Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2020/970 E. 2022/303 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2020
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 09/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 11/03/2022

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının ….. adresinde bulunan marketi işletmek istediğini, ancak kiracı olmak istemediğinden deneme dönemi için davacı şirket adına marketi işletmesi ve market demirbaşının davacı şirketin mülkiyetinde kalacak şekilde alım-satımın davalı tarafından yapılması, elde edilen gelirin taraflar arasında yarı yarıya paylaşılması hususunda taraflar arasında anlaşma yapıldığını, gelirden davalı tarafından davacı şirkete hiçbir ödeme yapılmadığını, işin devam ettirilemeyeceğine karar verildikten sonra sadece sayım yapılarak kalan malların alış bedeli üzerinden davacı şirkete devredildiğini, fakat daha sonra hesap edilerek davalı tarafından davacı şirkete ödenmesi gerektiği tespit edilen 126.502,58 TL’nin davacıya ödenmediğini, çekilen ihtarnameden sonuç alınamadığını belirterek, davalının işletme ortaklığının davacı şirket payına düşen kısmı olan 126.502,58 TL’nin ihtarname tebliğ tarihinden itibaren işleyecek en yüksek oranda ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde, borçlu olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece, ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece mevcut ticari ilişki hakkında karinelerden hareket edilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile mevcut ticari ilişkinin ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Davada, davacıya ait marketin davalı tarafından işletilmesi neticesinde elde edilen gelirden kaynaklanan alacağın tahsili talep edilmektedir.
Uyuşmazlık, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulup kurulmadığı ve bu kapsamda davacının davalıdan alacağının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Adi ortaklık; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir (TBK md 620/1). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzel kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.
Buna göre adi ortaklığın unsurları; kişi, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba (affectio societatis), katılım payı (sermaye) ve sözleşme bağı şeklinde belirtilebilir. Bu nedenle, her olayda bu unsurların var olup olmadığının araştırılması gerekir.
Her ne kadar adi ortaklık ilişkisi her hangi bir şekle bağlı değilse de, bu kural geçerlilik şekli bakımından söz konusu olup, ihtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.
Hükme esas alınan 27/08/2018 tarihli uzman bilirkişi raporunda, “Davacının talebine istinaden bir hesaplama yapılabilmesi için taraflar arasında imzalanan sözleşme örneğinin, marketin davalıya işletilmek üzere verildiği tarihte teslim edilen malların tutarını gösterir listenin, dava konusu edilen marketin davalının çalıştırdığı süreçteki satışlara ilişkin fatura, yazar kasa gün raporları, yazar kasa aylık Z raporları, kredili satışlara ilişkin gün sonu raporları, davalının işletmeyi bıraktığı tarihteki mal sayım listesi ve tutarlarını gösterir raporların, davalının işletmeyi bıraktığı tarihteki piyasaya olan mal alım borçları listesinin, davalının işletmeyi aldığı tarihteki piyasa olan borç dökümünün dosyaya sunulması gerektiği, denetime elverişli raporun ancak söz konusu belgelerin davacı tarafından dosyaya sunulması ve incelenmesi sonrasında düzenlenebileceği belirtilmiş, akabinde davacı tarafça dosyaya sunulan belgeler incelendikten sonra düzenlenen ve hükme esas alınan 04/11/2019 tarihli uzman bilirkişi ek raporunda “… Dosyaya eklenen belgelerin incelenmesi neticesinde; davalı …’e marketin işletmeye verildiği tarihte teslim edilen malların tutarını gösterir ya da marketi işletmeyi bıraktığı tarihteki malların tutarını gösterir bir liste, karşılıklı imzalanmış bir teslim tutanağının bulunmadığı, 16/02/2016 tarihli sayım belgesinde davacı ve davalının imzalarının olmadığı, mal alış belgelerinde malları teslim alanın özellikle davalının isim ve imzasının bulunmadığı, mal alış faturalarında davalının isminin ve teslim aldığına dair imzasının olmaması nedeni ile davalının sorumlu tutulamayacağı, bu bağlamda, irsaliyede veya irsaliye faturasında malın teslim alındığına ilişkin isim ve imza bulunmayıp alıcı ile satıcı arasında teslime konu mal ile ilgili düzenlenmiş başkaca bir yazılı delilin de bulunmadığı, davalının işletmeyi devir aldığı ve işletmeyi bıraktığı iddia edilen tarihlerde işletmede bulunan malların hiçbir şekilde tutanağa bağlanmadığı, imza altına alınmadığı ve net bir listenin olmadığı, dosyaya sunulan Z raporlarında yalnızca Türk Lirası toplam tutarların belirtildiği, satılan malların tespiti için gerekli olan satılan mal adedi bilgisinin olmadığı, davalının işletmeyi bıraktığı tarihteki piyasaya olan mal alım borçlarının listesi ya da davalının işletmeyi aldığı tarihteki piyasaya olan borç dökümünün olmadığı, davacı ile davalı arasındaki ortaklığı ispatlar mahiyette yazılı bir sözleşme bulunmaması sebebi ile bu ilişkinin davacı tarafından ispatlanması için somut verinin dosya kapsamında bulunmadığı, dosyaya sunulan mal alış faturaları ve sair belgelerde davalının adına ya da imzasına rastlanmadığından, davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin tespitinin mevcut dosya kapsamı itibariyle mümkün olmadığı,…” belirtilmiştir.
Raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacı tarafça taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisi ispatlanamadığından, mahkemece; ispatlanamayan davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükümde isabetsizlik görülmemiştir.
Belirtilen nedenlerle, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemece; ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1/b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.’nun 353/1/b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Eksik alınan 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin başvuran üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere, 09/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.