile bulmak ve kanıtlanan ödemelerin mahsubundan sonra sonucuna göre davada hüküm kurmaktan ibarettir. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması uygun bulunmuştur.” gerekçesiyle bozulmuş ve dava dosyasının Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Dairemiz tarafından HMK.’nun 373/3 maddesi gereği duruşma açılmak suretiyle, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyulmasına karar verilerek, yargılamaya devam edilmiştir.
Dairemizce görüşüne başvurulan inşaat mühendisi, mimar, yeminli mali müşavir, fen ve hesap bilirkişilerinin 19.10.2023 tarihli, taraf itirazlarını karşılayacak şekilde hazırlanan, hüküm kurmaya ve Yargıtay ve taraf denetimine elverişli raporlarında; taraflar arasındaki mail yazışmaları kapsamında, taraflar arasındaki iş ilişkisinin 2007 yılı başlarında başladığı ve 2016 yılı başlarına kadar devam ettiği, yapılan iş ve işlemlerin birbirinin devamı niteliğinde olduğu ve davacı firmanın fizibilite çalışmaları dışında da GÖK-HES projesi çalışmalarının tüm süreçlerinde hizmet verdiği kanaati hasıl olduğunu, EPDK tablosunda yer alan GÖK-HES projesinin kapasitesi kapsamında proje bedelinin 224.557,20 USD olarak hesaplandığını, yine yazışmalardan anlaşılacağı üzere GÖK-HES projesi için EPDK lisansı alma süreci dışında da uygulama projeleri, kamulaştırma işlemleri, ÇED ve jeolojik etüt işlemlerinin yapılması gibi çalışmaların davacı firma tarafından yapıldığının belirlendiğini, yapıldığı tarih itibariyle mahalli piyasa rayiçlerine göre bu bedellerin de EPDK lisansı alma sürecindeki çalışma bedeline ilave edilmesi gerektiğini, GÖK-HES projesi kapsamında; proje hazırlama ilgili kurumlara müracaat ve EPDK lisansının alınması bedeli 224.557,20 USD, kamulaştırma işlemlerinin yapılması, harita mevzi imar planı, proje yapımı bedeli 12.000 USD, uygulamaya yönelik projelerin yapılması 80.000 USD, ÇED izninin alınması ile ilgili iş ve işlemlerin yapılması bedeli 10.000 USD, jeolojik etüt çalışmaları ile ilgili iş ve işlemlerin yapılması bedeli 7.500 USD olmak üzere davacı tarafından yapılan işlerin bedelinin toplam 334.057,20 USD olarak hesaplandığını belirtmişlerdir.
Tüm dosya kapsamından; dava konusu GÖK-HES projesi ile ilgili olarak davacı firmanın proje müracaat aşaması olan 2007 yılından itibaren 2016 yılına kadar proje ile ilgili yapılacak iş ve işlemler konusunda hizmet verdiği, davacı firmanın 2007’den 2016’ya kadar verdiği hizmetin aynı projeye ilişkin birbirinin devamı iş ve işlemler olduğu, davacı firmanın GÖK-HES proje ile ilgili olarak verdiği hizmetlerin yapıldığı yıl itibariyle mahalli piyasa rayiçlerine göre toplam bedelinin 334.057,20 USD olduğu anlaşıldığından, talep gözetilerek davanın kabulüne, proje bedeli için 25.000,00 USD ve davacı tarafından verilen hizmetler için 25.000,00 USD olmak üzere toplam 50.000,00 USD’nin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE, Davacı vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 50.000 USD’nın dava tarihinden itibaren devlet bankaları tarafından USD para birimine uygulanan mevduat faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Alınması gereken 13.976,00 TL harçtan peşin alınan 3.494,06 TL’nın mahsubu ile geriye kalan 10.482,16 TL’nın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 3.494,06 TL peşin harç ile davacı tarafından yapılan yargılama giderleri toplamı 947,80 TL’nın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-)Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 32.690,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
II)-İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan harç ve masraflar yönünden;
1)-İstinaf karar ve ilam harçlarının istek halinde istinaf kanun yoluna başvuran davacı ve davalıya iadesine,
2-)Davacı tarafça yapılan toplam 15.783,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-)Davalı tarafından yapılan 25.046,88 TL istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 20.400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Taraflarca yatırılan gider avanslarından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde istek halinde ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 361/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/12/2023

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.