Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2021/335 E. 2022/520 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2017
NUMARASI :……
DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : TARAF VEKİLLERİ
KARAR TARİHİ : 27/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 29/04/2022

Mahkemece verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:

TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Antalya Manavgat’da iki adet otelin sahibi ve işleticisi olduğunu, elektriği 2010 yılının Nisan ayından 2012 yılının Haziran ayının sonuna kadar davalı firmadan aldığını, kamuoyunda kayıp-kaçak bedeli, … bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletişim sistemleri kullanım bedeli, TRT payı, enerji fonu vs. olarak adlandırılan ve son dönemde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun verdiği kararlar ile iadesi gündeme gelen bedellerden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 30/03/2016 tarihli dilekçesi ile bütün kalemler yönünden ayrı ayrı taleplerini ıslah ederek dava değerini toplam 988.395,26 TL olarak artırmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 06/04/2017 tarih, 2015/153 E., 2017/264 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, 5.366,54 TL’nin 06.03.2015 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, toplam 719,40 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 3,90 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, 6719 S. Yasadaki düzenlemelerin hukuka ve Anayasaya aykırı olduğunu, dosyanın Anayasaya aykırılık için Anayasa Mahkemesine gönderilmesi ve bekletici mesele yapılmasının talep edildiğini, mahkemece Anayasaya aykırılığın bekletici mesele yapılmadığını, yasaların geriye yürümemesinin tüm dünyada kabul görmüş genel hukuk prensibi olduğunu, 17.maddenin 10.fıkrası iptal edildiğinden işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, söz konusu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, … … … A.Ş ile imzalanan sistem kullanım anlaşmasının dosyada bulunduğunu, davalı şirketin perakende satış şirketi olduğunu, davalı şirketin tahsil edilen bedelleri … şirketlerine aktardığını, tahsil ettiği kayıp-kaçak bedelini … … … A.Ş’ye ödeyen davalı şirketin bu tahsilatı yasalar çerçevesinde yaptığını, davalı şirketin … düzenleyici işlemlerine bağlı olarak bu bedelleri tahsil ettiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davada, … abonesi olan davacı şirketten tahsil edilen kayıp-kaçak v.s. bedelinin davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Taraflar arasında … abone sözleşmelerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, PSH bedeline yönelik talebin kabulüne, sair taleplerin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvrulmuştur.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmesine göre davalı vekilinin tüm istinaf taleplerinin reddine vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin sair istinaf talepleri yönünden yapılan inceleme sonucunda;
Kayıp-kaçak, … ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, …, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının … kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde … tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin …’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak … bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan … kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı … Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı … Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş …, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan … kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu …, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK md.326/1). Aynı şekilde, vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur (HMK md.330/1). Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının serbest tüketici olması nedeniyle 5.366,54 TL PSH bedeli yönünden alacaklı olduğu açıklanmış, davacının 30/03/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporundaki bütün kalemler yönünden talebini ıslah ettiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki talebi ve serbest tüketici olduğu dikkate alınarak PSH yönünden mahkemece; davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
PSH bedeli dışındaki talepleri yönünden; dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından mahkemece; “Karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekirken, bu talepler yönünden, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ancak, belirtilen bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 3. paragrafında yer alan ” Fazlaya ilişkin talebin reddine,” ibaresinin silinerek yerine ” Davacının PSH bedeli dışındaki talepleri yönünden, 6719 sayılı Kanun gereğince davanın konusuz kalması nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,”, ibaresinin yazılması, hüküm fıkrasının 8. paragrafında yer alan “Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 287,60 TL posta gideri ve 400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 719,40 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 3,90 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” cümlesinin silinerek yerine “Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 287,60 TL posta gideri ve 400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 719,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” cümlesinin yazılması ve “Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ( davanın konusuz kalan alacakları yönünden) AAÜT’si uyarınca hesaplanan 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,” cümlesinin hüküm fıkrasına 6. Paragraf olarak eklenmesi, infazda güçlük yaşanmaması için diğer hüküm fıkralarının aynen tekrar yazılması suretiyle, HMK.’nun 355. maddesi dikkate alınarak HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA karar verilmesi gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-A)Davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen KABULÜNE,
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
5.366,54 TL’nin 06.03.2015 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacının PSH bedeli dışındaki talepleri yönünden, 6719 sayılı Kanun gereğince davanın konusuz kalması nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına
492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 366,59 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 27,70 TL harç ve ıslah ile alınan 16.879,32 TL harçtan mahsubu ile bakiye 16.540,43 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davacı yararına kabul edilen tutar yönünden AAÜT uyarınca hesap ve taktir edilen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ( davanın konusuz kalan alacakları yönünden) AAÜT’si uyarınca hesaplanan 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
Davacı, dava tarihi itibariyle mevcut Yargıtay kararları gözönüne alındığında dava açmakta haksız ve kötü niyetli olarak görülmediğinden, ıslaha konu olan ve reddedilen tutar yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davacı tarafın yatırdığı harçtan karşılanan 366,59 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıyı ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 287,60 TL posta gideri ve 400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 719,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Taraflarca yatırılan delil ve gider avanslarının artan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
B-)Davalı vekilinin istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
II)-İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan harç ve masraflar yönünden;
1)-İstinaf başvurusu sırasında davacıdan alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 366,59 TL harçtan davalı tarafça yatırılan 92,30 TL nin mahsubu ile bakiye 274,29 TL nisbi karar ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3)-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı tarafça yapılan 57,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere 27/04/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
……
MUHALEFET ŞERHİ:
Davacı, dava dilekçesinde davaya konu bedellerin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı tarafından kendisinden alınmasının mümkün olmadığını, bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararıyla belirlendiğini ileri sürmüş, iddiasının dayanağı olan maddi vakıayı, yürürlükte olan mevzuat hükümleri ve bu mevzuata işaret eden yargı kararları olarak bildirmiştir. Eş söyleyişle, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun (…) yürürlükte olan düzenleyici işlemlerine dayalı olarak davaya konu bedellerin alınmasının yasal olmadığını, adli yargı mercilerince verilen kararlar ile bu bedellerin abonelerden alınamayacağının belirlendiğini ileri sürerek, işbu davayı açmıştır. Diğer bir anlatımla, … 875 sayılı kararı ile 20 … Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümünün (B) bendinin Danıştay tarafından iptal edilmiş olması nedenine dayanarak, serbest tüketici statüsünde olduğu, bu kapsamda PSH ve sayaç okuma bedellerinin iadesinin gerektiği veya kendisinden bu bedellerin mükerrer alındığı yönünde bir iddiada bulunmamıştır.
Bu itibarla, davanın, davacı tarafından bildirilen vakıalar doğrultusunda incelenmesi yasal bir zorunluluktur.
Buna göre, davacı; dava dilekçesinde serbest tüketici statüsünde olduğu bu kapsamda PSH ve sayaç okuma bedellerinin iadesinin gerektiği veya kendisinden bu bedellerin mükerrer alındığı yönünde bir iddiada bulunulmadığı gibi, sonrasında bu talebe yönelik usulüne uygun verilmiş bir ıslah dilekçesi de bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı, eş söyleyişle geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığı, davacının davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu gözetilerek, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak PSH yönünden “davanın kısmen kabulüne” karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olduğundan, bu yönden sayın çoğunluğun kararına katılamıyorum. 27/04/2022