Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/474 E. 2023/516 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/474 – 2023/516
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
ESAS NO : 2023/474
KARAR NO : 2023/516

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2022/489E., 2022/854K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ

Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkilinin …’den ihale yoluyla aldığı “…Atık Su, Yağmur Suyu Şebekesi Ana Toplayıcı ve İşletme Yolları Yapılması” işinin İnşaat Bütün Riskler Sigorta Poliçesi ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalandığını, işin yapımı devam ederken dava dışı … isimli şahsın evinin bahçesindeki bir kısım ağaçların kesildiğini, gecekondusunun zarara uğradığı iddiasıyla müvekkili ve … aleyhine dava açtığını, yargılama sonunda davanın kabul edildiğini, kararın yargı denetiminden geçerek kesinleştiğini, bu nedenle dava dışı … tarafından müvekkilinin alacaklarından 52.000,00-TL kesinti yapıldığını ve icra dosyasına 47.952,23-TL’nin … tarafından yatırıldığını, müvekkilinin davalı sigorta şirketine zararın ödenmesi için başvurmuş olmasına rağmen zararının karşılanmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 44.217,00-TL’nin 16.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle zaman aşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, dava konusu işlemin sigorta kapsamında sayılmaması gerektiğini, avans faiz talebinin yerinde olmadığını, davalı şirketin dava açılmasına neden olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Davalı vekilince zamanaşımı itirazında bulunulduğu anlaşılmakta ise de; Ankara BAM 23.HD’ne ait 21.06.2022 Tarih ve 2021/1955 Esas, 2022/882 Karar sayılı kararında da işaret edildiği üzere, TTK nın Sigorta Hukuku Genel Hükümler kısmında yer alan 1420. Maddesi; “(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.” hükmünü haizdir.
Dava dışı zarar görene, dava dışı … tarafından ödemenin 09/02/2015 tarihinde yapıldığı, ödemeyi yapan … tarafından davacının hak edişinden de 16/07/2014 tarihinde kesinti yapıldığı anlaşılmış olup, buna göre; davacı sigortalının malvarlığındaki eksilmenin 16/07/2014 tarihinde gerçekleştiği, zararın da bu tarihte muaccel olduğu, davacının uğradığı zarara ilişkin alacağın zamanaşımı süresinin 16/07/2014 tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği, dava tarihinin 29/05/2015 olduğu gözetildiğinde TTK m.1420/1 maddesinde belirtilen zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın zamanaşımı itirazına itibar edilmemiş, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Mahkememizce yargılama sırasında alınan bilirkişi heyet raporunda ifade edildiği üzere, ağaçların kesilmesinin poliçe teminatı kapsamında olmamakla birlikte, yapıda meydana gelen hasarın poliçe teminat kapsamında kaldığı, rücuen tazminat talebine esas Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/434 Esas, 2013/402 Karar sayılı dosyasında kesinleşen tutara ilişkin yapılan hesaplamanın uygun bulunduğu, incelenmesinde bu nedenle eldeki dava dosyasında da bu hesaplamalara itibar edilerek yapılan belirleme neticesinde, davalı sigorta şirketince davacıya ödenmesi gereken tazminat miktarının 26.718,75 TL olduğu, davacı tarafça icra takip dosyasına yapılan ödeme tutarının 44.217,00TL olduğu belirtilmiş ise de, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/434 Esas, 2013/402 Karar sayılı dosyasında davanın davalı sigorta şirketine ihbar edilmediği anlaşılmakla, yalnızca asıl alacak tutarı olan 26.718,75 TL üzerinde davanın kısmen kabulüne dair karar vermek gerekmiş, davalı tarafa gönderilen ihtarnamenin 03.11.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, tanınan 7 günlük sürenin ise 15.11.2014 tarihinde dolduğu anlaşılmakla, 15.11.2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile hükmedilen tutarın tahsiline…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: ağaç kesiminin müvekkili açısından ani ve öngörülemeyen bir durum olduğunu, dolayısıyla işin ifası sırasında kesilmek zorunda kalınan ağaçların bedelinin sigorta teminatı kapsamında olduğunu, rapordaki tespitlerin hatalı olduğunu, müvekkilinin, idare (…) tarafından kendisine teslim edilen proje ve idarenin talimatları doğrultusunda işlem yapmak zorunda olduğunu, dava konusu ağaçların kesilmesi gerektiğinin idare tarafından bildirildiğini ve ağaçların sahibinden de onay alındığının bildirildiğini, müvekkilinin ihaleyi alırken ve sigorta yaptırırken iş kapsamında dava konusu ağaçların kesileceğini bilebilecek durumda olmadığını, ağaç kesiminin müvekkili açısından öngörülemeyen, aniden çıkan bir nedenle gerçekleştirilmek zorunda kalınan bir olay olduğunu, dolayısıyla 5.827,50 TL ağaç bedelinin de dava konusu sigorta kapsamında olduğunu, mahkemece kabul edilen bedelin 15.11.2014 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verildiğini, mahkemenin faiz başlangıç tarihini yanlış belirlediğini, dosyanın eksik inceleme ile karara bağlandığını,31.10.2014 tarihinde ihtarname keşide edildiğini ve ihtarnamenin davalıya 03.11.2014 tarihinde tebliğ edildiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davacıya karşı 2012 yılında açılan dava davalıya ihbar edilmediğinden taleplerin zamanaşımına uğradığını, somut olayda davacı tarafın 16/08/2012 tarihi itibariyle üçüncü kişinin açtığı davadan haberdar olmuş olup 31/10/2014 tarihine kadar müvekkili sigorta şirketine bildirimde bulunmadığını, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen kararın gerekçesinde de davacının TBK 73/2. Madde kapsamında müvekkili sigorta şirketine bildirim yapabileceği tarihin 16/08/2012 olduğu ve bu tarihine makul nitelikte bir ay süre eklendiğinde 16/09/2012 tarihinin zamanaşımının başlangıcı olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirttiğini, bu nedenle davacı aleyhine açılan dava tarihinden huzurdaki davanın açıldığı tarihe kadar iki yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden zamanaşımının dolduğunun kabulünün gerektiğini, diğer yandan davacının basiretli tacir olup kendi aleyhine açılan davanın ihbarının müvekkili şirkete yapılıp yapılmadığını takip etmesi gerektiğini ve/veya mahkeme vasıtası olmadan müvekkiline ihbarını sağlaması gerektiğini, kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacak olduğundan huzurdaki davanın zamanaşımına uğradığının kabulünün gerektiğini, asla davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için huzurdaki davanın davacısı aleyhine açılan davada davalı olan …’ın müvekkili sigorta şirketine davayı ihbar ettiğinin kabulünde dahi; müvekkili şirketten yalnızca ana parayı talep etme hakkının olacağını, müvekkili şirketin Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/434 Esas sayılı dosyasındaki fer’ilerden sorumlu olmayacağının sabit olduğunu, diğer yandan açıklamalar doğrultusunda davanın zamanaşımına uğradığı açıkken Dairemizin 2021/1955 Esas ve 2022/882 Karar sayılı ilamının hatalı olduğunu, nitekim davaya konu poliçenin inşaat all risk sigorta poliçesi olup ilgili teminatın ise 3. şahıs sorumluluk teminatı olduğunu, bu halde zarar gören 3. kişiye davacı tarafından yapılan ödemenin sigorta şirketine rücusu söz konusu olup TTK 1420. madde değil TTK 1482. madde ve TBK 73. maddenin uygulanması gerektiğinin aşikar olduğunu ve davanın zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, davaya konu olay poliçe süresi içerisinde gerçekleşmediğinden teminat kapsamında olmayıp davanın esastan reddi gerekeceğini, dava konusu zararın davacının ileri sürdüğü gibi 2004 yılında meydana geldiğinin kabulünde dahi dava zamanaşımına uğradığını, kaldı ki yine dava konusu zararın davacının ileri sürdüğü gibi 2004 yılında meydan geldiğinin kabulü halinde; davacı eksik borcu ifa etmiş olacağından müvekkili şirketten geri istemesinin mümkün olmadığını, aksi durumda dahi dava konusu talebin teminat kapsamı dışında olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için müvekkili şirketin sorumluluğu doğacağı düşünülse dahi hükme esas alınan bilirkişi raporunda poliçede belirtilen muafiyet kesintisi uygulanmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ancak dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebileceğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, zarar gören üçüncü kişilere ödenen bedelin davacıya yansıtılması nedeniyle “İnşaat All Risk Sigorta Poliçesi”nden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
I-HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere,HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
II- Dava konusu edilen İnşaat All Risk Sigorta Poliçesinde olay başına 1.500 USD muafiyet kaydı bulunduğu görülmektedir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda sözkonusu muafiyet tutarı belirtilmiş olmakla birlikte tazminat tutarı hesabında kesinti yapılmadığı, mahkemece kesinti yapılmayan miktara hükmedildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda Dairemizce, davalı vekilinin muafiyetin indirilmesine yönelik istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek poliçede yazılı muafiyet miktarının risk tarihi itibariyle TL karşılığının mahsubu ile yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle; Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/489E., 2022/854K. sayılı dava dosyasında verdiği 05/12/2022 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin diğer, davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin reddine,
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/489E., 2022/854K. sayılı dava dosyasında verdiği 05/12/2022 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 24.459,31 TL’nin 15/11/2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.670,82 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 755,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 915,66 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, tebligat-müzekkere ücreti, bilirkişi ücreti 1.033,00 TL olmak üzere toplam 1.060,70 TL yargılama giderinden davanın kabul-red oranı nazara alınarak belirlenen 586,75 TL ile 755,15 TL harç giderinin davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,”
III- a) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin olarak alındığından davacıdan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına.
b) Peşin alınan istinaf karar harcının davalıya iadesine.
IV-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
22/03/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 22/03/2023

Başkan Üye Üye Katip