Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2021/24 E. 2022/617 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2020
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACILAR VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 20/05/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 23/05/2022

Mahkemece verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların miras bırakanı …’in şahıs firması ile … Ltd. Şti. arasında iş ortaklığı kurulup 3 ayrı okul yapım işi için 3 ayrı adi ortaklık sözleşmesi düzenlendiğini, adi ortaklığın kurulmasından sonra hem davacılar murisi olan …’in hem de davalı …’ın yetkili olmasına rağmen tüm işlerin kontrolü, paraların tahsili ve ödemelerin …’ın kontrolünde ve imzasında yerine getirilmiş olup, işlerin düzenli bir şekilde yürütüldüğünü, ortaklığın üstlendiği tüm işlerin süresinde bitirilip teslim edildiğini, davacıların murisinin bu süreçteki ciddi sağlık sorunları ve akabinde vefat etmesi nedeniyle ortaklığın işleri ile yeterince ilgilenemediğini ve bu nedenle ortaklığı temsil etme görevinin davalı tarafından yerine getirildiğini, yüklenilen işlerle ilgili tüm tahsilatların davalı tarafından yapıldığını, davalının ortaklığı temsilen 3.450.000,00 TL bedelli 6 adet bono düzenlediğini ve bu bonoların icra takibine konu edilerek davacılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, adi ortaklığın aslında hiçbir borcu olmamasına ve aldığı hakedişlerle işlerini rahatlıkla yürütmesine rağmen, yüklenilen işler bitme aşamasında iken ortaklığın bu miktarda borçlanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve gerçek bir borç ilişkisini yansıtmadığını, ancak davalının kötüniyetle adi ortaklığı kullanmak suretiyle davacılar murisinin malvarlığını ele geçirmek için bu bonoları düzenlediğini ve şirketi borçlu gösterdiğini, tahsil ettiği hak edişleri ortaklık işleri için kullanmayıp zimmetine geçirdiğini ve ödenmesi gereken işçilik ödemelerini dahi yapmayıp, davacılar murisine ait olması gereken hakedişleri de ödemediğini, ödenmeyen işçi alacaklarının murislerinin ölümünden sonra murisleri adına olan taşınmazları satmak suretiyle davacılar tarafından ödendiğini, hal böyle olunca, doğrudan davacılar murisine verilen zarardan dolayı dava açılmasının zorunlu hale geldiğini belirterek, şimdilik 500.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili, 19/06/2020 tarihli beyan dilekçesinde, davalının davacılar murisi ile yapmış olduğu adi ortaklıkta ortakları zarara uğratacak bir davranış, işlem ya da hayali borçlanma gerçekleştirmediğini, adi ortaklık gelirlerinin şirket amaç ve faaliyetleri dışında kullanılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI:Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, mevcut diğer deliller değerlendirilmediği gibi, bildirilmiş olan tüm deliller henüz tam olarak toplanmadan karar verildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davada, davalının tahsil ettiği adi ortaklık gelirlerinin usulüne uygun şekilde ortaklık yararına kullanılmadığı, tahsil edilen hakedişlerden davacılar murisinin payına düşen kar payı ödemelerinin yapılmadığı, davalının ortaklığı kötü yönetip, varolmayan borç için bono düzenlemek suretiyle borçlu olmadığı halde adi ortaklığı borçlu göstererek davacılar murisinin zararına sebebiyet verildiği iddiası ile, söz konusu zararın giderilmesi talep edilmektedir.
Ankara 9. Asliye … Mahkemesinde açılan davada verilen görevsizlik kararı nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar Dairemizin 06/11/2018 tarih ve 2018/315 E. 2018/1576 K. sayılı kararıyla kaldırılarak, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunan uyuşmazlığın TTK 4/1. maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde olup, ihtilafın Asliye … Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle kaldırma/gönderme kararı verilerek yargılamaya Ankara 9. Asliye … Mahkemesi tarafından devam edilmiştir.
Maddi olay ile bağlı olan hakim, hukuksal nitelendirmeyi kendiliğinden (re’sen) yapmakla yükümlüdür (HMK.md 33). Davacının talep ettiği hususların adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile kâr payı alacağı niteliğinde olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın TBK’nın 620. vd. maddeleri gereğince adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Dosya kapsamından, dava konusu 15/01/2014, 07/02/2014 ve 06/01/2014 tarihli adi ortaklık sözleşmelerinin … …isimli şahıs şirketi ile … ….. arasında imzalandığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, dosya arasında bulunan 30/05/2013 tarihli Türkiye … … Gazetesindeki şirket kaydında …nin davalı … dışında … ve … isimli 2 ortağının daha bulunduğu, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen …’ın ise şirket müdürü olup, davaya konu adi ortaklık sözleşmelerinin ….. adına şirket yetkilisi sıfatıyla davalı tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.
Adi ortaklık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 620 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.”olarak düzenlenmiştir.
Adi ortaklık, 6102 sayılı Türk … Kanunu (TTK) kapsamında yer alan ortaklıklardan farklı olarak tüzel kişiliği haiz değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 51. maddesinde dava ehliyetinin medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği düzenlenmiştir. Adi ortaklıkların, tüzel kişilikleri bulunmadığı için fiil ehliyeti ve taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle adi ortaklık halinde yönetici ortağa dava açmaya özel yetki verilmesi halleri dışında adi ortaklığın fiil ve taraf ehliyetleri bulunmamaktadır.
HMK’nun “Mecburi dava arkadaşlığı” başlıklı 59. maddesinde ise; “Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır.” hükmü düzenlenmiş bulunmaktadır.
Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder (HMK’md. 60/1).
Adi ortaklığın, tüzel kişiliği bulunmadığı için fiil ehliyeti ve taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Adi ortaklık tarafından açılacak davalar bakımından, adi ortaklığı oluşturan kişilerin TBK’nun 638. maddesi uyarınca taraf olarak birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Diğer bir ifade ile adi ortaklığa ilişkin davaların ortakların hepsi tarafından birlikte ikame edilmesi veya açılan davada ortakların tamamının taraf olarak yer alması gerekir. Kısaca adi ortaklığın taraf olduğu hukuki işlem ve eylemlerde dava açma ehliyeti elbirliği mülkiyeti kuralları gereğince (6098 Sayılı TBK’nun 638., 818 Sayılı BK’nun 534., TMK’nun 702. maddeleri) mecburi dava arkadaşı olarak bütün ortaklar tarafından birlikte kullanılması gerekir.
Taraf ehliyeti 6100 sayılı HMK ‘nun 114/ 1-d. maddesi uyarınca dava şartlarından olup yine aynı yasanın 115/1 maddesi gereğincede kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi kendiliğinden gözönüne alınmalıdır. Ancak yine aynı yasanın 115/2. maddesi gereğince dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verilmeli, bu süre içinde bu dava şartı noksanlığının giderilmemesi halinde davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmelidir.
Adi ortaklık tarafından açılacak davaların, el birliği mülkiyeti kuralları gereğince bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Bütün ortaklar tarafından açılacak dava, adi ortaklık adına değil, bütün ortaklar adına açılır ve hüküm de ortaklar hakkında verilir. Aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Adi şirket ortakları arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi adi ortaklık nedeniyle açılacak davada adi ortaklık sözleşmesinin taraflarının bulunması gerekir. Hakkında dava açılmayan ortağın davaya katılımının sağlanması, olmadığı takdirde davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda davanın adi ortaklık sözleşmelerinin tarafı olan ……. karşı açılması gerekirken, şirket ortaklarından biri olan davalı …’a karşı açılması usule ve yasaya aykırı olmasına rağmen, mahkemece; açıklanan hususlarda usul eksikliği tamamlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
Belirtilen nedenlerle, mahkemece; davada taraf teşkili sağlanmadan ve buna ilişkin usul eksikliği giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden, (şimdilik diğer hususlar yönünden ve davanın esası hakkında inceleme yapılmaksızın) usul yönünden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nun 353/1-a,4 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun (şimdilik diğer hususlar ve davanın esası hakkında inceleme yapılmaksızın) KABULÜNE,
1-)Ankara 9.Asliye … Mahkemesinin, 13/10/2020 tarih, 2018/820., 2020/552 K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
4-)Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-)İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a- maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.