Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2021/696 E. 2022/1490 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/696
KARAR NO : 2022/1490

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2021
NUMARASI : 2018/482 E.- 2021/74 K.

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : MENFİ TESPİT
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 08/12/2022

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı tarafça davacı şirket aleyhine Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2017/18225 E. sayılı dosyası ile haksız şekilde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrine zamanında itiraz edilememesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, davacı şirketin davalıya herhangi bir borcu olmadığının tespiti ile Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2017/18225 E. sayılı dosyasındaki takibin iptaline, haksız ve kötüniyetli takip ve haciz nedeniyle davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, aynı işyerinde çalışan davalı ile dava dışı … ve … tarafından birlikte organik gübre işi yapmak üzere …’ın kızı … adına ve tek ortak olacak şekilde davacı şirketin kurulduğunu, gerekli masrafların karşılanması için davalının payına düşen miktarı bankadan çekerek şirket adına açılan hesaba yatırdığını, davanın ve icra takibinin özünün davalının davacı şirketin ortağı olduğu/olacağı inancıyla şirketin kuruluşu ve iştigalinin devam edebilmesi için davacı şirket hesabına yatırılan para olduğunu, şirket yetkilisi ve tek ortağı olan dava dışı … tarafından şirketin üç hissedarı olan davalı ile dava dışı …’a ve …’e şirket adına tam yetki veren vekaletname düzenlenmiş ise de, davalı ile dava dışı …’in daha sonra vekaletten azledildiklerini, bu durumda şirket adına tek yetkili hale gelen dava dışı …’ın davalının ve dava dışı diğer hissedar …’in şirketin teşekkülü için koydukları sermayeyi hiçe sayarak kendi adına ve hesabına iş yapmaya başladığını, bunun üzerine davalının birlikte iş yapmaktan vazgeçerek ayrılmak istediğini, şirketteki hissesinin tescil edilmesi aksi halde ödediği paranın iadesi için çektiği ihtarnameden sonuç alamayan davalının davacı şirket hesabına yatırdığı toplam 85.779,00 TL için davacı şirkete karşı ilamsız icra takibi başlattığını ve takibin kesinleştiğini, bunun üzerine davacı şirket tarafından görülmekte olan menfi tespit davasının açıldığını belirterek, haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın ve tarafların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf talebinde, davalı tarafça cevap dilekçesi ve delillerin süresinde sunulmadığını, bu nedenle davalı tarafça bildirilen delillerin hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, kararın gerekçesinin açık ve anlaşılır olmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Davada, davalı tarafından davacı şirket aleyhine başlatılan ve kesinleşen icra takibinden dolayı davacı şirketin borçlu olmadığının tespiti talep edilmektedir.
Uyuşmazlık, davaya dayanak icra takibi kapsamında davacı şirketin davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi heyeti 23.11.2020 tarihli raporlarında, dava konusu alacağın davalı tarafça şirket ortağı olmak üzere davacı şirkete gönderilen paranın şirket ortaklığının gerçekleşmemiş olması nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesi talebi mi yoksa adi ortaklığın tasfiyesi ve tasfiyeden düşecek paya yönelik alacak talebi mi olduğu hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu belirtilerek; “Mahkemece, davalının alacak talebinin ortak olmak için şirkete para gönderildiği halde şirkete ortak edilmemesinden kaynaklı sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iade talebi olarak yorumlanması halinde, davacının dava dışı …’ye gönderdiği paraların şirkete aktarıldığına dair dosyada bir bilgi olmadığı için, sadece şirket tüzel kişiliğine gönderdiği bedellerin iadesini isteyebileceği için bu durumda davacıdan talep edebileceği tutarın 81.113,00 TL olacağı, buna göre davacının 85.779,00 TL -81.113,00 TL=4.666,00 TL yönünden menfi tespit talebinin yerinde olacağını” ifade etmişlerdir.
Mahkemece, dava dışı … ve davalı ile yine dava dışı …’ın 3 ortak olarak solucan gübresi işine girdikleri ancak şirketin …’ın kızı … üzerinden tescil edildiği, resmen ortak olamadıkları, daha sonra bir takım anlaşmazlıklar çıkması üzerine davalının 16/08/2017 tarihinde vekaletten azledildiği, taşınmazın … adına kiralandığı, davalının bu sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığı, davalının ortak olmak için şirkete para gönderdiği ancak şirkete ortak edilmemiş olduğu, davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmamakla birlikte dosyaya sunulan tüm banka dekontları incelendiğinde; ödemeler toplamının 85.779,00-TL olduğu, bu ödemelerden 81.113,00-TL’sinin şirket hesabına, 4.666,50-TL’sinin … hesabına yapıldığı, …’in hesabına davalı tarafından 4.666,00-TL olarak yatırıldığı tarihte dava dışı … tarafından da … hesabına aynı miktarda bakiyenin yatırıldığı, 4.666,50-TL toplam olarak belirlendiği 85.779,00-TL-81.113,00-TL=4.666,00-TL’nin davalı tarafından dava dışı …’e gönderilen bu bedelin de şirket tüzel kişiliğine gönderilmiş olduğunun değerlendirildiği, dava dışı … tarafından şirket adına çekilen ve hesabına aktarılan paraların şirket faaliyetlerini sürdürmek için kullanıldığının değerlendirildiği, davanın adi ortaklığın tasfiyesi ve tasfiyeden düşen payın iadesi talepli bir dava olarak değerlendirilemeyeceği, davalı tarafın ortak olmak için davacı şirkete para gönderdiği halde davacı şirkete ortak edilmemesinden kaynaklı sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iade talebi olarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın ve davacı tarafın talep ettiği kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu durumda, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemece; verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1/b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1/b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Eksik alınan 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin başvuran üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.