Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/2307 – 2023/1987
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2023/2307
KARAR NO : 2023/1987
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20.04.2023
ESAS-KARAR NUMARASI : 2023/184 E., 2023/291 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/462 E. 2021/349 K. 26.04.2021 tarihli kararı ile davalı şirketin konkordato projesinin tasdik talebinin adi alacaklılar yönünden kabulüne, konkordato projesine göre adi alacaklıların alacaklarının tasdik tarihinden itibaren 36 ay eşit taksitler halinde ödenmesine karar verildiğini, aradan geçen uzun süreye rağmen müvekkili şirkete herhangi bir taksit ödemesi yapılmadığını, nitekim bu durumun kayyım Dr. … tarafından dosyaya sunulan 18.10.2021 tarihli raporla sabit olduğunu, tasdik tarihinden kayyım raporunun yazıldığı tarihe kadar kayyım ücretinin mahkemeye depo edilmediğini, şirketin 30.09.2021 tarihli bilançosunda görüleceği üzere ortaklara borçlarını ödediği halde alacaklılara ödeme yapılmadığını, şirketin içinin boşaltıldığını belirterek konkordatonun davacı yönünden feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/462 E. 2021/349 K. 26.04.2021 tarihli kararı ile, müvekkili firmanın konkordato projesinin tasdik edilerek, şirket hakkında uygulanan tedbirlerin kaldırılmasına karar verildiğini, … nezdinde tutulan konkordato hesaplarının müvekkili firmaya tasarruf yetkisi devrinin gerçekleştirilmesi gerekirken ilgili bankanın aylarca devri gerçekleştirmediğini, işbu nedenle hesaptaki bakiye kullanılamadığı gibi yeni işler de alınamadığını, hesaplarını kullanamayan müvekkili firmanın hammadde alımının da sekteye uğradığını ve ticaretinin durma noktasına geldiğini, hesapların açılmasından sonra ödemelerini yapmaya başlamış iken de huzurdaki fesih davalarının açıldığını, müvekkili firmanın bu şekilde ödemelerinde kendi kusurundan kaynaklanmayan gecikmesi olduğunu, buna rağmen mağduriyeti giderebilmek ve borçlardan kurtulmak için proje kapsamında araçlarının satılmasına karar verdiğini, tasdik tarihinden bu yana 6 aylık satış talep etme süresi geçmiş olmasına ve taşınırlar üzerindeki hacizlerin düşmüş olmasına rağmen hacizlerin ilgili müdürlüklerce kaldırılmadığı için alıcı bulunduğu halde satış işleminin tamamlanamadığını, davacının konkordatoya tabi tüm alacaklarına 18 Ocak itibari ile kavuşacak olmasına rağmen menkul satışlarına muvafakat vermediklerini, konkordatoya başvurmasının en önemli nedeninin ekonomik buhran olduğu dikkate alındığında alacaklıların da alacaklarına kavuşabilmeleri ile işbirliği içinde davranmaları gerekirken gösterilen direnç nedeni ile tüm adi alacaklıların zarar gördüğünü, davacının alacağının ilk taksitine kavuşabilmesi için Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2019/9015 E. sayılı dosyası içinde yer alan ve takibin durması nedeni ile tahsil edemedikleri 50.000,00-TL tutarın kendilerine ödenmesi hususunda muvafakat edileceği defalarca belirtilmesine rağmen bu konuda da olumlu bir yaklaşım sergilemediklerini, müvekkili firmanın hesapları açılır açılmaz komiser ücretinin depo edildiğini, iddiaların aksine şirket ortaklarına verildiği iddia edilen bakiyelerin seyyar kağıt toplayıcılarına kantar başında yapılan ödemeler olduğunu, bu kişilerin banka hesapları vs. olmaması nedenleri ile ve şirket hesaplarında karışıklık olmaması için ilk çıkışları ortaklara yapılarak dağıtımlarının gerçekleştirildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Dava dilekçesi, konkardatonun tasdikine ilişkin dosya sureti, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; Mahkememizin 2019/462 Esas, 2021/349 Karar sayılı ilamı ile davalı …. Şti. hakkında konkordato projesinin tasdikine karar verildiği, karar ile “adi alacaklıların alacaklarının, tasdik tarihinden itibaren 36 ay eşit taksitler halinde ödenmesine” karar verildiği, kararın 02/11/2022 tarihinde kesinleştiği, davacı şirketin eldeki dava ile, proje kapsamında davalı şirketin ödeme yapmadığını belirterek kendisi yönünden İİK’nun 308/e maddesine göre konkordatonun feshini talep ettiği anlaşılmaktadır.
İİK’nun 308/e maddesinin 1.fıkrasında “Kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir.” hükmü öngörülmüştür.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli olduğu görülerek hükme esas alınmıştır.
Bilirkişi raporu da dikkate alındığında; Davacı ……Ltd. Şti.’nin davalı …. Şti.’nden 66.683.34 TL alacaklı olduğu, dava tarihine kadar 24.540,44 TL olarak eksik ödeme yapıldığı, böylece konkordato projesinin vade ve miktar yönünden yerine getirilmediği, bu şekilde davacı yönünden konkordatonun feshini talep etme şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kabulü ile; Davacının konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmek kaydıyla, Mahkememizin 2019/462 Esas, 2021/349 Karar sayılı ilamıyla, davalı …. Şti. hakkında verilen konkordatonun, İİK’nun 308/e,1. maddesi gereğince davacı yönünden feshine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Yerel mahkemenin hem şahsını vekil olarak e-duruşma ile yargılamaya kabul etmediğini hem de sanki yargılama sırasında duruşma salonundaymış gibi beyanını tutanağa geçtiğini;
İcra dosyası incelenmeden hesaplamaya yalnızca tek taksit ödeme beyanı girilmek suretiyle yapılan hesaplamanın hukuka uygun bir kısmi fesih gerekçesi olduğundan söz edilemeyeceğini;
Ay ay kalan bakiyelerin eşit dağıtılması sonucu hesaplama yapılması suretiyle yapılan ödemelerin konkordato projelerine uygun olduğunu, zaten müvekkilinin ödeme saiki ile elinden geleni yapmaya çalıştığını;
Konkordatonun talep edildiği dönemden sonra tüm dünyada pandemi nedeni ile hayatın durduğunu, öngörülemeyen sebep ile konkordato planında bir kısım aksaklıklar olduğunu, ancak müvekkili firmanın borç ödeme gayretini yitirmediğini ve nihayetinde 30.05.2023 tarihinde konkordatoya tabi tüm borçlarını 1 yıl önceden bitirdiğini, 30 Mayıs 2023 tarihinde davacının 34 bin TL gibi bir alacağının kalmış olmasının konkordato planına halel getirmediğini, çünkü müvekkilinin halen daha o tarihte 1 yıllık yani 12 aylık bir taksit hakkı bulunduğunu, davacı tarafın 89/1 hacizleri ile dosyada tutulan miktarı da müvekkili firmanın vermiş olduğu muvafakat neticesinde tahsil ettiğini, eksik ödemenin aksine dava tarihinde davacının fazla ödeme aldığını;
Fesih kararına rağmen müvekkili firmanın davacı tarafa borçlu olduğu miktarın tamamını ödediğini, konkordatonun amacının ekonomik olarak sıkıntıda olan firmaların iflasına yol açmadan borçlarını ödeyebilecekleri imkanın kendilerine verilmesi ve alacaklıların da alacaklarının tahsilİ imkanının korunması olduğunu, müvekkili firmanın elinden geleni yaparak süreçten başarı ile çıktığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Talep, İİK m 308/e uyarınca konkordatonun kısmen feshine ilişkindir.
Mahkeme içi, iflas öncesi adi konkordato İİK’nın 285 ve izleyen maddelerinde düzenlenmiştir. Yasada konkordato tanımlanmamıştır fakat öğretide yaygın olarak kabul edilen tanıma göre konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından yasada gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan bir kolektif icra biçimidir (Kuru, B.: İcra İflas Hukuku, C.IV, 3.b., İstanbul 1997, s.3585; Arslan, R./Yılmaz, E./Taşpınar Ayvaz, S.: İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 3.b., Ankara 2017, s.541; Ulukapı, Ö.: Konkordatonun Feshi, Konya 1991, s.8; Tanrıver, S./Deynekli, A.: Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s.29; Kale, S.: Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s.2).
Bu ilkelere göre konkordato borçlu için borçlarını ödemesi ve işletmesini olası bir iflas durumundan kurtararak faaliyetini sürdürmesi ve bu arada istihdam ve katma değer yaratarak ekonomiye katkıda bulunmasını amacını da güder.
Konkordatosu tasdik edilen borçlunun tasdik edilen proje çerçevesinde borçlarını ödemesi gerekir. Çünkü konkordato onun için tanınmış bir imkandır ve tasdik edilen konkordato projesi alacaklılara yönelik olarak, alacaklarını tam ve derhal değil, aksine projede gösterilen biçimde tahsilat yapmak noktasında bir zorlama içerir. Borçların projeye uygun biçimde ödenmesi, toplantıda red oyu kullanmış alacaklılar üzerine mahkeme kararı ile oluşturulan hukuki baskı karşısında artık bir zorunluktur. Ödeme aşamasında borçluya ilave tolerans gösterilmesi beklenemez.
Nitekim İcra ve İflas Kanunu’nun 308/e maddesi düzenlemesine göre “Kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir.”
Konkordatonun feshi davası belirli bir tutarın ödenmesine ilişkin eda davası değil, konkordatonun feshini sağlayan inşai bir davadır.
Yukarıda belirtilen yasa hükmü uyarınca, kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordatonun kendisi yönünden feshini isteyebilir. Bunun için tek bir taksitin gününden sonra veya eksik ödenmesi yeterlidir.
Bu davada ispat yükü davalı borçluda olup, borcu (ya da ilgili taksiti) konkordato projesine uygun olarak ödediğini davacının imzasını taşıyan bir makbuzla ya da havale dekontu gibi bir belge ile ispatlamalıdır.
Somut dosyada davalı bu yönde bir delil sunmamış, savunmalarında borcu proje çerçevesinde ödemediğini ifade etmiştir.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılması ve konkordato kayyımından görüş alınması usul ekonomisine aykırı olduğu gibi yargılama sürecini uzatmış, gereksiz dava malzemesinin dosyaya girmesine neden olmuştur.
Açıklanan durum karşısında davalı vekilinin, sonucu itibariyle hukuka uygun bulunan karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir (HMK m.353/1-b.1).
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/184 E., 2023/291 K. sayılı dava dosyasında verdiği 20.04.2023 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
13.12.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK m. 308/e gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 14.12.2023
Başkan Üye Üye Katip