Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2019/1115 E. 2021/530 K. 12.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 24. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
24.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2019
NUMARASI ..

DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN : TARAF VEKİLLERİ
KARAR TARİHİ : 12/04/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 28/04/2021

Mahkemece verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı firma ile davalıya ait firmanın aynı yerde kayıtlı ve bitişik vaziyette faaliyet gösterdiklerini, iki taşınmaz arasına 2017 yılında davacı tarafından istinat duvarı yaptırıldığını, TMK’nın komşuluk hukukunu düzenleyen maddeleri ile ilgili hükümleri gereği bu istinat duvarının maliyetinin her iki komşu taşınmaz maliklerince ortak olarak karşılanması gerektiğini, davacı tarafından yaptırılan istinat duvarı masrafının 1/2 oranında davalı tarafından ödenmesi gerektiği halde, ihtarname çekilmesine rağmen ödeme yapmayan davalıdan, fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere 10.000.00 TL’nin tahsili talep edilmiş, 28/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi talep 31.753,50 TL’ye yükseltilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi vermemiş, davalı ve davalı vekili duruşmada ayrı ayrı alınan beyanlarında davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 21.375,93 TL’nin 01/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, 1.20 metrelik duvarın yeterli olacağının kabul edilemeyeceğini, davanın tümden kabulünün gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, doğal kat farkının düşük olduğu halde, mevcut kot farkının davacının yaptığı fabrika inşaatının dolgusundan kaynaklandığını, davanın tümden reddinin gerektiğini, tümden reddine karar verilmemesi halinde ise, davalının kusursuz yahut da daha az kusurlu olduğunun gözetilmesi gerektiğini, faize karar tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiğini, hangi dolgunun ne zaman yapıldığının bilirkişi raporunda açıklanmadığını, bu hususlar gözden geçirildiğinde kusur ve sorumluluk oranının değişeceğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava taraflara ait taşınmazlar arasına davacı tarafından inşa edilen istinat duvarının yapım masraflarının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca payına düşen oranda davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Yargılama sırasında, ilk bilirkişi heyetinden alınan rapor ve ek raporda denetime açık şekilde duvar maliyetine ilişkin teknik hesaplama yapılmadığı gerekçesiyle ikinci bir heyet raporu alınmış, hükme esas alınan söz konusu raporda; “Davacı ve davalıya ait taşınmazlar arasında tabi kot farkı bulunduğu, taşınmazlar arasına yapılan istinat duvarının hem davacıya hem de davalıya fayda sağladığı, duvarın iki taşınmaz arasındaki kot farkından dolayı meydana gelebilecek toprak kaymalarını ve malzemenin düşmesini önleyici mahiyette olduğu, duvarın yapılmasının zorunlu olup komşuluk hukuku gereği iki taşınmaz arasına yapılacak istinat duvarından her iki malikin de müştereken sorumlu olması gerektiği, dava konusu istinat duvarının 2.40 metre yüksekliğinde olup, yüksekliğinin 1.20 metre olmasının stabilite yönünden yeterli olacağı, mevcut haliyle inşa edilmiş olan duvarın ortalama nitelikten fazla olup her iki taşınmaz arasındaki gerekli faydayı sağlayacak ortalama istinat duvarının maliyetinin dava tarihi itibariyle 42.751,87 TL olup, bunun 1/2’sinin davalıdan talep edilebileceği” hususları belirtilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun, bilimsel verilere dayalı, hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Diğer yandan davacı tarafından keşide edilen Kayseri 7. Noterliğinin 22/08/2017 tarihli 26017 numaralı ihtarnamesi ile davalı 01/09/2017 tarihi itibariyle temerrüde düşürülmüş olduğundan, temerrüt tarihi itibariyle faize hükmedilmesinde isabetsizlik yoktur.
Bu durumda, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemece kurulan hükümde isabetsizlik görülmediğinden, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE kararı vermek gerekmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nun 355.md hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Eksik alınan 14,90 TL istinaf harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.460,19 TL harçtan davalı tarafça yatırılan 365,05 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.095,14 TL nispi karar ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile, HMK’nun 391/3. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/04/2021 tarihinde karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır.