Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2021/645 E. 2022/1452 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/645
KARAR NO : 2022/1452

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2021
NUMARASI : 2019/642 E.- 2021/29 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 12/12/2022
Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında noter aracılığı ile düzenlenen sözleşme ile iş ortaklığı kurulduğunu, davacının %49 paylı özel ortak ve davalının %51 hisseli pilot ortak olduğunu, iş ortaklığı ile… Projelendirilmesi Yapım işini üstlendiklerini, 33.550,00 TL teminatın davacı tarafından yatırıldığını, davacının şantiye şefi olarak 15/07/2015 tarihinde göreve başladığını, davalının davacının şantiye şefliğine son verdiğini ve işten uzaklaştırdığını, davalıya ihtarname gönderildiğini, davalının ihtarnameye cevap verdiğini belirterek, taraflar arasında kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, davacının alacaklarının tespiti ile katılma payı ve ortaklık yapım işine ait yapılan harcamalar ve kâr payı olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere toplam 101.000,00 TL’nın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasında kurulan iş ortaklığı sözleşmesinin… Projelendirilmesi Yapım işine ilişkin olduğunu, sözleşmenin 7/2 maddesinde “İşin kesin kabulünün yapılması ve ihale makamı ile tüm ilişkilerin sona ermesinden sonra iş ortaklığının mevcutları, alacakları ve borçları tasfiye edilerek sonucun özel ortağın hesaplarına aktarılacağı’nın kararlaştırıldığını, kesin kabulün yapılmamış olduğunu, davacının şantiye şefi olarak işi yürüttüğü dönemde üç iş kalemi için ayıplı imalat gerçekleştirildiğini ve iş sahibinde kesintiye gidildiğini, davacıya şantiye şefi olarak işi yürüttüğü dönemde fiilen yaptığına inanılan masraflar için 35.000,00 TL ödendiğini, ücrete dair talebi için kurumca 7.133,33 TL ödendiğini, davacının iş ortaklığını ilzam ve harcama yetkisi bulunmadığını, iş ortaklığı için yapıldığı ileri sürülen harcama alacağının sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan talebin zamanaşımına uğradığını ve kesin kabul yapılmadığından muaccel alacak bulunmadığını, kâr payı talebinin ise fesih haksız olduğundan ve muaccel olmadığından talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI:Mahkemece,TBK.’nun 639.maddesine göre “Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesinin imkansız duruma gelmesi” koşulunun dava tarihi itibariyle oluşmadığının sabit olduğunu, adi ortaklığın tasfiyesinden bahsedilemeyeceğini, bu nedenle tasfiyenin mümkün bulunmadığını, davacının fesih istediğini, dava dilekçesindeki iddiaların sübut bulunmadığını, haklı fesih sebebinin ispat edilemediği nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece, tacir olup olmadıklarına ilişkin delil sunmak üzere kesin süre verildiğini, delil bildirilmez ise tacir olunmadığının kabul edildiğini, görev konusunun kamu düzeninden ve HMK.’ya aykırı yargılama ile yapıldığını, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, davacının tacir olduğunu, ancak gayri safi iş hasılatının tacir sınırının altında kaldığını, basit usulde vergilendirilmekte ve işletme defteri tutmakta olduğundan, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığını, davalının şantiye şefi olan davacının görevine son verdiğini, ortakların biraraya gelmesinin söz konusu olmadığını, davacının resmen ve fiilen ortaklıktan uzaklaştırıldığını, davalının hesap vermediğini, davacının haklarını alamadığını, ortaklık işinin geçici kabulünün yapıldığını, davalının alacağını tahsil ettiğini, artık davacının mahkeme kararı ile adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini TBK.’nun 639/2.maddesine göre mahkemeden istemesinin hakkı olduğunu, davalının tutum ve davranışlarının TMK.’nun 2.maddesinde anlatılan dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalıya ihtar gönderildiğini, defterleri incelemek istediklerini, davalının yer bildirdiğini, bildirilen yere gittiklerinde başkasının olduğunu, sonuç alınamadığı için dava açıldığını, davalının ortak hesabı bloke ederek başka hesap açtırdığını, davalının yetkisini kötüye kullandığını, hesap verme yükümlülüğünü ihlal ettiğini, güven ilişkisini yok ettiğini, davalının ticari defteri sunmadığını, tüm bunlara rağmen davanın ispat edilemediğinin kabulünün hatalı olduğunu, davalının savunmalarda güven ilişkisinin kalmadığının ve birlikte hareket etme imkanının kalmadığı anlaşıldığını, TMK.’nun 2.maddesine aykırı olduğunu, mahkemenin haklı sebeple fesih iddiasının bu yöndeki delilleri tartışmadığını, hukuki dinlenme hakkının ihlal edildiğini, bilirkişilerin fesih ve tasfiye yapılacağını savunup ortaklığa ilişkin inceleme yapmadan rapor yazdığını, raporun yetersiz olduğunu, davacının delillerinin inceleme yapılmaksızın davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayıplı imalat nedeniyle kusurlu kabul edilmelerinin haksız olduğunu, davalının yönetici olarak Adi Ortaklık Sözleşmesini ihlal ettiğini, edimlerini yerine getirmediğini, güvene aykırı davranışları ile yetkisini kötüye kullandığını, davacıyı ortaklıktan uzaklaştırdığını, hesap vermediğini, tasfiye zamanının geçtiğini, ancak tasfiye yapmadığını, mahkeme kararının haksız olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Davada, taraflar arasında kurulduğu iddia olunan adi ortaklığın feshi, tasfiyesi ile yapılan harcamalar ile kâr payının tahsili talep edilmektedir.
Dosya kapsamından, taraflar arasında düzenlenen 30/06/2015 tarihli “İŞ ORTAKLIĞI SÖZLEŞMESİ” nin, pilot ortak davalı …… Ltd.Şti. ile özel ortak davacı … tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.
Davacı ortağın ortaklığın yaptığı işin tamamlandığı ve tüm hakedişlerin davalı tarafından tahsil edildiğini iddia etmek suretiyle adi ortaklığın feshi, tasfiyesi ile ortaklıktan kaynaklanan kâr payı ve tüm alacaklarını talep ettiği dikkate alındığında, talebinin adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi niteliğinde olduğu değerlendirilerek uyuşmazlığın çözümüne kavuşturulması gerekecektir.
Buna göre, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 vd. maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerinin dikkate alınması ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekmektedir.
Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 644. maddesinde; “Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır.
Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.”hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemece, tasfiyenin nasıl yapılacağına dair ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunmaması durumunda, ortaklardan anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemeli; bu konuda anlaşamamaları halinde ise, tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru olarak re’sen atamalıdır.
Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hâkim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakte çevirme işlemi (TMK’nun 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse,değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hâkim, (HMK’nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
Bu durumda, mahkemece; dosya kapsamında bulunan hakediş raporları da dikkate alınmak suretiyle davacının taraflar arasında kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin talep edildiği değerlendirilmeden adi ortaklığın yukarıda açıklanan usul ve esaslar doğrultusunda tasfiye heyetine tevdii edilmeden, tasfiyesine ilişkin deliller hiç toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Belirtilen nedenlerle, mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nun 353/1-a,6 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-) ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 26/01/2021 tarih, 2019/642 E.- 2021/29 K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
4-) Davacı tarafından yatırılan peşin harcın talep halinde iadesine,
5-)İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a- maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.