Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2020/876 E. 2022/167 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2017
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 21/02/2022
Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, … … Şirketinden kurumsal telefon aboneliği hizmeti almakta iken davalı… Şirketi adına … Şubesi çalışanı … iş yerine gelerek … A.Ş’den cazip şartlar abonelik hizmeti almalarını teklif ettiğini, aboneliklerin … A.Ş’ne taşınması halinde Turkcell’e ödenecek ceza-i ücretin kendilerince ödeneceğini yazılı belge düzenleyerek taahhüt ettiğini, oluşturulan güvene ve tüm bu taahhütlere güvenerek hatlarını … A.Ş’ye taşıdığını, … ise aboneliklerin başka şirkete taşınması nedeniyle faturalarına 8.573,11 TL cayma bedeli tahakkuk ettirdiğini, davalı tarafından düzenlenen yazılı taahhütname gereğince davalıdan bu bedeli ödemesine … 30. Noterliğinden düzenlenen 19.11.2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile talep etmesine rağmen ödeme yapılmadığını, ceza-i bedelin tarafından ödenmek zorunda kaldığını belirterek 8.573,11 TL cayma bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesinin usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalı cevap dilekçesi sunmamış, isticvap edilmesi üzerine davalı şirket yetkilisi … duruşmada beyanında; yazılı belge altındaki imza ve kaşenin kendisine ve şirket yetkililerine ait olmadığını, … isimli çalışanlarının olduğunu fakat bu kişinin şirket adına imza atma taahhütte bulunma yetkisinin olmadığını bildirmiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacının dayandığı taahhütnameyi imzalayan …’in davalı şirketin temsilcisi ve yetkili olmadığı, davalı adına taahhütte bulunarak borçlandırma yetkisine sahip bulunmadığı, davalının abonelik taşınması halinde ceza-i şartı ödeyeceğine dair beyanı olduğuna ilişkin delil sunulmadığı ve davacının talebinin haksız olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, piyasada yerleşik uygulamalara göre çalışanların iş yerlerine ziyarette bulunarak abone ile ilgili her türlü işi yapıp belgeleri imzaladıklarını, çalışanların bu tür işleri her zaman bu şekilde yürüttüklerini, davalı çalışanın iş yerine ziyarete gelerek sözleşme imzalayıp ceza-i şartın davalı şirket tarafından ödeneceğine dair yazılı belge imzaladığını, sözleşme imzalama yetkisi olan çalışanının taahhütname imzalayarak verdiğini, davalıya güvenerek tüm hatlarını taşıdığını, iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu sözleşme imzalanarak tüm abonelik işlemlerinin yapıldıktan sonra bu kişinin yetkisiz olduğunun ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu, çalışanın yazılı taahhüdünden davalının sorumlu olduğunu, davalıya güvenerek hatlarını taşıması nedeniyle aleyhine 8.573,11 TL cayma bedeli tahakkuk ettirildiğini, bu bedeli davalının ödememesi üzerine ödemek zorunda kaldığını, ayrıca davalı çalışanın adına cihaz teslim aldığına dair belgeler imzalayarak sahte evrak oluşturduğunu, davalı çalışanının hileli işlemleri ile zarara uğradığını ve bu zarardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Davada, telefon aboneliklerinin başka operatöre taşınması nedeniyle davacıdan tahsil edilen ceza-i şartın davalı çalışanının verdiği yazılı taahhüt gereğince davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Dava konusu yazılı taahhütnamenin davalı çalışanı … tarafından imzalandığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilafın davacının telefonlarını davalı ile sözleşme imzalayarak davalının bayiisi olduğu operatöre taşıması nedeniyle davacı aleyhine eski operatör tarafından tahakkuk ettirilen ve davacı tarafından ödenen ceza-i şarttan kimin sorumlu olduğuna ve davalı çalışanı tarafından imzalanan yazılı taahhütname gereğince davalının sorumlu tutulup tutulamayacağına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının dayandığı taahhütnameyi imzalayan …’in davalı şirketin temsilcisi ve yetkili olmadığı, davalı adına taahhütte bulunarak borçlandırma yetkisine sahip bulunmadığı, davalının abonelik taşınması halinde ceza-i şartı ödeyeceğine dair beyanı olduğuna ilişkin delil sunulmadığı ve davalı çalışanı tarafından imzalanan taahhütnamenin geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Maddi olay ile bağlı olan hakim, hukuksal nitelendirmeyi kendiliğinden (re’sen) yapmakla yükümlüdür (HMK.md 33 ).
Kişilerin sözleşme dışı sorumluluğunda kural olarak kusur sorumluluğu esastır. Ne var ki; yasa koyucu değişik sebeplerle kusursuz sorumluluk hallerini de kabul etmiştir.
TBK’nun 66.maddesinde adam çalıştıranın sorumluluğuna ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.
Buna göre;”Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.
Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işi ile ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz.” yasal ifadesi bulunmaktadır.
Bu çerçevede adam çalıştıran; görülecek işe uygun fikri, mesleki bilgi ve yeteneklere sahip bir kişi seçmekle yükümlüdür. Seçeceği yardımcı kişinin göreceği iş için vasıflı, yeterli eğitim görmüş, yeni bilgi, yöntem ve tekniği, özümsemiş ve izlemiş olmasını arayacaktır (Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Prof. Fikret Eren, Cilt: 2-4 bası, sh.160). (HGK. 15.06.1994 gün ve 11-178 K.). Adam çalıştıranın bu en basit tedbirlere başvurmaması objektif özen görevini açıkça kötüye kullandığını kanıtlayan deliller olarak kabul edilmektedir. Adam çalıştıranın sorumluluktan kurtulabilmesi için, gerekli özeni göstermiş olması halinde de zararın gerçekleşeceğini ispat etmesi gerekecektir.
Bilindiği üzere adam çalıştıranın sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olmayıp, olağan sebep sorumluluğudur. Burada yasa ile adam çalıştırana genel nitelikte objektif bir özen yükümlülüğü, bir gözetim ödevi yüklenmiştir. Adam çalıştıranın sorumluluğu kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmamasına bakılmaksızın, kusurdan bağımsız olarak doğmaktadir. Bu halde yukarıda sözü edilen objektif özen yükümlülüğünün ihlaliyle meydana gelen zarar arasında, uygun illiyet bağının bulunması yeterli kabul edilmektedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu olayda meydana gelen ve davacı tarafından tazmini talep edilen zararın, adam çalıştıranın sorumluluğundan kaynaklanan zarar olduğu kabul edilerek, bu çerçevede yapılacak değerlendirme neticesinde bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece davalı çalışanının davalı şirketi temsile yetkili olmadığı, borç altına sokacak belge imzalama yetkisinin bulunmadığı ve taahhütnameden doğan zararın davalıdan istenemeyeceği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu durumda, mahkemece; dava konusu olayda TBK’nun 66.maddesi gereğince adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu kapsamında davanın esası hakkında inceleme yapılarak, taraflardan delilleri sorularak, … Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/163284 soruşturma dosyası da gözetilerek, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun belirtilen nedenlerle kabulü ile HMK’nun 353/1-a,6. maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-) … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 23/11/2017 tarih, 2015/905 E., 2017/911 K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
4-) Davacı tarafından yatırılan peşin harcın talep halinde iadesine,
5-) İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a- maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.