Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2021/1040 E. 2021/1160 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …..
NUMARASI ……
DAVANIN KONUSU : İHTİYATİ TEDBİR
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : TARAF VEKİLLERİ
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 14/10/2021

Mahkemece verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının yalnızca 5 adet kuyunun faturaları nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlık nedeni ile 25.08.2010 tarihli Katılım Sözleşmesi’nin tüm hükümlerine etki edecek bir fesih hakkının bulunmadığını, davacıya iletilen fesih gerekçesinin davacı tarafından kuyu maliyetlerinin 7 gün içerisinde ödenmesi suretiyle ortadan kaldırıldığını, buna rağmen sözleşmenin feshedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalının Katılım Sözleşmesi’nin feshinin ardından sözleşme kapsamındaki ruhsatları devrettiğini, davacı şirketin hak kazandığı kar paylarının ödenmediğini ve kuyu açma ve derinleştirme faaliyetleri hakkında hiçbir bilgi verilmediğini belirterek, davalılarla akdedilen 25.08.2020 tarihli katılım sözleşmesinin davalılarca feshedilmesinin geçersizliğinin tespiti ile sözleşmeye aykırı olarak ödemek zorunda kaldıkları kuyu bedelinden şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, bahsi geçen sözleşmenin Ek-A kısmında yer alan ruhsatların üçüncü kişilere satış ve devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, haksız ödendiği iddia olunan bedellerin … Şirketi’ne ödendiğini, Petrogasa ödenen herhangi bir bedel söz konusu olmadığından davanın … yönünden husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, davalı şirketlerin davacı şirket tarafından 03/07/2010 tarihinde … … limited şirketine satıldığını ve hisse alım sözleşmesi imzalandığını, yine taraflar arasında bu sözleşmenin eki niteliğinde 25/08/2010 tarihinde katılım sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca davalı şirketlerin sahip oldukları gaz/petrol arama ruhsatlarına istinaden yeni açılan veya derinleştirilen tüm yeni kuyular için sözleşmenin 3.md’si uyarınca davacı şirkete %5 net kâr payı ödeyeceklerini, davacı şirketin %5 net kâr payı yerine katılım payı ödemeyi tercih etmesi halinde sözleşmenin 4.md’sine göre davacı şirketin kuyu maliyetlerine ve yatırım bedellerine %25 oranında katılması şartıyla kuyunun üretiminin satışından gelir elde edilmesi halinde bu gelirin %25’ini almaya hak kazanacağını, yani davacı taraf net kar payını katılım payına dönüştürme hakkını kullandığında davacı şirketin davalı şirketlerin kuyu maliyetlerine ve yatırım bedellerine ilişkin ödemelere %25 oranında katılmak kaydıyla sonuçtaki kâr ve zarara aynı oranda ortak olacağını, davacı şirketin sözleşmenin 4.3.b md’si uyarınca davalı şirketlerden …’ın ruhsat sahibi olduğu ….. kâr payını %25 katılım payına dönüştürme tercih hakkını kullandığını, bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığını ancak bunun karşılığında yazılı kira bedellerini ve diğer faaliyetlere ilişkin giderleri davalı şirketlere ödemediğini, davalı şirketler tarafından ilgili kuyulara ödenen bedellerden davacının hissesine tekabül eden miktarın 251.684,55 USD ve 57.209,15 TL olduğunu, davalı şirketin katılım sözleşmesinin 10.3 md’si gereğince sözleşmenin askıya alındığını davacıya bildirdiğini, davacı tarafın 18/10/2010 tarihinde sadece ana para borcu olan 251.684,55 USD (ihtirazı kayıtlı) ve 75.209,15 TL(ihtirazı kayıtsız) bedelleri davalı şirkete ödediğini, borç 1 yıl geç ödendiğinden davalı tarafça faizin hesaplanarak faturalarının davacıya gönderildiğini, sözleşmenin davacı şirketçe yerine getirileceğine olan güven temelinin çöktüğünü, 25/08/2010 tarihli katılım sözleşmesine devam etmenin davalı taraf için artık katlanılamaz hale geldiğini, bu nedenle fesh edildiğini, davacının tamamen kendi rızası ile hakkında hiçbir cebr-i icra işlemi olmaksızın asıl borcunu ödediğini ancak fer”i borçlarını ödemediğini, asıl borcu haksız yere ödediğinden bahisle bu davayı açtığını, davacının bu talebinin TBK’nun 78.md kapsamında redde mahkum olduğunu, rızaen yapılan ödemelerde ihtirazı kayıt öne sürülmesinin hukuken hiçbir geçerliğinin bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 13/04/2021 tarih, ….. Esas sayılı ara kararı ile mahkemenin 17/02/2021 tarih, ….. sayılı kararına itirazın kısmen kabulüne, …… hak sıra nolu petrol işletme ruhsatındaki … Şirketinin %50 hissesine konulan ihtiyati tedbir şerhinin devamına, diğer ihtiyati tedbir ve şerhlerin … Şirketinin cevabi yazısına ve sunulan delillere nazaran kaldırılmasına ve buna yönelik itirazın kabulüne, bu hususta … İşleri Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, 07/04/2021 tarihli ara kararı ile “Davacı vekilinin 05.04.2021 tarihli ek ihtiyati tedbir talebi dilekçesinde sadece adları belirtilen ruhsatlara ilişkin olarak üçüncü kişilere satış ve devrinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir istemi, ek ihtiyati tedbir talebi dilekçesinde liste halinde belirtilen işletme ruhsatlarını kapsadığı hakkında ara karar tesis edilmesi istemi ve ek ihtiyati tedbir talebi dilekçesinde liste halinde belirtilen ruhsatların satış ve devrinin önlenmesine ilişkin … yazı yazılmasına ilişkin taleplerinin bu aşamada reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece, 07/04/2021 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir talep edilen işletme ruhsat bilgilerinin talebe eklenmediği gerekçesi ile HMK 309/3. madde gereğince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, tedbir taleplerine konu işletme ruhsatlarının 25/08/2010 tarihli katılım sözleşmesinin ekinde yer alan arama ruhsatları kapsamında olduğunu, davalıların bu ruhsatlar üzerinde hisselerinin bulunduğunu, taleplerine konu işletme ruhsatlarının da katılım sözleşmesi kapsamında olduğunu, bu ruhsatlara ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini, katılım sözleşmesinin konusunun arama ve işletme ruhsatları kapsamında açılan ve işletilen kuyular üzerine kurulduğunu ileri sürerek, mahkemenin 07/04/2021 tarihli kararının kaldırılmasına ve işletme ruhsatlarının 3.kişilere satış ve devrinin önlenmesi amacıyla ruhsatlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde, hakkında ihtiyati tedbir kararı verilen ruhsat sahibinin davada pasif husumetinin bulunmadığını, dava değerinin 1.000,00 TL, tedbir kararı verilen ruhsatın değerinin dava değerinden çok daha yüksek olduğunu, tedbir kararı verilen ruhsatın uyuşmazlıkla doğrudan ilişkisinin bulunmadığını, davacı tarafın bizzat çıkardığı borcun ikrarı niteliğindeki kati borç hesabı sonrasında hakkında herhangi bir icra takibi olmaksızın rızaen ödemiş olduğu borcunu davalı şirketlerden talep ettiğini, bu davanın TBK’nun 78 kapsamında redde mahkûm olduğunu ileri sürerek, ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının kaldırılarak, ruhsat üzerindeki tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı tarafın 25.08.2010 tarihli katılım Sözleşmesine aykırı olarak yapılan sözleşmenin feshinin geçersizliği ve kuyu maliyetleri adı altında fazla tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 13.09.2021 tarih ve…..sayılı kararı ile “uyuşmazlığın eser sözleşmesinden veya tacirler arası hisse devir sözleşmesinden ya da tacirler arası hizmet sözleşmesinden değil taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden ve adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığı” gerekçesiyle dava dosyasının istinaf incelemesinin 24. Hukuk Dairesince yapılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, 17/02/2021 tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, 25/08/2010 tarihli Katılım Sözleşmesi Ek-A’da yer alan ruhsatların 25.000,00 TL teminat karşılığında üçüncü kişilere satış ve devrinin önlenmesi amacı ile ihtiyati tedbir konulmasına, uyuşmazlığı esastan çözmeye yönelik tedbir kararı verilemeyeceğinden 25.08.2020 tarihli katılım sözleşmesinin hiç feshedilmemiş gibi tüm hak ve yükümlülükleriyle devamına yönelik tedbir kararı verilmesi talebinin REDDİNE karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin tedbirin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece duruşma açılarak 13/04/2021 tarihinde ara kararı ile …… hak sıra nolu petrol işletme ruhsatındaki … Şirketinin %50 hissesine konulan ihtiyati tedbir şerhinin devamına karar verildiği, karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, davacı vekilinin ek ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, bu talebin reddedildiği, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
18/05/2021 duruşmada davalı tarafın açtığı dava bu davadan tefrik edilmiştir.
Uyuşmazlık, ihtiyati tedbir talebine yöneliktir.
HMK’nun 389. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği bildirilmiştir. HMK’nın 390/3.maddesinde ise, “(3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre mahkeme davanın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde (nitelikte) ihtiyati tedbir kararı veremez. Mahkeme ancak gecikmesi halinde doğabilecek tehlikeyi önleme veya ciddi zararı dava süresince (geçici olarak) önlemek için yalnız bu amaçla sınırlı olmak üzere gereken tedbirlerin alınması için ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nun 355.md hükmüne göre istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle istinaf olunan ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-)Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-)İstinaf karar ve ilam harçları peşin alındığından taraflardan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuranlar üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nun 391. maddesi gereğince, KESİN olmak üzere 12/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.