Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2021/972 E. 2023/224 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/972
KARAR NO : 2023/224

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2021
NUMARASI : 2017/161 E., 2021/33 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : ADİ ORTAKLIK-ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 08/02/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 08/02/2023

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, dava dışı …’ye ait işin yapılması hususunda taraflar arasında Ankara 54. Noterliğinde düzenlenen 08/03/2013 tarihli adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereğince tarafların adi ortaklıktaki paylarının davacı şirket için %51, davalı şirket için ise % 49 olarak belirlendiğini, sözleşme konusu işin yapılması ve tamamlanması hususunda tarafların müşterek sorumlu olduklarını, ancak davalı ortağın yükümlülüklerini yerine getirmemeye başladığını, davacının tüm ihtarlarına rağmen davalı şirketin üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmediğini, davacının hissesinden faza ödemelerde bulunduğunu belirterek, davacı ortağın 6.800.000,00 TL tutarında ilave yük alması karşısında ortaklık sözleşmesinin 12/e bendi uyarınca 6.800.000,00 TL’ye tekabül eden hissenin/ortaklık payının belirlenerek davalı şirketin hissesinin/ortaklık payının bu oranda düşürülmesine, davalı şirketin hisselerinden adi ortaklık sözleşmesinin 12/e bendi uyarınca düşürülen hisse oranının/ortaklık payının davacı şirketin hisse oranına eklenmesi ve yeni hisse oranlarının yeni duruma göre karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 08/11/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile ,davasını tamamen ıslah ederek dava dilekçesindeki talebini alacak talebine dönüştürerek, bu kapsamda ortaklık adına davacı tarafından yapılan giderlerden davalı hissesine düşen 6.853.248,18 TL tutarındaki alacağın 5.943.358,22 TL’lik kısmının 18/08/2015 tarihinden kalan kısım için dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğunu, davacı tarafından davacıya 14/01/2015 vadeli 1.000.000,00 USD bedelli, 14/02/2015 vadeli 800.000,00 USD bedelli bonolar verildiğini, bu bonoların davacı tarafından tahsil edilmesi nedeni ile davalının adi ortaklıktan doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, bu nedenle davacının herhangi bir alacağının kalmadığını belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI:Mahkemece, davacının dava ve ıslah taleplerinin kısmen kabulüne, 2.527.213,54 TL’nin 17/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna gidilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf talebinde, mahkemece adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi hakkında bir karar verilmediğini, sadece davalının ödemekle yükümlü olduğu alacak tutarının belirlendiğini, mahkeme verilen kısmen kabul kararının hatalı olduğunu, davalı ortak tarafından verilen bonolar ile bu borcun fazlası ile ödendiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan, davacı ortak tarafından yapılan gider ve harcama kalemlerinin hissesi oranında davalı ortaktan tahsili talebine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davacı ortak tarafından yapılan harcama ve giderlerin davalı ortaktan payı oranında tahsilinin mümkün olup olmadığı, eğer mümkün ise; davalı ortak tarafından davacı ortağa verilen 14/01/2015 vadeli 1.000.000,00 USD bedelli ve 14/02/2015 vadeli 800.000,00 USD bedelli senetlerin davalının adi ortaklığa olan borcunun ifası amacı ile verilip verilmediği, davalının borcundan mahsubunun gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir ( BK md. 520, TBK. 620 md.).
6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1 inci maddesi; “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmünü içermektedir.
Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen BK’nın 535 inci (TBK’nın 639 uncu) maddesinin birinci fıkrasında; ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesiyle ortaklığın sona ereceği düzenlenmiştir.
Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile artık ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geri kalan meblağ ortaklar arasında kar ve zararın paylaşılması esasına göre dağıtılacaktır.
Adi ortaklığın tasfiyesi ya tarafların anlaşması suretiyle ya da bizzat mahkemece yapılır. Taraflar tasfiye konusunda anlaşmadığı takdirde ortaklığın tasfiyesinin mahkemece TBK’nın 642 vd. madde hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir.
Ortaklar, ortaklık için avans verdiklerini ve masraf yaptıklarını iddia ediyorlarsa, bunların da TBK’nın 643 üncü maddesi uyarınca ortaklığın tasfiye hesabında dikkate alınması gerekir. Kuşkusuz, bu gider ve masrafların talep edilebilmesi için ispat edilmesi zorunludur. Ortaklık faaliyeti kapsamında yapılan giderlerin kural olarak yazılı delille ispatı gerekir. Ancak duruma göre, masraf yapılıp yapılmadığı veya yapılan masrafın ispatı bakımından bilirkişiye de başvurulabilir. Özellikle masraf yapıldığının kesin olduğu, yapılan masrafların bilirkişi incelemesiyle kolaylıkla tespit edilebileceği ve ortaya çıkarılabileceği durumlarda, yapılan masrafın ispatı bakımından bilirkişi incelemesi yapılması olanaklıdır (Şener, Oruç Hami, Adi Ortaklık, Ankara : Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 336).
Somut olayda; taraflar arasında Ankara 54. Noterliğinin … yevmiye numarası ile onaylanan 08/03/2013 tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesinin düzenlendiği ve bu şekilde adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre ortaklık adına yapılan masrafların diğer ortaktan tahsili isteminde bulunabilmek için, ortaklığın tasfiyesi edilmesine gerek yoktur. Bu talep, ancak taraflar arasındaki adi ortaklığın fiilen sona ermesi durumunda adi ortaklığın tasfiyesini de gerektirecektir.
Davalı vekili 07/02/2018 tarihli celsede taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin sona ermediğini, halen devam ettiğini belirtmiştir.
Davaya konu adi ortaklığın ihaleye konu işin (belirli bir iş) yapılması amacıyla kurulduğu, ancak ortaklığın halen devam ettiğinin anlaşılması karşısında, davacı vekilinin adi ortaklığın tasfiyesine karar verilmediği şeklindeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Yargılama sırasında dosyaya kazandırılan 06/10/2020 tarihli uzman bilirkişi heyeti raporunda;”Dava dosyasında mevcut belgelerin incelenmesi neticesinde, tarafımıza verilen görev sınırı çerçevesinde gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Mahkeme Başkanlığı tarafından dava konusu ortaklığa ait belgelerin bulunduğu yerde mahallinde inceleme yetkisine binaen yerinde yapılan incelemeler neticesinde, tarafların rapora itirazları ile dava konusu ortaklık kapsamında davacının ne tür faaliyetler yaptığı ve ortaklık içinde neye istinaden hangi harcamayı yaptığı yukarıda ayrı ayrı belirtilmekle yapılan hesaplamalara göre;
1-Toplam tutarı 1.800.000 USD iki ayrı senedin …. A.Ş. tarafından adi ortaklık için verilmediği, ayrı bir borç-alacak ilişkisi olarak kabul edilmesi halinde; Davalının davacıya ödemesi gereken adi ortaklık katkı payı tutarının 6.825.413,49 TL olarak hesaplandığı,
2-Toplam tutarı 1.800.000 USD iki ayrı senedin …. A.Ş. tarafından adi ortaklık için verildiği, ayrı bir borç-alacak ilişkisi olmadığı kabul edilmesi halinde; Davalının davacıya ödemesi gereken adi ortaklık katkı payı tutarının 2.527.213,54 TL olarak hesaplandığı “ belirtilmiştir.
Raporun; hüküm kurmaya ve istinaf denetimine elverişli bulunduğu anlaşılmıştır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nun 355.md hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Eksik alınan 120,60 TL istinaf harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere, 08/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.