Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2020/392 E. 2021/318 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO :…
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2018
NUMARASI :…

DAVACI :….
….

DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ-DAVALI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 09/03/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 12/03/20201

Mahkemece verilen karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı şirketin dava dışı… ile abonelik sözleşmesi imzaladığını, …. 21/11/2012 tarihinde davalı … ile birleştiğini, 2010 Ocak döneminde fazladan alınan…. bedelinin tahsili için açılan davanın kazanıldığını, davacı şirketin daha önceki dava ile talep edilen 2010 Ocak dönemindeki …. bedeli hariç olmak üzere, 2006 Eylül-2010 Aralık dönemlerindeki faturalar ile davalının fazladan tahsil ettiği bakiye KDV dahil 321.708,40 TL parakende satış hizmet bedelinin ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun’un 51.maddesine göre gecikme zammı, gecikme zammının KDV’si ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, tahsilatların mevzuata uygun olduğunu belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI:Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, ödeme tarihlerinden itibaren 6183 sayılı Kanunun 51. maddesine göre asıl alacağın gecikme zammı ve KDV’si ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken avans faizine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın bu yön itibariyle düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise istinaf dilekçesinde, davacının basiretli tacir olarak gelen faturalara 8 gün içerisinde itiraz etmediğinden zamanaşımının gerçekleştiğini, yapılan tahsilatların mevzuata uygun olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte avans faizi yerine yasal faiz uygulanması gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davada, haksız tahsil edildiği iddia edilen PSH bedellerinin davalı elektrik şirketinden gecikme zammı ve KDV’si ile birlikte tahsili talep edilmektedir.
Uyuşmazlık, fatura ödemeleri kapsamında davalı şirket tarafından tarafından tahsil edilen PSH bedellerinin maktu oranda mı yoksa nisbi oranda mı tahsil edileceği, asıl alacağa gecikme zammı ve KDV uygulanıp uygulanmayacağı ve faizin başlangıcı noktalarında toplanmaktadır.
Danıştay 13. Dairesinin 06.04.2011 tarih ve….Karar sayılı kararıyla, (EPDK)’nın 875 sayılı Kurul kararının ekinde yer alan 20 dağıtım şirketi için …. geçiş döneminde uygulanmasına ilişkin II. Bölümünün B bendi ; “Sayaç okuma ve faturalandırma hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret uygulanması gerektiğinin ortada olduğu, kaldı ki buna ilişkin maliyetlerin metodolojinin 1. Bölümünde abone başına sabit bir ücret olarak belirlendiğinin açık şekilde ifade edildiği” belirtilmek suretiyle iptal edilmiştir.
Danıştay 13. Dairesinin anılan kararı ise; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 24.05.2012 tarih ve….. Karar sayılı kararı ile “davacı şirketin ürettiği elektriği serbest tüketicilere sattığı ve perakende satış hizmet tarifesinin Kwh üzerinden alınmasına ilişkin kuralın “Serbest tüketiciler” yönünden hukuka aykırı olduğu iddiasında bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumda davacının dava konusu işlemlerin iptali isteminin “serbest tüketiciler”e yönelik olduğu dikkate alındığından, Daire kararının da “serbest tüketiciler”le sınırlı olarak uygulanacağı belirtilerek onanmıştır.
İptal kararları, iptali istenen tasarrufu ve ona bağlı işlemleri yapıldıkları tarihten itibaren ortadan kaldırır, geçmişe etkilidir, işlem hiç yapılmamış gibi hüküm ve sonuç doğurur, işlemden önceki hukuki duruma dönülür ve genel etkilidir.
Yargılama sırasında görüşüne başvurulan bilirkişi heyeti 23/03/2016 tarihli raporlarında; “Serbest tüketici olan davacıdan 320.964,33 TL fazla PSH bedelinin tahsili edildiği” bildirilmiştir.
Bilirkişi heyet raporunun; hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili istinaf talebinde, asıl alacağa ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini iddia etmiş ise de, davanın istirdat davası olması, davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediğinin anlaşılması karşısında asıl alacağa dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesine ilişkin mahkeme kararında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Diğer yandan; davacı vekili istinaf dilekçesinde gecikme zammına (faize) KDV tatbik edilmek suretiyle asıl alacağın gecikme zammı ve gecikme zammına KDV ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK)’nun 1.maddesinin 1 ve 2. fıkralarında; “her türlü mal ve hizmet ithalatı” ile “diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetlerin” katma değer vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra; aynı Kanunun 2.maddesinin 3.bendinde; “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımlar da” mal teslimi olarak kabul edilmiştir.
Sözü edilen Kanunun 5.maddesinde yer alan “vergiye tabi bir hizmetten, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması hizmet sayılır” hükmü ile “hizmet sayılan haller” düzenlenmiş; Kanunun 10.maddesinin (g) bendinde “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi” vergiyi doğuran olay olarak kabul edilmiştir.
Verginin matrahını düzenleyen “teslim ve hizmet işlemlerinde matrah” başlıklı 20.maddesinde de “belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği hallerde tarife ve bilet bedeli Katma Değer Vergisi dahil edilerek tespit olunur ve vergi müşteriye ayrıca intikal ettirilmez” hükmüne yer verilmiştir.
Davada, taraflar arasındaki ilişkinin 3065 sayılı Kanun kapsamında vergi matrahına dahil bir hizmet niteliğinde bulunmadığının anlaşılması karşısında, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin faizin türüne ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesi neticesinde ise;
21/07/1953 tarihinde yürürlüğe giren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Kanununun 1 ve 3 üncü maddelerinde , bu kanunun uygulanacağı kuruluşlar arasında davacının içinde bulunduğu özel hukuk tüzelkişilerine yer verilmemiştir. Buna göre mahkemece; tarafların tacir olduğu da gözetilerek, alacağın avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesine ilişkin mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Bu durumda, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri ve bilirkişi heyet raporu dikkate alındığında; mahkemece kurulan hükümde isabetsizlik görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK.’nun 353/1-b, maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
İnceleme 6100 sayılı HMK’nun 355.md hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ile sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-ANKARA 13.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin, 31/05/2018 tarih, … sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ESASTAN REDDİNE,
2-Eksik alınan 4,90 TL istinaf harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Alınması gereken 21.925,07 TL harçtan davalı tarafından yatırılan 5.481,27 TL nin mahsubu ile bakiye 16.443,80 TL nispi karar ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin başvuranlar üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere, 09/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.