Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/353 E. 2023/1441 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2023/353
KARAR NO : 2023/1441

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ … 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/671 E.-2021/117 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalı şirket tarafından müvekkiline 12.02.2013 ve 15.05.2013 tarihli yazılarla taraflar arasındaki Sistem Kullanım Anlaşmasının “Cezai Şartlar” başlıklı maddesinde ve İletim Sistemi Sistem Kullanım ve Sistem İşletim Tarifelerini Hesaplama Yöntem bildiriminde “İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sisteminin her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin/verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması” şeklinde tanımlanan ihlal ile ilgili Aralık 2009-Aralık 2012 dönemleri için hesaplanan 30 adet 29.04.2013 tarihli sistem kullanım ceza ücretleri faturalarının ve 3 adet 29.01.2013 tarihli Şubat 2009, Eylül 2009 ve Ekim 2009 dönemlerine ait sistem kullanım ceza ücretlerinin ödenmesinin istendiğini, müvekkilince faturalara itiraz edildiğini ancak itirazlarının kabul edilmediğini, bunun üzerine 10.06.2013 tarihinde 33 adet fatura toplamının ödendiğini, iletim sistemi kullanıcısının alış veya veriş kapasitelerini ihlâl etmesi halinde, iletim sistemi kullanıcısına ihlâlin tespit edildiği tarihte bildirimde bulunulması gerektiğini, davalının ise 2009, 2010, 2011 ve 2012 yılları için 2013 yılında sistem kullanım cezası ve gecikme cezası faturaları tahakkuk ettirdiğini ve ihlâlin gerçekleştiği tarihten yıllar sonra bildirimde bulunduğunu, davalı şirket tarafından düzenlenen Aralık 2009 – Aralık 2012 dönemi reaktif güç aşım ceza faturalarına esas tüketimlerin müvekkil idare elemanları olmadan okunduğunu, geçmişe yönelik düzenlenen faturaların Vergi Usul Kanununun 231. maddesinin 5. fıkrasındaki “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami 7 gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” hükmüne de aykırı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere fatura bedellerinin ödeme tarihlerinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; elektrik kamu hizmetinin sağlayıcısı, idare doğal tekel konumunda bulunan müvekkili Teşekküle yöneltilen iş bu davanın idari yargıda açılması gerektiğini, davanın zaman aşımı süresi içinde açılmadığını, fatura içeriklerine TTK’nın 21/2. maddesindeki sürede itiraz edilmediğini, taraflar arasında davacının muhtelif tesisleri için Sistem Kullanım Anlaşmaları imzalandığını, somut ihlâlde uyarı koşulunun aranmadığını, davacının fatura bedellerini ihtirazi kayıt koymaksızın ödediğini, kabul anlamına gelmemek üzere faiz oranlarını ve faiz başlangıç tarihlerini de kabul etmediklerini savunarak, davanın öncelikle görev, zaman aşımı ve husumet yönünden usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Yargılamanın devamı sırasında 02/12/2020 tarihli 31322 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 7250 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” uyarınca 33. madde ile 6446 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 2. fıkrasının “ç” bendinden sonra gelmek üzere yeni bir bent eklenerek sonraki bentlerin buna göre teselsül ettirildiği, buna göre d bendinin düzenlendiği, “iletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibin yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen cezai şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” hükümlerinin d bendi ile eklendiği, yine aynı kanunun 39. maddesi ile 6446 sayılı Kanun’a Ek madde eklendiği, “Ek madde 3 – (1) 8.maddenin 2. Fıkrasının d bendinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür” hükümlerinin getirildiği, böylelikle yargılamanın devamı sırasında düzenlenen yasal düzenlemeler ile uyuşmazlığın çözümünde münhasıran idari yargı mercilerinin görevli kılındığı, kanunun yürürlüğü noktasında belirli bir zaman sınırlaması getirmediği, bu durumda kamu düzeninden olan görev noktasında dava şartları yönünden resen değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu açıkça anlaşılmış, idari yargının yasal düzenleme ile dava tarihi itibari ile değerlendirme yapılmasına imkan tanımaksızın görevli kılındığı” gerekçesiyle, davanın yargı yolu yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İlk derece Mahkemesince yargılamanın devamı sırasında yapılan yasal düzenleme ile uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğunun kabul edildiğini, kararın kanunların zaman bakımından uygulanması, derhal uygulama ilkesi ve istisnaları bakımından analiz edildiğinde hukuka aykırı olduğunu, yargılama sürecinde yeni bir usul kanunu kabul edildiğinde daha önce yapılmış olan işlemleri etkilemeksizin hemen yürürlüğe gireceğini, kural bu olmakla birlikte tamamlanmış işlemlerin bu kuralın kapsamı dışında olduğunu, bu çerçevede eski kanun dönemindeki usul işlemlerinin eski kanuna göre sonuçlanması, sonuçlanmamış işlemlere ise yeni kanun uygulanarak sonuçlandırılması gerektiğini, görev bakımından ortada tamamlanmış bir usuli işlem bulunduğunu, dosyanın yeni mahkemeye devrinin zaman kaybına neden olacağını, yeni masraf yapılacağını ve tabii hâkim ilkesi bakımından da sakınca doğuracağını, 25.9.2018 tarihinde ikame edilen huzurdaki dava açısından, davanın açıldığı tarih itibariyle adli yargının görevli olduğu ve görev konusunun ikmal edilmiş bir usuli işlem olduğu hakikati karşısında karar aşamasına gelmiş bir dosyada yargı yolu yönünden usulden red kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki Sistem Kullanım Anlaşmalarına dayalı olarak düzenlenen sistem kullanım ceza faturaları ve sistem kullanım ceza ücretleri faturaları bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesindeki hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine yargı yoluna ilişkin usul hükmü niteliğindeki değişikliğin derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanmasının gerekmesine ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun benzer nitelikteki uyuşmazlık ile ilgili 31.05.2023 tarih ve 2022/(15) 6-300 E., 2023/538 K. sayılı kararı kapsamına göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL. istinaf karar harcının peşin alınan 624,00 TL’den mahsubuyla kalan 444,10 TL.’nin istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
27/09/2023 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 238.730,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza