Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/816 E. 2023/762 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2023/816
KARAR NO : 2023/762

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2023
ESAS-KARAR NUMARASI : 2003/443 E.
DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : … -…
VEKİLİ : Av. …-(E-Tebligat)

Davalı … vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili 14.07.2003 tarihli dava dilekçesinde; kooperatifin önceki yöneticileri olan davalılar …, … ve …’nin kooperatifi zarara uğrattıklarını ileri sürerek, öncelikle davalıların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.000,00 TL.’nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ve vekilleri davanın reddini istemiştir.
Davalılardan … 07.03.2023 tarihli dilekçesinde; Mahkemece 14.07.2003 tarihli tensip tutanağının 12. maddesi ile davalı müvekkili …’ün adına kayıtlı taşınmazların, davacı kooperatifçe tahsis edilen taşınmazların ve üyelik haklarının devir ve temlikinin önlenmesi için haksız ve hukuka aykırı şekilde teminat istenmeksizin ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, HMK’nın 392. maddesi uyarınca talepte bulunandan teminat alınması gerektiğini, davacı kooperatifin tasfiye halinde olduğunu, davacı kooperatifin tasfiye edilmesi halinde, davalı müvekkilinin yapılan yargılama sonunda haklı çıkması ve konulan iş bu makul süreyi de aşan tedbirin haksız olduğunun belirlenmesi durumunda müvekkilinin zararını tazmin etmesinin neredeyse imkânsız hale geleceğini belirterek, öncelikle Anayasaya ve Kanuna aykırı olarak devam ettirilen ihtiyati tedbir kararının öncelikle teminatsız olarak kaldırılmasına, aksi düşünülür ise, dava değeri nispetinde tek bir malvarlığı üzerinde tedbirin devam ettirilmesi yahut teminat mektubu karşılığında kaldırılmasına, aksi kanaatte olunursa davacı tarafından teminat yatırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince istinafa konu ara kararıyla; “Tüm dosya kapsamına göre; dava, kooperatif yöneticileri olan davalılar aleyhine açılan sorumluluk davası olup, dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 100.000.000.000,00 eski TL (100.000,00 TL) tazminat talepli açıldığı, kooperatif yöneticisi olan davalı hakkında, ceza davasında dava zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verilerek kesinleştiği, her ne kadar ceza mahkemesi kararı mahkememizi bağlayıcı nitelikte olmayıp, ceza dosyasında temin edilen bilirkişi raporları içeriği ve davalı adına kayıtlı taşınmazlar ve araçlar üzerinde çok sayıda haciz bulunması nedeniyle dosyamızda mevcut durum itibarıyla ihtiyati tedbir kararının teminatsız veya teminat karşılığı kaldırılması yönündeki davalı vekilinin şartların değiştiğinden bahisle ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiş ise de, davanın açıldığı tarihten bu zamana kadar geçen süre, davalı adına kayıtlı taşınmazlar ve araç üzerindeki haczin Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından konulan kamu haczi olması ve dava dilekçesi ile talep edilen 100.000,00 TL tazminat miktarı ile muhtemel karar tarihine kadar işleyecek faiz miktarı göz önüne alındığında davalının birden çok taşınmazı üzerindeki mülkiyet hakkının kısıtlanmaması adına itirazın kısmen kabulü ile, davacı tarafın da muhtemel zararına karşılık olmak üzere davalı … tarafından 1.000.000,00 TL nakit teminatın mahkeme veznesine yatırılması veya bu miktarda kayıtsız şartsız ve süresiz banka teminat mektubunu 2 hafta içerisinde ibraz etmesi halinde davalının mal varlığı üzerindeki tedbirin kaldırılmasına, kabul dışı kalan talebin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; talep dilekçesindeki beyanlarını da tekrar ederek, Hukukumuzda ihtiyati tedbirin karşı tarafı cezalandırmak ya da baskı altına almak için değil, hakkın korunması amacına hizmet ettiğini, yerel Mahkemece bekletici mesele yapılan ceza yargılamasında Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.12.2020 tarih ve 2020/84 E. ve 2020/441 K. sayılı kararının kesinleştiğini, bu yargılamada dosya içerisine yapılan incelemeler ile tanzim edilen raporlar doğrultusunda müvekkilinin davacı kooperatif kasasından zimmetine para geçirmediğinin tespit edildiğini, bu sebeple açıkça değişen durum ve koşullar uyarınca ihtiyati tedbirin öncelikle kaldırılmasına, aksi düşünülür ise tek bir taşınmaz üzerinde tedbirin devam ettirilerek diğer tedbirlerin kaldırılması yahut teminat mektubu vs imkanlar uyarınca değiştirilmesine karar verilmesinin ısrarla ve defaten talep olunduğunu, gelinen 20 yıllık süreçte herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın müvekkili yönünden sadece tedbirin devam ettirilmesinde de hukuka uyar bir yan bulunmadığını, 2003 yılında tesis edilen ihtiyati tedbirin ölçülülük ilkesine aykırı ve orantısız olduğunu, ivedilikle kaldırılması gerektiğini, bu hususun müvekkilinin tüm ticari hayatını ve itibarını da zedelediğini, tasarruf hakkını kısıtladığından telafisi mümkün olmayan maddi ve manevi zararlara sebebiyet verdiğini, mahkemenin makul süreyi aşarak yaklaşık 20 yıldır devam ettirilmekte olan ihtiyati tedbir kararı müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl etmişken, talebinin kısmen kabul kararı ile bu ihlâlin devam ettirildiğini, Anayasa Mahkemesinin benzer nitelikte tedbir kararları ile ilgili başvurularda ihtiyati tedbirin makul olmayan sürede devam ettiğini, bu durumun da mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini hükme bağladığını, ihtiyati tedbir talep edenden teminat alınmasına ilişkin taleplerinin Mahkemece gerekçeden yoksun şekilde haksız olarak reddedildiğini, bu durumun bir tarafı aşırı güçsüzlüğüne iteceğini ve menfaatler dengesini zedelemekle müvekkilinin hak arama özgürlüğü ile adil yargılanma hakkını da ihlâl edeceğini, yine “Gerekçeli karar hakkı”nın adil yargılanma hakkının temel bir unsurlarından biri olduğunu, söz konusu tedbir sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını, Mahkemece müvekkilinin sadece bir taşınmazı üzerinde dahi gayrimenkul değerleme raporu tanzim ettirilerek tedbire devam edilebilecekken, bu fırsat verilmeksizin adeta davanın nihai sonucu uygulanarak yargılama yapıldığını ve fahiş bir teminat bedeli yatırılmasının öngörüldüğünü, alacağı kabul etmemekle birlikte mahkemenin gerekçesinde yer verdiği 100.000,00 TL. alacağın dava tarihinden bugüne dek işleyen faizinin yıllar bazındaki kademeli yasal faiz oranı düşünüldüğünde dahi 1.000.000,00 TL nakit teminat yahut teminat bedeli yatırılması şeklindeki kararın açıkça fahiş olduğunu, 20 yıldır devam eden tedbir kararı yüzünden müvekkilinin ticari hayatının bitme noktasına geldiğini ve ekonomik özgürlüğünün tümü ile kısıtlandığını, bankalarca müvekkiline ancak nakit olarak meblağ yatırması halinde teminat mektubu verildiğini, bu kararın davacıya doğrudan tahsilat imkânı tanıdığını, müvekkilinin mallarını gizlemesi, kaçırması durumu olmadığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve öncelikle ihtiyati tedbirin teminatsız olarak kaldırılmasına, aksi düşünülürse davacının teminat yatırması karşılığında dava değeri nispetinde tek bir malvarlığı üzerinde tedbirin devam ettirilmesi yahut dava değerince teminat mektubu karşılığında kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, aralarında davalının da bulunduğu kooperatifin önceki yöneticilerinin sorumluluğu sebebiyle tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, tedbirin kaldırılması talebinin kısmen kabulü ile ihtiyati tedbirin teminat karşılığı kaldırılmasına dair ara kararı istinafa konu edilmiştir.
Dosya kapsamından,
14.07.2003 tarihli tensip tutanağının 12. maddesi ile davalılar adına kayıtlı taşınmaz varsa taşınmazların, bu kişilerin S.S. … Kooperatifinde adlarına tahsis edilmiş bağımsız bölüm varsa bu bölümün veya bu kişilerin kooperatifte üyelik durumları söz konusu ise üyelik haklarının başkasına devir ve temlik edilmemesi için tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir veya kooperatif üyelik haklarının devredilmemesi için üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, yine davacı vekilinin talebi ile 30.09.2005 tarihinde davalının bazı taşınmazlarının tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmuş olduğu, davalı …’ün ihtiyati tedbirin kaldırılması, aksi halde teminata bağlanarak ve dava değerine göre uyumlu ve yeterli bir mülkün üzerinde bırakılması taleplerinin İlk derece Mahkemesince muhtelif ara kararlarıyla reddedildiği, bu defa istinafa konu 08.03.2023 tarihli ara kararıyla, davalının ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin kısmen kabulüne, 1.000.000,00 TL nakit teminatın mahkeme veznesine yatırılması veya bu miktarda kayıtsız şartsız ve süresiz banka teminat mektubunu 2 hafta içerisinde ibraz etmesi halinde davalının mal varlığı üzerindeki tedbirin kaldırılmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
İlk derece Mahkemesinin istinafa konu ara kararının HMK’nın 395. maddesindeki teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına yönelik olduğunun kabulü gerekmiştir.
HMK’nın 395. maddesi, “(1) Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen veya hakkında bu tedbir kararı uygulanan kişi, mahkemece kabul edilecek teminatı gösterirse, mahkeme, duruma göre tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verebilir.
(2) Teminatın tutarı, tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına göre; türü ise 87 nci maddeye göre tayin edilir.
(3) İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” hükmünü haizdir.
HMK.’nın 341/1. maddesi hükmüne göre ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
Öte yandan, “Teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması”na ilişkin düzenleme yapan 395. maddenin üçüncü fıkrasında, kanun yollarını düzenleyen HMK.’nın 391. maddesinin son fıkrasına veya 394. maddesinin beşinci fıkrasına atıf yapılmamış olduğundan, teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması sebebine dayalı kararın istinafı olanaklı değildir. Aksi hal, 395. maddenin gerekçesinde de belirtilen “…Mahkeme, gösterilen teminat karşılığında tedbiri kaldırabilir veya değiştirebilir. Tedbiri kaldırmak bakımından iki yoldan biri olan teminat gösterilmesinde bu paralelliğe uygun olarak itiraza ilişkin üçüncü ve dördüncü fıkraya atıf yapılmıştır.
Teminat üzerine verilen kararlar ihtiyatî tedbirin özüyle ilgili olmadığından, bu konudaki kararlara karşı kanun yoluna başvurulması kabul edilmemiş, bu sebeple de itirazda kanun yoluna başvuruya ilişkin fıkraya atıf yapılmamıştır….” denilmek suretiyle ortaya konulan kanun koyucunun iradesine de aykırı olacaktır.
Kanun koyucunun ihtiyati tedbire dair kanun yollarına ilişkin düzenlemeleri bilinçli, özenli, ayrıntılı ve açık bir şekilde yapması, ihtiyati tedbir talebinin reddi ve ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânını getirmesi, HMK’nın 395. ve 396. maddelerinde ise bilinçli şekilde aynı kanunun 394/5. fıkrasına atıf yapmaması karşısında, davalı … vekilinin talebi üzerine, teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına yönelik Mahkemenin vermiş olduğu karara karşı, kanun yolu, dolayısıyla istinaf yolu kapalıdır. Ancak itiraz yolu açıktır. Dolayısıyla, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nın 396/2. maddesi hükmü gereğince itiraz dilekçesi olarak dikkate alınması ve bu taleplerle ilgili mahkemece olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, istinaf yolu kapalı olduğu halde dosyanın Dairemize gönderilmiş olması doğru olmadığından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK.’nın 341. ve 352/(1)-ç. maddeleri uyarınca, davalı … vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN USULDEN REDDİNE,
2-Davalı … vekilince yatırılan istinaf harçlarının istek halinde iadesine,
3-İstinaf giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … vekilince yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
5-Karar tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
26.04.2023 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 27/04/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza