Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2021/1029 E. 2023/190 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1029 – 2023/190
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1029
KARAR NO : 2023/190

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2019
NUMARASI : 2017/30 E.- 2019/339 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : TARAF VEKİLLERİ
KARAR TARİHİ : 01/02/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 02/02/2023

Mahkemece verilen karara karşı taraf vekilleir tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, elektrik enerjisi tüketiminden kaynaklanan borcun tahsili amacıyla Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün 2013/12541 E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek, takibe vâki haksız itirazın iptali ile davacı lehine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2013/12541 E. sayılı dosyasına davalı tarafın vaki itirazının kısmen iptali ile takibin 5.582,44 TL asıl alacak, 939,36 TL asıl alacak KDV’si, 595,59 TL işlemiş faiz, 101.26 TL işlemiş faizin KDV’si olmak üzere toplam 7.218,65 TL üzerinden takip talep tarihindeki koşullarla devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, İİK’nun 67/2 mad. uyarınca alacak likit olmadığından icra inkâr tazminatının reddine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf talebinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ileri sürerek, davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf talebinde, abonelik sözleşmesinin iptal edilmediği gerekçesiyle başkasının kullandığı elektrik borcundan davalının sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davada, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali ile icra inkâr tazminatı talep edilmektedir.
Dosya arasına alınan Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün 2013/12541 E. sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından, davalının da aralarında bulunduğu borçlular aleyhine, 7.222,70 TL asıl alacak, 2.023,15 TL gecikme zammı, 364,17 TL gecikme zammı KDV’si olmak üzere toplam 9.610,02 TL alacak için ilamsız takip yapıldığı, 29/09/2014 tarihli itirazı üzerine davalı yönünden takibin durduğu anlaşılmıştır.
Abonelik sözleşmesini imzalayan abone, sözleşme sona erinceye kadar tahakkuk edecek olan tüketim bedelinden dağıtım yapan kuruma karşı sözleşme gereği sorumludur. Hemen belirtmek gerekir ki, burada kullanımın normal ya da kaçak kullanım olmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin, sözleşmesi iptal edilmediği sürece, kullanım bedelinden dolayı fiili kullanıcı ile beraber müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve 3. Hukuk Dairesinin istikrar kazanmış uygulamasına göre, abonelik iptal ettirilmedikçe, o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz gibi abonelik bedellerinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Nitekim, aynı ilkeler HGK’nın 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Somut olayda; davalı her ne kadar, tüketimin yapıldığı işyerini kapattığı ve işyeriyle ilişiğini kestiği, buna ilişkin olarak davacı kuruma bildirim yaptığı şeklinde savunmada bulunmuş ise de, takip tarihi itibariyle dava konusu tüketimin gerçekleştiği işyeri aboneliğinin davalı adına olması nedeniyle davalının fiili kullanıcı ile birlikte borçtan sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Hükme esas alınan uzman bilirkişi kök ve ek raporlarında özetle; “Davalının takibe konu elektrik faturalarının düzenlendiği işyeri için elektrik abonesi sıfatının bulunduğu, davalının bu aboneliği iptal ettirmediği ve bu doğrultuda kaçak kullanım bedellerinden ve dönem faturalarından fiili kullanıcı ile birlikte müştereken sorumlu olduğu, 2008/6 ve 2009/6 dönemleri arasında düzenlenmiş 13 ayrı aylık dönem faturası bulunduğu, tüm faturaların bir önceki faturada yer alan endekslerle uyumlu olduğu, tüketim miktarlarının doğru olarak yer aldığı, fatura tutarlarının mevzuata uygun ve doğru şekilde düzenlendiği, abonenin faturaya itiarzının da olmadığı, kaçak kullanımla ilgili olarak 2 ayrı tutanak düzenlendiği, tutanak tanziminin mevzuata uygun olduğu ancak, her iki kaçak kullanım tutanağına konu dönemlerde sayaç okuması yapılarak kaçak kullanım dışında normal tahakkuk yapıldığı, yapılan dönem tahakkuklarının kaçak kullanıma ilişkin tahakkuka konu tüketimlerin tamamını karşılayacak şekilde sürekli olarak yapılmaya devam edildiği, bu durumun mevzuata uygun olmadığı, buna göre kaçak tahakkuk ile normal tahakkuk arasındaki farkın sadece cezalı birim fiyat üzerinden yapılan tahakkuk ve KDV si ile sınırlı olmasına bağlı olarak sadece ceza katsayısı olan ilk tutanak için yüzde 50, ikinci tutanak için yüzde 100 birim fiyat üzerinden KDV’si ile birlikte diğer fatura kalemleri dikkate alınmadan hesaplama yapıldığı, bu doğrultuda birinci tutanak kapsamında kaçak bedelinin 266.85 TL , ikinci tutanağa konu kaçak bedelinin ise 96,95 TL olacağı, faiz bakımından ise davacının 6183 sayılı yasa kapsamında bulunmadığından ve sözleşme de sunamadığından ancak yasal faiz talep edebileceği, buna göre yapılan hesaplamada 5.582,44 TL asıl alacak, 939,36 TL asıl alacak KDVsi, 595,59 TL işlemiş faiz, 101.26 TL işlemiş faizin KDV’si olmak üzere toplam 7.218,65 TL’nin davalıdan tahsilinin gerektiği ” belirtilmiştir.
Birbirini teyit eden bilirkişi kök ve ek raporlarının hüküm kurmaya ve istinaf denetimine elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, abonelik iptal ettirilmedikçe, o abonelik üzerinden tüketilen elektrik bedellerinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumlu olacağından ve eldeki davada davacının fatura konusu işyerine ait aboneliğinin sonlandırıldığının ispatlanamamış olması karşısında mahkemece davanın reddine dair kurulan hükümde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda; dosya kapsamı, mevcut delil durumu, hükme esas alınan bilirkişi raporları ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemece kurulan hükümde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nun 355.md hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK.’nun 353/1/b-1.maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Eksik alınan 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Alınması gereken 493,10 TL harçtan peşin alınan 123,30 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 369,80 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin başvuran üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.