Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/669 E. 2023/930 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/669 – 2023/930
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2023/669
KARAR NO : 2023/930

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 03.10.2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2022/48 E., 2022/641 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352’nci maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Dava davacı yanca sigortalanan vagonların uğradığı zararın mal sahibine ödenmesinden sonra oluşan rücu alacağının tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili kazanın meydana gelmesinde kusuru saptanan hareket memurunun müvekkilinin değil dava dışı … personeli olduğunu, yine kusurları saptanan makinistlerin de davalının sigortalısı bulunan şirketin personeli olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince “…Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Buna göre taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için defi değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve 2004/4-371 E. 2004/375 K., 18.04.2007 gün ve 2007/5-233 E., 2007/221 K. 04.03.2009 gün ve 2009/10-34 E. 2009/104 K., 04.11.2009 gün ve 2009/2-402 E., 2009/484 K., 03.02.2010 gün ve 2010/4-4 E., 4 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir
Yukarıda belirlenen temel ilkeler ışığında gerçekleşen somut olay değerlendirildiğinde;
Mahkememizce ön inceleme duruşmasında öncelikli uyuşmazlık konusu olarak husumetin davalıya yöneltilip yöneltilemeyeceği belirlenmiştir. Bu nedenle mahkememizce dava dilekçesinde kazaya neden olduğu belirtilen gerçek kişilerin hangi kurum/şirket bünyesinde çalıştığının tespiti için müzekkere yazılmış, gelen müzekkere cevaplarına göre, dava dilekçesinde kusur atfedilmek suretiyle makinist olarak isimleri bildirilen dava dışı hareket memuru …’in dava dışı … personeli, Makinistler …’nın ise davacı sigorta şirketince zarar ödemesi yapılan dava dışı … A.Ş’nin kendi personeli olduğu anlaşılmakla…” Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 ve 115’inci maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde:
-Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü ile Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Taşımacılık AŞ’nin farklı iki tüzel kişiliği olduğu hususunu kabul etmediklerini,
– Her ikisinin de adresinin aynı olduğunu,
– Şirketin, genel müdürlüğün bağlı ortaklığı olduğunu,
– Kusurun makinistlerde olduğunu,
– Hangi kuruluşun sorumlu olduğu hususunda saptama yapılması gerekirken bunun yapılmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE :
1-. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22.03.1944 gün ve 37 E., 9 K sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez.
Bu itibarla sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir.
Buna göre, TTK’nın 1472’nci maddesine dayalı tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda, davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., aynı Dairenin 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
6100 Sayılı HMK’nın 4. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu davalar düzenlenilmiş olup, “ç” bendi, “Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler.” hükmünü; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1. maddesi ise, “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda dava dışı sigortalı ile davalı şirket arasında lokomotifleri konu alan kira sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır.
HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nin 353/(1)-a.3 maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususunun somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf konusu edilmese dahi bölge adliye mahkemesince re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Buna göre ilk derece mahkemesince Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca görevsizliğe karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, HMK’nin 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden ret kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılma nedenine göre, davacı vekilinin diğer istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığı değerlendirilmiştir.
3- Sıfatın dava şartı olmadığı açıklandıktan sonra sıfat yokluğu nedeniyle dava şartına ilişkin HMK düzenlemelerinden söz edilerek davanın usulden reddedilmesi hususu da eleştirilmekle yetinilmiştir.
HÜKÜM :
1-HMK m. 353/1-a.3 gereğince Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/48 E., 2022/641 K sayılı dava dosyasında verdiği 03.10.2022 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m.359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m.302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
24.05.2023 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda+ HMK m.353/1-a ve 362/1-g gereğince KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi. (GK Yazım Tarihi: 24.05.2023 )

Başkan Üye Üye Katip