Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/237 E. 2023/280 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/237 – 2023/280
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2023/237
KARAR NO : 2023/280

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16.03.2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2019/52 E., 2021/219 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, sigortalısı …’a ait konutun, müvekkili şirket nezdinde 30.06.2016 – 30.06.2017 tarihleri arasında … numaralı … Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, 06.07.2017 tarihinde ASKİ’ye ait ve ASKİ’nin sorumluluğunda bulunan logarın tıkanması neticesinde sızan suların sigortalı konutta hasara sebebiyet verdiğini, meydana gelen zarar nedeniyle sigortalılarına 6.004,72-TL tazminat bedelinin 15.06.2017 tarihinde ödendiğini, müvekkili şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi gereği sigortalının haklarına halef olduğunu ve sigortalının bu hasarla ilgili tüm talep ve dava haklarının devir ve temlik alındığını, sigortalı konutta meydana gelen hasarda davalı tarafın tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirket tarafından sigortalıya ödenen 6.004,72-TL tazminatın 15.06.2017 olan ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının sigortalısının konuttaki pis su giderinin geri tepmesi sonucu zarar oluştuğu iddiası ile davanın açılmış olduğunu, davanın haksız ve mesnetsiz olarak açıldığını, bina ile ana kanal arasında bulunan abone şube hattının bakım, onarım sorumluluğu ile parsel çıkış bacasında atık suyun geri gelmesini engelleyecek tedbirlerin alınmasının bina yönetimine ait olduğunu, bu nedenle müvekkili idareye kusur atfedilemeyeceğini, söz konusu binanın ilgili belediyeden iskan belgelerinin istenerek hasar oluşan dükkanın projeye uygun yapılıp yapılmadığının, amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davayı kabul manasına gelmemekle birlikte, istenen miktarın fahiş olduğunu ve kabul edilemeyeceğini, müvekkili idarenin temerrüde düşürülmeden faiz talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ve reddi gerektiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Sigortalı …’a ait … adresinde bulunan konutun, davacı sigorta şirketi nezdinde 30.06.2016 – 30.06.2017 tarihleri arasında … numaralı … Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, 06.07.2017 tarihinde logarın tıkanması neticesinde sızan suların sigortalı konutta sebebiyet verdiği hasar sebebiyle davacı şirketin sigortalılarına 6.004,72-TL tazminat bedelinin 15.06.2017 tarihinde ödendiği, davacı şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi gereği sigortalının haklarına halef olduğunu ve sigortalının bu hasarla ilgili tüm talep ve dava hakları devir ve temlik alındığını beyanla, sigortalı konutta meydana gelen hasarda davalı tarafın tam kusurlu olduğunu belirterek, ödenen tutarın rücuen tahsili istemine ilişkin dava açılmış ise de; hüküm kurmaya ve denetime elverişli alınan bilirkişi raporunda anlaşılacağı üzere, olay günü yağan aşırı yoğun yağış sonucu belirli bir toleransla hesaplanıp yapılan ASKİ kanalizasyon sisteminin taşıma kapasitesinin çok üstünde aşırı su gelmesi ile geri tepme ventilinin olmadığının anlaşılmakla hasarın sadece tuvalet ve banyo giderlerinden geri tepme sonucu meydana gelmediğini, yağan aşırı yoğun yağış sonucu sitenin yeşil alan, bahçe kısmında biriken yağmur suyunun bahçe, yeşil alan seviyesinden 1 metre aşağıda bulunan dairenin balkon kapılarından ve duvarlardan içeri dolması sonucu meydana geldiğinden davalının buna karşı alabileceği bir tedbir olmadığından, ASKİ Genel Müdürlüğü’nün bir kusurunun olmayacağı anlaşılmakla haksız fiile dayanak iş bu davada kusur, zarar illiyet bağı unsurlarından kusur unsurunun gerçekleşmediği anlaşılmakla davanın reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Dosyaya sunulan eksper raporumuzdan anlaşılacağı üzere, pis suyun geri tepmesine neden olan, yağış miktarını taşıyamayan boru ya da kanalizasyon bağlantısının ASKİ’nin sorumluluğunda olduğunu, nitekim bilirkişi raporunda da çevre evlerin de benzer sorunlarla karşılaştığının belirtildiğini, sorunun, binaya ait giderlerde geri tepme mekanizmasının bulunup bulunmadığı değil davalıya ait ya da onun sorumluluğunda olan kanallarda tıkanmanın mevcut olup olmadığı hususu olduğunu, zira geri tepme ventili bulunsun ya da bulunmasın davalının sorumluluğundaki kanallarda tıkanma meydan gelmişse, su baskınının kaçınmaz olacağını;
Dosya kapsamında yer alan ekspertiz ile bilirkişi raporları arasında çelişkiler olduğunu, bu çelişki giderilmeden hüküm tesis edildiğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığını, kanalizasyon yapısının incelenmesi hususunda atanan bilirkişinin bu hususta herhangi bir uzmanlığı bulunmadığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, davacı sigorta şirketinin sigortalısının konutunda meydana gelen hasar nedeniyle ödenen zarar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
TTK m. 1472/1; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.”, hükmünü içermektedir. Somut olayda davacı sigortacı, dava dışı sigortalısının haklarına halef olarak rücuen tazminat talep etmektedir.
Yargıtay İBK’nin 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararı uyarınca, TTK m.1472 uyarınca rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Bir başka deyişle bu tür davalarda görev konusu, sigortalının zarardan sorumlu olan kişi veya kuruma açtığı dava gibi değerlendirilip belirlenmelidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., aynı dairenin 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
Buna göre, davacı şirket halefiyet ilkesine dayalı olarak bu davayı açtığı için halefi olduğu dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin niteliğine bakılarak görevli mahkeme tespit edilmelidir. Temel uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince asliye hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenip yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bu nedenle HMK. m. 353/1,a,3 uyarınca esası incelenmeden kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılma nedenine göre, davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığı değerlendirilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/52 E., 2021/219 K. sayılı dava dosyasında verdiği 16.03.2021 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, kararın kaldırılma nedenine göre, davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına.
III-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine.
IV-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
15.02.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16.02.2023

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır