Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2020/1020 E. 2021/279 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO :…
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2020
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : SÖZLEŞMENİN FESHİ, TESPİT VE ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : DAVACI VEKİLİ
KARAR TARİHİ : 02/03/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 10/03/2021
Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, dava dışı …. ile davacı arasında 01/02/2010 tarihinde irtifak hakkı sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile davacı şirketin …. sözleşmenin 3. maddesinde sıralı alanlar üzerine bina ve tesisler yapılması hususunda anlaştıklarını, karşılığında ise taşınmazlar üzerine 01/02/2010 tarihinden başlamak üzere davacı lehine 30 yıl süreli irtifak hakkı tesis edildiğini, taşınmazların yapımı için davalı şirket ile 14/03/2014 tarihli …. imzalandığını, …. ada, ..parsele yapılacak taşınmazların tüm giderlerinin davalı tarafından karşılanmak üzere yapılacağını, taşınmazlardan elde edilecek kira gelirlerinin % 50’sinin 30 yıl boyunca davacı şirket tarafından davalı şirkete ödeneceğinin hükme bağlandığını, davalının binaların yapımı için…. aldığı krediye karşılık …. tarafından …..taziye ilişkin üst kullanım hakkı üzerine 9.750.000 USD tutarında ipotek tesis edildiğini, davalı tarafından bu sözleşmeden doğan hak ve alacakların temlik sözleşmesiyle …. temlik edildiğini, temlik işleminin garantisinin ise bankaya verilen üst hakkı ipoteği olduğunu, davalının sözleşmeden kaynaklanan borcunu yerine getirmediğini, üstlendiği binaları eksiksiz olarak inşa edip teslim edemediğini, yapı kullanım izin belgesinin alınmadığını belirterek, taraflar arasında imzalanan 14/03/2014 tarihli …. göre, davalı tarafından yapımı üstlenilen taşınmazların süresinde bitirilmemesi nedeniyle sözleşmenin geriye etkili olarak feshine ve işin tasfiyesine, davalı adına kredi veren …’ye yapılan ödemelerin tasfiyede mahsubunun yapılmasına, sözleşmeye bağlı olarak konulan ipoteğin yolsuz tescil olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu talep ile orantılı ve davanın niteliği gereği yazılı usule tabi olunması gereği bir değere dava değerinin yükseltilerek harçlandırılması aksi halde davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, feshi talep edilen sözleşmenin konkordato planının ana unsuru olduğunu, feshi halinde konkordato planının uygulanma imkanı kalmayacağını, davacı yanın sözleşmenin tasfiyesi talebinin yasaya ve usule aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere eğer ki davacı talebi gereği sözleşmenin feshine karar verilmesi durumunda davalı imalatlarının tespiti ile alacak talepleri için talep hakkının mahkemece veya davacı talebi ile alınamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 09/09/2020 tarih, …… sayılı kararı ile 03.02.2020 tarihli duruşmada, Harç noksanlığı tamamlanmamış olmakla davacının eksik harcı tamamlayıncaya kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına, 3 aylık sürede tamamlanmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine yönelik karar verildiğinden yasal süresi içinde yenilenmeyen davanın HMK.nun 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacı şirket 4691 sayılı ….yargılamanın bu doğrultuda devamına karar verilmesi gerekirken; peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadığından bahisle mahkemece verilen davanın açılmamış sayılmasına dair hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için davacı şirketin harç muafiyeti bulunmadığı düşünülse dahi huzurdaki davaya konu taleplerin tamamının nispi harca tabi dava ve işlerden olmadığını, ilk taleplerinin 14.03.2014 tarihli Gelir Paylaşımı İşi Sözleşmesi’ne göre davalı tarafından yapımı üstlenilen taşınmazların süresinde bitirilememesi nedeniyle sözleşmenin geriye etkili olarak feshi ve buna bağlı olarak işin tasfiyesi olduğunu, sözleşmenin feshine ilişkin taleplerin Harçlar Kanunu madde 16 çerçevesinde nispi harca tabi dava ve işlerden olmadığını, ikinci taleplerinin sözleşmeye bağlı olarak davalı adına kredi veren ….’ ye yapılan ödemelerin tasfiyede mahsubunun olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 100.000,00-TL değer üzerinden açtıkları davanın harçlandırıldığını, bu talep nisbi olarak harçlandırılmasına rağmen incelemede bulunulmaması ve diğer taleplerle birlikte yekün olarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usule ve hukuka aykırı olduğunu, son taleplerinin sözleşmeye bağlı olarak konulan ipoteğin yolsuz tescil olduğunun tespiti olduğunu, ipotek üst hakkı üzerinde kurulmuş olduğundan taşınmazın aynına ilişkin olduğunun kabul edilemeyeceğini, ipoteğin fekkine ilişkin …tarafından açılan davanın Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin ….. Sayılı dosyasında derdest olduğunu, bu talepleri de maktu harca tabi olduğundan yargılamaya devam olunması gerektiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava; taraflar arasında yapılan 14/03/2014 tarihli gelir paylaşımı sözleşmesinin feshine, ipoteğin yolsuz tescil olduğunun tespitine ve alacağa ilişkindir.
Davacının dava açarken alacağını belirlemesinin imkânsız olduğu veya alacağının belirlenmesinin kendisinden beklenmeyeceği hallerde davacının mağduriyetinin giderilebilmesi ve birtakım sakıncaları bertaraf etmek amacıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile birlikte “belirsiz alacak davası” kurumu kabul edilmiştir (HMK.107).
HMK’nun 107. maddesinde; ”(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bir uyuşmazlığın çözümüne tarafların iddia ve savunmaları yön verir. Bilindiği üzere, hakim Türk hukukunu re’sen uygular (HMK.33). Dava dilekçesinde dayanılan vakıalara uygulanacak normatif düzenlemeleri uygulamak ve hukuki nitelendirmeyi yapmak hakimin yasal görevidir. Hakimce bu hukuki nitelendirmeyi yapılırken, tarafların yargılama sırasındaki istem ve savunmalarına yönelik tüm dilekçe, beyan ve delilleri bir bütün olup uyuşmazlığın çözümünde bunların tümünün dikkate alınarak bir sonuca varılması gerekir.
Somut olayda, davacının alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığı gibi talep edilecek miktar taraflarca tartışmasız ve açıkça belirlenmemiştir. Dava konusu alacağın tespiti bu haliyle mümkün olmayıp yargılamayı gerektirmektedir. Bu alacak için davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının mevcut olduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece, davacının talep ettiği alacağın yargılama safahatinde belirlenecek nitelikte olması nedeniyle dava açmakta hukuki yararının olduğu kabul edilerek işin esasına girilip, taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile harç noksanlığı tamamlanmamış olmakla davacının eksik harcı tamamlayıncaya kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sonuçta davanın HMK.nun 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu durumda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile HMK.’nun 353/1-a, 4., 6 maddeleri gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-) Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 09/09/2020 tarih, …. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-)Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
4-)İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a- maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.