Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2021/956 E. 2023/201 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/956 – 2023/201
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/956
KARAR NO : 2023/201

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2020/717 E.- 2021/503 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVALI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 01/02/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 02/02/2023

Mahkemece verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan elektrik satım sözleşmesinden kaynaklanan fatura borcunun ödememesi üzerine, davacı tarafça alacağın tahsili için Ankara 33. İcra Dairesinin 2018/182611 E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davacı lehine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalının taşınmazı 19/10/2010 tarihinde dava dışı …’na sattığını, dava dışı şahsın taşınmazda işyeri açtığını, bu hususun davacı kuruma bildirildiğini ancak, davacı kurum tarafından davalı aleyhine işlem yapılmaya devam edildiğini, ödenmediği iddia edilen borcun davalının taşınmazı devrettikten sonraki döneme ait olduğundan borcun dava dışı …’na ait olduğunu belirterek, haksız açılan davanın reddi ile davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece, davanın kabülü ile davalının, Ankara 33. İcra Müdürlüğünün 2018/182611 E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacak olan 9.950,50 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükme karşı süresinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf talebinde, davanın zamanında açılmadığını, husumet ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu eksik inceleme ile karar verildiğini, borçtan yıllar sonra haberdar olan davalının faizden sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek, kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davada, taraflar arasındaki elektrik enerjisi satışına ilişkin perakende satış sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talep edilmektedir.
Ankara 33. İcra Müdürlüğünün 2018/182611 E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı (alacaklı) vekili tarafından davalı (borçlu) aleyhine 14/08/2018 tarihinde 9.950,50 TL asıl alacak, 8.047,30 TL gecikme faizi ve 1.448,51 TL gecikme faizinin KDV’si olmak üzere toplam 19.446,31 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 27/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 31/08/2018 tarihindeki itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Abonelik sözleşmesini imzalayan abone, sözleşme sona erinceye kadar tahakkuk edecek olan tüketim bedelinden dağıtım yapan kuruma karşı sözleşme gereği sorumludur. Hemen belirtmek gerekir ki, burada kullanımın normal ya da kaçak kullanım olmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin, sözleşmesi iptal edilmediği sürece, kullanım bedelinden dolayı fiili kullanıcı ile beraber müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve 3.Hukuk Dairesinin istikrar kazanmış uygulamasına göre, abonelik iptal ettirilmedikçe, o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz gibi abonelik bedellerinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Nitekim, aynı ilkeler HGK’nın 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Somut olayda, her ne kadar dava konusu aboneliğin bulunduğu taşınmaz davalı tarafından dava dışı şahsa tapuda satılıp devredilmiş ise de, taşınmaza ait aboneliğin fatura tarihi itibariyle davalı adına olması nedeniyle davalının fiili kullanıcı ile birlikte borçtan sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda özetle; “Davalı … ardına kayıtlı olan … parselde kain tarla üzerine davalı tarafça 50 Kva gücünde elektrik tarafosu tesis edilmiş olup bu trafonun geçici kabulünün 18/11/2008 tarihinde yapıldığı, davalının 20/11/2008 tarihli dilekçesi üzerine taraflar arasında abonelik sözleşmesi imzalanmış olup trafo tesisinde takılı olan elektrik sayacının 20/11/2008 tarihinde mühürlenerek işletmeye açıldığı, tapu kayıtlarından davacının gayrımenkulü 19/10/2010 tarihinde dava dışı …’na satmış olduğu doğrulanmakla birlikte fatura tarihinde “…” adlı bu işyerini kimin işletmekte olduğuna dair dosya içerisinde herhangi bir belgenin bulunmadığı, abone sözleşmesi ile ilgili hukuki yorum ve değerlendirmeler ile nihai karar mahkemeye ait olmak üzere fatura tarihindeki aboneliğin davalı … adına olması ve bu sayaçtan elektrik tüketimi yapılması sesebiyle Yargıtay kararları gereği takibe konu olan fatura sorumluluğunun davalıya ait olduğu, davaya konu olan elektrik sayacına tahakkuk ettirilen ve ödenmemiş olan 2013/10 dönemine ait 1 adet fatura asıl alacak tutarının 9.950,50 TL olduğu, fatura asıl alacağı göz önüne alınarak yapılan hesaplamalara göre söz konusu olan faturaya işleyecek gecikme zammı miktarının 8.047,30 TL ve işleyecek gecikme zammı KDV’sinin 1.448,51 TL olacağı, yapılan hesaplamalar sonucunda icra takip tarihi itibariyle anapara +gecikme faizi+gecikme faizinin KDV’si olmak üzere toplam borç miktarının 19.446,31 TL olarak hesaplandığı” belirtilmiştir.
Raporun; hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, abonelik iptal ettirilmedikçe, o abonelik üzerinden tüketilen elektrik bedellerinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumlu olacağından ve eldeki davada davacının fatura konusu işyerine ait aboneliğinin sonlandırıldığının ispatlanamamış olması karşısında, mahkemece davanın kabulüne dair kurulan hükümde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Diğer yandan, zarar görenin kendi menfaatlerini korumak için makul bir insandan beklenen davranışta bulunmayarak zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olmasına birlikte (müterafik) kusur denir.
Hakim, tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler (TBK md 51/1.) .
Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir (TBK md.52).
Davacı idarenin, kendisine düşen görevi yerine getirmesi sırasında kendi menfaatlerini korumak için gerekli özeni göstermediği ve zararın artmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığından, TBK’nın 114/2. maddesi yollamasıyla sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken TBK’nın 52. maddesi uyarınca müterafik kusurlu olduğu açıktır (HGK.’nun 22.05.2012 günlü ve 2002/19-340 E.-2002/420 K., 13.Hukuk Dairesinin 19.01.2004 günlü ve 2003/321 E.- 2003/72 K. sayılı ilamları).
Somut olayda, davacı (alacaklı) tarafından dava konusu 31/10/2013 tarihli faturanın tahsili için zamanında işlem yapılmayıp, fatura tahakkukunun üzerinden 5 yıl geçtikten sonra 2018 yılında faturanın icra takibine konu edilmiş olması nedeniyle zarar miktarının artması davacının (alacaklı) müterafik kusurundan kaynaklandığından, TBK.’nun (114/2 maddesi yollamasıyla) sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken TBK’nun 52. maddesi gereğince hükmedilen gecikme zammı miktarından % 50 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken yapılmamış olması doğru görülmemiştir.
Ancak, belirtilen bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 1 nolu bendinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “Davanın kısmen kabulü ile davalının Ankara 33. İcra Müdürlüğü’nün 2018/182611 E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile 9.950,50 asıl alacak, 4.023,65 TL gecikme zammı ve 724,257 TL gecikme zammının KDV’si olmak üzere toplam 14.698,40 TL üzerinden takibin devamına” cümlesinin yazılması suretiyle bu yönden davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA karar verilmesi gerekmiştir.
İnfazda duraksamaya yol açmamak için hükmün kesinleşen kısımlarına kararda aynen yer verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE,
1-Davanın kısmen kabulü ile davalının Ankara 33. İcra Müdürlüğü’nün 2018/182611 E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile 9.950,50 asıl alacak, 4.023,65 TL gecikme zammı ve 724,257 TL gecikme zammının KDV’si olmak üzere toplam 14.698,40 TL üzerinden takibin devamına,
2-Asıl alacak olan 9.950,50 TL üzerinden hesaplanacak % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 1.053,52 TL harçtan peşin alınan 332,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 721,42 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 332,10 TL peşin harç olmak üzere toplam 394,30 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 678,30 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanıp taktir olunan 537,95 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince 4.023,65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B-İstinaf harç ve yargılama giderleri yönünden;
1-Davalı tarafından yatırılan peşin harcın iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 48,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
3-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.