Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2021/978 E. 2021/1133 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2021
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : MENFİ TESPİT
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 14/10/2021
Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı adına düzenlenen faturayı tanzim eden davalı şirketle herhangi bir ticari ilişki bulunmamasına rağmen, davalı tarafından aleyhine Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı icra dosyasıyla takip başlatıldığını, itiraz süresini kaçırdığından takibin kesinleştiğini ve davalıya borcunun olmadığını belirterek, 30.680,00 TL yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde, dava şartlarının oluşmadığını, davalı şirketin şantiye sahasında bozulan makinaların tamirine ilişkin faturaların davacıya gönderildiğinden taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece, 6100 sayılı Yasa’nın 114/2, 6325 sayılı Yasa’nın 18/A-2 maddeleri uyarınca arabuluculuk dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hükme karşı süresinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, icra takibinden sonra menfi tespit davası açtıklarını, menfi tespit davasında uyuşmazlığın alacak davası olarak değerlendirilemeyeceğinden davacının arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığını belirterek, hukuka aykırı kararın kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.
Mahkemece, zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, tacir olan taraflar arasında açılan menfi tespit davasında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olup olmadığı hususudur.
TTK.nun m.5/A maddesi gereğince, her ticari dava değil; ticari davalardan bir paranın ödenmesine dair tazminat ve alacak talepleri hakkında olanlar için dava açmadan önce arabuluculuğa başvuru şartı kabul edilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekirse, kanun yorumlanırken lafzinin aksine sonuca varılamayacağı açıktır. Bir Kanunun gerekçesinde açık açık aksi yazsa dahi kanun lafzinin bağlayıcılığı bertaraf edilemez. Kanun lafzinin bağlayıcılığı yorum yoluyla kaldırılamaz. Ancak lafzin açıkça düzenlemediği hususlarda yorum yapılarak farklı sonuçlara varılabilir. Dolayısıyla öncelikle TTK.nun m.5/A/I maddesinin düzenlenmesi irdelenmelidir.
TTK.nun m.5/A maddesinde; “bir paranın ödenmesine dair” talep, davalıdan tediye borcunu yerine getirmesinin istendiği eda davasına işaret etmektedir. Belirtmek gerekirse, her türlü eda davası değil; yapma, yapmama ve para dışındaki verme borçlarını kapsamayacak şekilde sadece bir paranın ödenmesine dair eda davaları düzenlenmiştir. Yine lafızda geçen “alacak ve tazminat” ibareleri ” bir paranın ödenmesine dair” ibare ile tamamen aynı yöndedir. Bir şekilde kanun koyucu arka arkaya neredeyse tamamen aynı yönde ibarelere yer vermiştir. Bu ibarelerin başında “ticari davalardan, konusu” ibaresi de yine netice-i talebe işaret etmektedir. Usul hukukunda “dava konusu” terimi kelime anlamı ile konuyu, vakayı değil netice-i talebi karşılamaktadır. Görüldüğü üzere, madde lafzında bir paranın ödenmesine dair ibarelerine açıkça yer verildiği gibi aynı yönde alacak ve tazminat talepleri ibareleri ile de dava konusuna dair düzenleme yapılmıştır.
Bu durumda, ancak bir paranın ödenmesine dair talebin bulunduğu, dava dilekçesinin sonucunda bir paranın tahsilinin istendiği davalarda, arabuluculuk dava şartı bulunduğu, müspet veya menfi tespit davalarının TTK.nun m.5/A maddesi kapsamında olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, kanun gerekçesinde veya TBMM tutanaklarında da aksi yönde bir görüşe veya beyana rastlanmamaktadır (M.Ertan Yardım, Ticari Uyuşmazlıkta Zorunlu Arabuluculuğa Başvuru, Ticari Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabulucuk, Seçkin Yayınları, Sayfa 99-100, Ankara 2019).
Belirtilen nedenlerle, mahkemece; menfi tespit davasında arabuluculuğa başvurunun dava şartı olmadığı değerlendirilerek, davanın esası hakkında inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğinden bahisle yazılı şekilde davanın usulden reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nun 353/1-a,3-4 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-)ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin, 07/04/2021 tarih…… sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-) Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
4-)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemece verilecek olan yeni kararda dikkate alınmasına,
5-) İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a,3-4 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.