Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/322 E. 2023/492 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2023/322
KARAR NO : 2023/492
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/354 E.-2022/566 K.
DAVACI :
VEKİLİ : Av. …- UETS
DAVALI : …
VEKİLİ :
Taraf vekillerince yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucunda;
Dairemizin 07.12.2022 tarih ve 2022/2143 E., 2022/1945 K. sayılı kararında yasal ve bilimsel gerekçeleri ayrıntıları ile gösterilerek, özetle Dairemizin görevinin İcra ve İflas Kanunu’nun 235’inci maddesine göre açılmış iflas sıra cetveline itiraz davaları üzerine verilen hüküm ve kararlar hakkında yasa yolu incelemesi yapmak olduğu, somut olayda dava açıldığı tarihte ortada ne iflas ve ne de düzenlenmiş bir sıra cetveli bulunmadığı, eldeki davanın ortada bulunmayan bir sıra cetveline itiraz istemini içerdiğini söylemenin hiçbir yasal ve mantıksal dayanağı olmadığı, uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf inceleme yerinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi, sonrasında ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi olduğu, nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin davalı/işverenin iflası halinde açıkça İcra ve İflas Kanunu’nun 194. maddesi uyarınca ikinci alacaklılar toplanmasının beklenmesi ve sonrasında davaya devam edilmesi gerektiği yönünde içtihat oluşturduğu, derdest alacak (veya itirazın iptali) davalarında davalının iflasının açılmasının asla davayı sıra cetveline itiraza (kayıt kabule) dönüştürmeyeceği, derdest davanın iflasın açılması ile duracağı ve ikinci alacaklılar toplanmasından on gün sonra devam edeceği gerekçesiyle dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesine gönderildiği,
Anılan Dairenin yerleşik uygulamadan bahisle ve davanın sıra cetveline itiraz istemine ilişkin olduğu saptaması ile dosyayı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’na gönderdiği (30.12.2022/2047-1803 E.K),
Başkanlar Kurulunun ise açılan alacak davası görülürken davalı şirketin iflasına karar verilmesi nedeniyle davanın kayıt kabul davası olarak görülmesi karşısında uyuşmazlığın şirketler hukukundan değil, alacağın kayıt kabul talebinden kaynaklandığı gerekçesi ile dosyayı Dairemize gönderdiği (16.01.2023/10 K.) anlaşılmıştır.
Dairemiz bu karara rağmen uyuşmazlığın, gönderme kararında belirtilen gerekçelerle genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı kanısındadır. Ancak bu konuda uzmanlığı bulunmamaktadır. Açıklanan durumun göreve ilişkin kamu düzeni kuralları ile kanuni hakim, mahkemeye erişim ve adil yargılanma haklarına temas ettiği düşünülmektedir.
Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu kararları, bunlar aleyhine gidilecek bir yasa yolu bulunmadığından kesin nitelikte sayılmakta ve dosyanın gönderildiği Daireyi bağlamaktadır.
Bu çekince altında yapılan yargılama üzerine dosya esastan incelendi,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Temlik eden davacı vekili; müvekkili Banka ile hakkındaki dava tefrik edilen davalı şirket ve…. Şti. arasında imzalanan Grup Genel Kredi Sözleşmelerine dayanılarak borçlu şirketlere nakdi/gayri nakdi krediler kullandırıldığını, borçlu şirketlere çek koçanları verildiğini, muhtelif muhataplar adına teminat mektupları verildiğini, diğer davalılar …’in sözleşmeyi müşterek-müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, müvekkili Bankaca davalı-borçlu şirketler lehine verilen teminat mektupları bedellerinin bir kısmının muhataplarca müvekkili Bankadan tazmin edildiğini, bazı çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle çek muhataplarına yasal sorumluluk bedellerinin ödendiğini, Ankara 10. Noterliği’nden 24.10.2014 gün ve … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini, davalıların hesap kat ihtarnamesinde belirtilen sürede ödeme yapmamaları ve lehlerine verilen diğer meri teminat mektupları ile aldıkları çekleri iade etmemeleri üzerine aleyhlerinde Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 2015/1007 E. sayılı dosyası ile 4.364.655,73 TL nakdi alacaklarının ödenmesi ile 6.232.383,27 TL (2.286.358 Euro) kontrgaranti, 1.155.000,00 TL meri teminat mektup riski ile 197.520,00TL çek tazmin riskinin depo edilmesi talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek, davalıların itirazlarının iptali ile takibin 4.364.655,73 TL üzerinden devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; Grup Genel Kredi Sözleşmesine göre İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı bankaca gönderilen ihtarnameye itiraz ettiklerini, belirtilen borç miktarı ve tabloların davacı Banka tarafından tek taraflı hazırlandığını, işletilen faizlerin fahiş olduğunu, alacak likit olmadığından icra inkâr tazminatından sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını savunarak, öncelikle yetki itirazlarının kabulüne, aksi halde davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı müflis şirket iflas idaresi vekili; huzurdaki dava her ne kadar müflis şirketin iflasından önce açılmışsa da davalı şirketin iflasına karar verildiğinden dava konusu alacağın öncelikle İcra İflas Kanunu’nun 204. maddesi gereğince iflas masasına kaydının istenmesi gerektiğini, müflis müvekkili açısından İİK’nın 194. maddesi gereği yargılamanın ikinci alacaklılar toplanmasından 10 gün sonrasına kadar durdurulması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere iflas tarihinden sonra faiz işlemeyeceğini, daha önce sunulan müflis dilekçelerini tekrar ettiklerini, fahiş faiz oranlarını kabul etmediklerini, davacının talebi belirlenebilir olmadığından icra inkâr tazminatı istenemeyeceğini belirterek, davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Davacı temlik eden banka ile davalı …. … Ltd. Şti ve dava dışı …. … Ltd. Şti arasında 26/03/2010 tarihli 11.000.000,00 TL bedelli grup genel kredi sözleşmesi ve …. … Ltd. Şti ile 04/10/2007 tarihli 6.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, imzalanan sözleşmelere istinaden …. … Ltd. Şti lehine… A.Ş’ne hitaben 16.11.2015 tarihine kadar geçerli olmak üzere 14.08.2012 tarihli 2.000.000 USD tutarlı kesin teminat mektubu düzenlendiği, davacı banka tarafından … 24.12.2014 talepli tazmin talep yazısına istinaden 4.376.536,43 TL ödeme yapıldığı, 31.03.2015 tarihinde davalının mevduat hesabına 676.692,62 TL para yatırıldığı bu tutardan çek tazmin bedeli komisyon ve diğer bazı banka alacaklarının tahsil edildiği kalan 589.326,43 TL’nin teminat mektubu tazmin bedelinden mahsubu sonrasında 3.787.210,00 TL borç bakiyesinin kaldığı, ancak takip talebinde tazmin olunan teminat mektubu alacak kalemi 4.364.655,73 TL olarak talep edildiğinden taleple bağlı kalınarak ve yapılan tahsilatın TBK 100 maddesi uyarınca öncelikle faiz alacağına mahsubu neticesinde…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 3.775.329,30 TL asıl alacak, 1.210.575,22 TL işlemiş kâr payı, 57.200,81 TL BSMV olmak üzere toplam 5.043.105,33 TL davacı alacağının, mahkemenin 2015/612 esas 2018/420 karar sayılı 21.06.2018 tarihli kararı nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı müflisin Ankara 21. İcra (İflas) Dairesinin 2017/2 sayılı iflas dosyasında iflas masasına kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İlk derece Mahkemesince icra inkâr tazminatına karar verilmediğini ve buna dair gerekçe gösterilmediğini, İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf başvurularının kabulüyle %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Müflis davalı şirket iflas idaresi vekili istinaf dilekçesinde; önceki dilekçelerinde ayrıntıları ile açıkladıkları üzere taraflar arasında akdedilen sözleşme genel işlem koşullarına aykırı olup bu husus gözetilmeden tanzim edilen bilirkişi raporunun denetime elverişsiz olduğunu, bilirkişi raporunda akdedilen Grup Kredi Genel Sözleşmesi’nin 28. maddesine dayalı olarak salt temlik eden bankanın kayıt ve defterlerinin incelendiğini, temlik edenin güçlü ve kredi veren taraf olduğu müvekkilinin ise söz konusu sözleşmenin imzalanmasından başka çaresi bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda ilgili sözleşme maddesinin dikkate alınmaması gerektiğini, TBK md. 25 “Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz.” hükmü kapsamında ilgili sözleşme maddesinin uygulanmasına olanak bulunmadığını, iflas idaresi memurluğu olarak vekalet sunmalarından evvel ve dilekçeler teatisi aşaması sona erdikten sonra sunulan hiçbir evraka muvafakatleri olmadığını, uygulanan faiz oranını kabul etmediklerini, kaldı ki müvekkil müflis aleyhine iflas kararı tesis edildikten sonra gayrinakdi alacaklar için tazmin riskinin de ortadan kalktığını, her ne kadar taraflar arasında çıkabilecek uyuşmazlık yönünden yalnızca temlik eden bankanın defter ve kayıtlarının dikkate alınabileceği sözleşme ile kararlaştırılmışsa da bu husus genel işlem koşullarına aykırılık teşkil ettiğinden müvekkili müflisin defter ve kayıtlarının incelenmesi ve daha sonra karar verilmesi gerektiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca taraf vekillerinin İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubuyla kalan 99,20 TL.’nin ayrı ayrı taraflardan Hazine’ye gelir kaydına,
3-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
15.03.2023 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16/03/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza