Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2021/1358 E. 2022/20 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2018
NUMARASI :….
BULUNAN : TARAF VEKİLLERİ
KARAR TARİHİ : 25/01/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 27/01/2022

Mahkemece verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2015/22800 E. sayılı takip dosyasında yapılan ilamsız takipte borcun sebebi olarak 13/10/2015 tarihli taşınmaz payı resmi satış sözleşmesinden kaynaklanan satış bedelinin gösterildiğini, 13/10/2015 tarihinde ,,,,paylarının taraflarına satıldığını, … Tapu Sicil Müdürlüğünden 13/10/2015 tarihli taraflar arasındaki taşınmaz satış paylarına ilişkin resmi satış belgeleri celp edildiğinde, taşınmaz pay bedellerinin ödenmiş olduğunun görüleceğini, davalı ile adi ortaklık var iken aynı adresin her iki şirketin adresi olarak gösterildiğini, ortaklığın sona ermesinden sonra aynı adrese girebilmelerinin dahi mümkün olmadığını, bu adresin mülkiyetinin davalıya ait olduğunu, davalının bilinen adreslerine değil kendisine ait bu adrese tebligatı göndererek itirazın önüne geçtiğini belirterek, takibe konu borç sebebi tapu satış bedeli olduğundan ve tapu resmi senedi ile ödemenin gerçekleştiği sabit olduğundan borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasında ortak iş yapmak amacıyla adi ortaklık kurulduğunu, birlikte inşaat yaparlarken borçlu şirket yetkilisi tarafından çıkarılan anlaşmazlık üzerine adi ortaklık sözleşmesine son verildiğini, daha sonra yüklenici sıfatıyla adlarına tescil edilen 9 ve 15 nolu bağımsız bölümlerdeki 3/7 payların davacı şirkete satışının kararlaştırıldığını, satış bedelinin bir kısmının tapuda nakit olarak kalan 440.560,00 TL’nın ise davalı şirketin banka hesabına havalesi suretiyle ödenmesi konusunda anlaşıldığını, tapu sicil müdürlüğünde satış işleminin gerçekleştirildiğini, ancak havale talimatının aynı gün geri alındığını ve hesapta para bulunmadığının öğrenildiğini, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, dava dilekçesinde alacağın varlığının kabul edildiğini, ancak ödendiğinin iddia edildiğini, ödeme iddiasının gerçek dışı olduğunu, 13/10/2015 tarihli havale talimatı yazısının taraflarına verildiğini ancak bankaya ibraz ettiklerinde söz konusu paranın hesapta bulunmadığının anlaşıldığını, dolayısıyla davacı borçlu tarafından varlığı kabul edilen alacağın ödenmediğinin ortada olduğunu, 350.000,00 TL miktarlı bononun başka bir borç için düzenlendiğini, davaya konu alacakla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, davanın reddine ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 06/06/2018 tarih, 2016/250 E., 2018/476 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı tarafın Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2015/22800 E. Sayılı dosyasında icra takibine konu ettiği 440.560,00-TL tutarındaki alacağın 350.000,00-TLlik bölümü için davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminat talebinin reddine, verilen ihtiyati tedbir kararının uygulanmış olması nedeniyle reddine karar verilen 90.560,00-TLnin %20’si olan 18.112,00-TLnin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, taşınmazın değeri resmi sözleşmede eksik gösterilmekle ilgili vergi dairesine bu konuda bildirimde bulunulmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacı ve davalı şirket arasında arsa payı karşılığı kat yapım işi için adi ortaklık kurulduğunu, adi ortaklığın sona ermesinden sonra….. bağımsız bölümün 3/7 paylarının satın alındığını, bu satışa ilişkin resmi sözleşmelerin … Tapu Müdürlüğünde yapıldığını, taşınmazın bedeli alınmadan devir işlemi yapılmadığını, taşınmaz paylarına ilişkin bedelin tamamının ödendiğini, tarafların önce ödemenin havale yolu ile yapılmasını kararlaştırdığını ancak daha sonra bundan vazgeçtiklerini, ödemenin bir kısmını elden nakit olarak, bir kısmının ise senetle ödenmesini kararlaştırdıklarını, davalıya tapuda elden 90.560,00 TL ve 350.000,00 TL bedelli senet verdiklerini, davalının hiçbir alacağının bulunmadığını, haksız olarak davacı aleyhine ilamsız takip başlatıldığını, davalının Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2015/22800 E. sayılı takip dosyası ile başlattığı takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalıya 440.560,00 TL’nın tamamının ödendiği halde davada 90.560,00 TL’lık kısım açısından red kararı verildiğini, ret kararının ve kısmen davacının davalıya borçlu olmadığının kabul edilmesine rağmen kötü niyet tazminatının reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı tarafından hiçbir ödeme belgesi sunulmadığı halde mahkemece, icra takibine konu bedelin 350.000,00 TL’lık kısmının bono ile ödendiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, bu durumda uyuşmazlığın satış bedelinin 350.000,00 TL’lık kısmının davacı tarafından bono verilerek ödenip ödenmediği olduğunu, dava ve cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen bir hususun mahkemece resen nazara alınmayacağını, davacının savcılık ifadesinden yola çıkılarak borcun bir kısmının bono verilerek ödendiğinin kabul edilemeyeceğini, gerçekten davacı tarafından davalıya hiçbir zaman bono verilmediğini, borcun 350.000,00 TL’lık kısmının bono verilerek ödendiğinin kabul edilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, davanın tarafları ile bono ilişkisinin taraflarının birbirinden farklı olduğunu, davacı şirketin 440.560,00 TL banka talimat yazısını iade almadan ek olarak 350.000,00 TL’lık bono verdiğinin düşünülemeyeceğini, 350.000,00 TL tutarında bono bedelinin dava dışı … tarafından Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2015/26364 E. sayılı dosyasına 11/12/2015 tarihinde ödendiğini, bu davanın açılma tarihinin 21/03/2016 olduğunu, bu tarihlere göre bono bedelinin dava tarihinden çok daha önce ödendiğinin anlaşıldığını, davacı şirketin bunu dava dilekçesinde belirtmesi gerektiğini ancak bu bonodan dava dilekçesinde hiç söz edilmediğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Hükme esas alınan yeminli mali müşavir bilirkişinin 27/03/2018 tarihli raporunda; “İş ortaklığının yevmiye defterinde arsa sahibi tarafından iş ortaklığına devredilen iki adet daireye ilişkin herhangi bir kaydın yer almadığını, dava konusu işlemde tarafların karşılıklı olarak taşınmazı satışa konu ettiklerini, satış bedelinin nakden ve tamamen ödendiğini beyan etmeleri ve satış sözleşmesini imzalamaları ile satım akdi esnasında hazırlanan resmi senedin mevcudiyeti ile taşınmaz bedelinin ödenmiş sayılacağını, davalı iddiasında yer alan banka talimat yazısında, işlemin satış akdi bedeli olduğuna dair bir ibarenin yer almadığını, tapu resmi satış senedinin varlığı ile ödemenin kabulü gerekeceğinden, bu nedenle de davacının borçlu sayılamayacağını” belirtmiştir.
Raporun, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle istinaf olunan ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında, mahkemece; kurulan hükümde isabetsizlik bulunmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK.’nun 353/1-b.1.maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK.’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 35,90 TL’ nin mahsubu ile bakiye 44,80 TL karar ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 23.908,50 TL harçtan davalı tarafça yatırılan 5.977,13 TL nin mahsubu ile bakiye 17.931,37 TL nisbi karar ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuranlar üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere 25/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.