Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2020/500 E. 2021/1393 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVALI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 30/11/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 02/12/2021

Mahkemece verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı şirkete ait…. plaka sayılı aracın kalorifer sisteminin arıza yapması sonucunda onarılmak üzere davalı şirkete bırakıldığını, ancak davacının onayı alınmadan aracın tüm motor aksamının söküldüğünü, hatalı ve ayıplı onarım nedeni ile davacının aracını başka bir yerde yeniden tamir ettirmek zorunda kaldığını, aracın götürülmesi sırasında çekici ücreti ödediğini, ayrıca davacının aracını kullanamadığı günlere ilişkin olarak araç kiralamak zorunda kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin 21/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 09/12/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile bu talebini 38.170,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın kısmi dava olarak açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, dava konusu araç üzerindeki her işlemden önce davacı iş sahibinin onayının alındığını, kalorifer sistemindeki sorunun motordan kaynaklandığının tespit edilmesi üzerine davacının onayı alındıktan sonra motorun indirildiğini, davacıya onarım sırasında ikame araç teklifi sunulduğunu, bu hususun kayıtlar ile sabit olduğunu, davacının ihtar edilmesine rağmen aracı teslim alma hususunda geciktiğini, aracın motoru indirildikten sonra davacının onay vermemesi nedeni ile araç üzerinde başkaca bir işlem yapılmadığını, tespit raporunun taraflara tebliğ edilmemesi nedeni ile bağlayıcı niteliğinin bulunmadığını belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece, davanın kabulü ile tamir bedeli bakımından; dava dilekçesindeki 900,00 TL için dava tarihinden, 27.240,00 TL için ıslah tarihi olan 09/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte, çekici ücreti bedeli bakımından dava dilekçesindeki 50,00 TL için dava tarihinden, 68,00 TL bakımından ise ıslah tarihi 09/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte, kiralık araç bedeli bakımından dava dilekçesindeki 50,00 TL için dava tarihinden, 9.862,00 TL bakımından ise ıslah tarihi 09/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde,mahkemece otomotiv alanında uzman olmayan 2 kişilik bilirkişi heyetinin yetersiz raporuna göre karar verildiğini, dava konusu araçtaki arızanın yapılan tamirden kaynaklandığına ilişkin dosyada hiçbir delil ve tespit bulunmadığını, tamir bedeline ilişkin faturadaki değişen parça listesinde, davacı şirket tarafından davacının talebi doğrultusunda tamamlanmayan, onaylanmayan ek işler formunda yer alan parçalarla hemen hemen aynı olduğunu, davanın kabulü cihetine gidilecek olsa bile sadece motorun yeniden yerine takılmasına ilişkin masrafların davalıdan tahsil edilmesi gerektiğini, araçta davalı servise gelmeden evvel oluşan silindir kapağı çatlağından ötürü arıza meydana geldiğini, otomotiv alanında uzmanlığı bulunan 3 kişilik bilirkişi heyetinden maddi zararı net şekilde ortaya koyan rapor alınması gerektiğini, davacıdan alınan onayla aracın motorunun indirildiğini ve davacı gelmeden herhangi bir işlem yapılmadığını, davacı geldikten sonra davacı ile beraber silindir kapağı ve diğer parçalarının sökülerek davacıya aracın daha önce geçirmiş olduğu onarımdan kaynaklı hasarların gösterildiğini, bunun dışında davacının onayı olmadığından araç üzerinde başkaca işlem yapılmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davada, araç onarım sözleşmesi (eser sözleşmesi) gereğince ayıplı ifa nedeniyle onarım bedeli, ikame araç bedeli ve çekici ücretinden kaynaklanan maddi tazminat talep edilmektedir.
Dosya kapsamından, dava konusu…. plakalı aracın davacı iş sahibi tarafından tamir edilmek üzere davalı yükleniciye teslim edildiği, aracın davalı yüklenici tarafından tamir edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalı yüklenici tarafından tamir işinin fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapılıp yapılmadığı, eğer yapılmamış ise davacı araç sahibinin hatalı tamir nedeni ile zarara uğrayıp uğramadığı ve varsa zararın miktarına ilişkindir.
TBK.’nun 470.maddesinde;”Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” hükmü düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 471.maddesine göre “Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır” denilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Herhalde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hakim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Davacının … plaka sayılı aracını kalorifer ısıtma sistemindeki arıza nedeni ile davalı yükleniciye tamir edilmesi için bırakıldığı, yapılan tamirat neticesinde araçtaki arızanın başka bir sebepten kaynaklandığının tespit edilmesi üzerine bu durumun davalı yüklenici tarafından davacı iş sahibine bildirildiği, dosyada mevcut ve taraflar arasındaki (bilirkişi tarafından çözümü yapılan) ses kayıtlarına göre davacının onayının alınması üzerine aracın motor aksamının indirildiği, davacının onayı olmadığı için araçtaki bu aşamadan sonra başkaca bir işlem yapılmadığı dosya kapsamı ile sabittir.
Davacı aracını davalı dışındaki başka bir servise götürerek yeniden tamir ettirdiğini ileri sürmesine rağmen, aracın dava dışı servis tarafından onarım gördüğüne ilişkin dosyada herhangi bir fatura, belge ya da delilin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi heyeti tarafından kök ve ek raporlar dosyaya sunulmuştur.
Ancak, bilirkişi raporlarının incelenmesi neticesinde; davacının tamirata ilişkin edimlerini tam ve ayıpsız olarak yerine getirip getirmediğinin net olarak açıklanmadığı, taraflar arasında düzenlenen araç tamirine ilişkin sözleşmeye göre tamir edilmesi gereken hususların neler olduğu ve tamirattan sonra ortaya çıkan arızaların tamirat kapsamında bulunup bulunmadığı hususlarının açık ve net olarak tespit edilmediği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunun, ihtilafı çözücü, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı kabul edilmiştir.
Mahkemece; öncelikle davacıdan aracın dava dışı servis tarafından onarıldığına ilişkin fatura ve diğer delillerin ibrazının istenmesinin ardından konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak, dava dışı servis tarafından araç üzerinde hangi onarımların yapıldığı ve bu yapılan onarımların davalı servisin hatalı ve kusurlu tamirinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının net ve açık bir şekilde belirlenerek, hatalı tamirden kaynaklanan zararın belirlenmesi halinde dava dışı servise ödenen tamir bedelinin olaya ve işe uygun olup olmadığı, davalının hatalı işleminin bulunmaması halinde ise, davalının sadece motor aksamının tekrar yerine takılması masraflarından sorumlu tutulması gerekmektedir.
Ayrıca, davacının ikame araç bedeline ilişkin talebinin değerlendirilmesi neticesinde ise, tamir için geçmesi gereken makul süre ile tamire konu edilen benzer bir aracın günlük kira bedeli belirlenerek buna göre kazanç kaybının tespiti gerekmektedir. Yine yoksun kalınan kâr hesaplanırken, net kazancın tespiti konusunda yapılması zorunlu olan masrafların yapılmaması dolayısıyla elde edilen tasarrufun kazançtan düşülmesi suretiyle hesaplama yapılması gerekirken, mahkemece; bu yönler itibariyle bilirkişi incelemesi yaptırılmadan sadece davacının dosyaya sunduğu fatura esas alınmak suretiyle ikame araç bedeli olarak 9.912,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

Bu durumda, mahkemece; yukarıda açıklanan hususlar ile ilgili ihtilafları gidermek amacıyla konusunda uzman 3. kişilik bilirkişi heyetinden yukarıda izah edilen hususlarda açık, anlaşılır, hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Belirtilen nedenlerle, mahkemece; dava konusu ihtilafı çözücü nitelikte bilirkişi incelemesi yapılmadan, gerekli deliller toplanmadan, yeterli inceleme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
İnceleme 6100 sayılı HMK’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ile sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-)ANKARA 12.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 14/01/2020 tarih….sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
4)Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
5-)İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.