Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2020/1108 E. 2022/386 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2017
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 24/03/2022

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında düzenlenen 12/04/2010 tarihli harici taşınmaz satım sözleşmesi gereğince dava konusu 18 numaralı bağımsız bölümün davacı tarafından davalıya 160.000,00 TL’ye satıldığını, davalının satış bedelini davacıya inşaat malzemesi vermek suretiyle ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davacının tapu devrini gerçekleştirmesine rağmen davalının sözleşmeden doğan edimleri yerine getirmeyerek davacıya teslim etmesi gereken malzemeleri vermediği anlaşıldığından, harici sözleşme gereğince davalının ödemediği bakiye 125.750,00 TL borcun tahsili amacıyla Ankara 18.İcra Müdürlüğü’nün 2013/13711 E.icra takibi ile başlatılan icra takibine vâki itirazının iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan 12/04/2010 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan tüm edimlerini yerine getirdiğini, ancak davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirdiği halde davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle davalının teslim etmesi gereken malzeme bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, mahkemece deliller değerlendirilmeden, dosyada mevcut belgeler tam anlamı ile incelenmeden ve yeniden bilirkişi incelemesi yapılmadan davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davada, taraflar arasında düzenlenen 12/04/2010 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali ile icra inkâr tazminatı talebine ilişkindir.
Uyuşmazlık, mahkemenin görevli olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamından, taraflar arasında düzenlenen 12/04/2010 tarihli “Daire Satış Protoktolü” başlıklı belgede, satıcı (davacı) tarafından, alıcı (davalı)’ya 2.kat, 18 nolu dairenin 160.000,00 TL’ya satıldığı, satış bedelinin alıcı (davalı)nın, satıcı (davacı)ya (yükleniciye) vereceği inşaat malzemeleri ile ödeneceği hususunun kararlaştırıldığı, malzemelerin 160.000,00 TL karşılığı değeri ve miktarının açıkça ve ayrıntılı olarak yazıldığı belirtilmiştir.
Bir davada maddi olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak Hakime aittir (HMK MD.33).
Davacının talebinin 12/04/2010 tarihli Daire Satış Protokolü kapsamında davalı tarafından satış bedelinin tahsiline ilişkin olduğundan uyuşmazlığın harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenmeyen satış bedelinin TBK.’nun 77-82.maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
6100 sayılı HMK.’nun 2.maddesi gereğince “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye hukuk Mahkemesidir” hükmü getirilmiştir.
Hukuki uyuşmazlıklarda Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi asıl, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi ise istisna olup, özel bir kanun hükmü ile açıkça Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılacağı bildirilmeyen ve diğer mahkemelerin görev kapsamına girmeyen bütün dava ve işler Asliye Hukuk Mahkemesinde görülür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede altı bent halinde sayılan davalar, ticari dava sayılır. Taraflardan biri, tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.

6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK.’nun 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, re’sen incelenir.
Dosya kapsamından, davacının davalı aleyhine sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacağının tahsili için icra takibi başlattığı anlaşılmıştır.
Görev kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir.
Bu durumda, uyuşmazlığın; çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesinin değil Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığına göre, mahkemece; görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekirken davanın esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Belirtilen nedenlerle, mahkemece; davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun (esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin) kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA karar verilmesi gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-)Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 28/11/2017 tarih, 2014/388 E.- 2017/953 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-)Dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-)Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-)Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a.3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.