Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/2306 E. 2023/1985 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/2306 – 2023/1985
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(K A R A R I K A L D I R A R A K
Y E N İ D E N E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2023/2306
KARAR NO : 2023/1985

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12.10.2023
ESAS-KARAR NUMARASI : 2022/78 E., 2023/663 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davalı tarafından işyerim paket sigortası poliçesi ile 27.07.2021-27.07.2022 tarihleri arasında 303498192 poliçe no ile sigortalanmış olan … adresinde bulunan, müvekkiline ait işyeri olarak kullanılan taşınmazın 06.08.2021 tarihinde yaşanan su baskını sebebiyle hasar gördüğünü, müvekkiline ait işyerinde zararın tespiti amacıyla Ankara Batı 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/53 D. İş dosyasında tespit yaptırdıklarını, tespit bilirkişisinin raporunda müvekkilinin işyerindeki zararının parça bedeli olarak 1.966,698,47-TL ve tadilat onarım bedeli olarak ise 15.000,00-TL olarak belirlediğini, tespit kapsamında toplam 2.056,60-TL yargılama gideri yaptıklarını beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ve tespit masrafları da dahil olmak üzere davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 10.06.2023 tarihli ıslah dilekçesi ile, davadaki taleplerini 1.403.879,84- TL’ye yükselttiklerini beyan ederek bu miktarın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının tazminat talebinin sigorta poliçesi kapsamı dışında olduğu için reddedildiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava dilekçesinde davaya konu edilen ve su baskını nedeniyle hasar gördüğü ileri sürülen parçalara ilişkin hiçbir bilgi belge sunulmadığını, dilekçenin içeriğinde hasarın oto yedek parçalarının zarar görmesi ve tadilat onarım masraflarından kaynaklandığı belirtilmişse de talep sonucunda hangi zarar kaleminden hangi tutarda talep edildiği açıklanmaksızın 1.000.000,00-TL tazminat talep edildiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı yanın zarar iddiasını ispat edemediğini, davaya konu hasar 06.08.2021 tarihinde gerçekleşmiş iken müvekkili şirkete 25.08.2021 tarihinde hasar ihbarı yapıldığını, 20 günlük süre boyunca şirkete ihbarda bulunulmamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse taraflar arasında akdedilen poliçenin genel ve özel hükümleri gereğince sigorta ettirenin rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirmesi gerektiğini, bağımsız eksper tarafından yürütülen ekspertiz çalışmaları kapsamında, temizlenerek kurtarılması mümkün olan kıymetlerin belirlenmesi ve zayi kıymetlerin depo kiralaması yapılarak ayrıca bir alana nakledilmesinin uygun görüldüğünü, ayrıca zayi kıymetlerin uzman firmalar tarafından incelenerek sovtaj değerlendirmesi yapılması üzerine ivedi olarak gerekli çalışmalara başlandığını, hasara konu tüm emtianın faturalı olacağı ve ürün faturalarının iletileceğinin beyan edilmesine rağmen, devam eden süreçte fatura temin ve ibrazı hususunda sorun yaşandığını ve farklı ifadelerin olduğunun görüldüğünü, faturalı olacağı beyan edilen kıymetlerin faturasız olarak borca karşılık alındığının müvekkili şirkete bildirildiğini, ilgili ürünlerin borca karşılık alındığını gösteren kaşe ve imzalı bir ürün listesi iletildiğini, malın alındığı tarihte sevk irsaliyesi veya benzeri bir evrakın olmamasının ve ayrıca ilgili kıymetlerin giriş/çıkış kayıtlarının bulunmamasının davacının basiretli tacir olduğu düşünüldüğünde hayatın olağan akışına uygun olmadığını, ayrıca sigortalı firmanın bir oto servisi olmasına rağmen bu denli yüklü miktarda pek çok marka/model ve özellikte araca ait ürün stoklamış olmasının da firmanın ticari ölçeği düşünüldüğünde şüphe uyandırıcı olduğunu, ekspertiz raporları kesin delil olmamakla birlikte yargılamada hükme esas alınabilecek kuvvetli delil niteliğinde olduğunu, davacı tarafça Ankara Batı 1. Sulh hukuk Mahkemesi’nin 2021/53 D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespit ve neticede tanzim edilen bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, davacı tarafından talep edilen ve makul olmayan yargılama giderlerinin de müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, müvekkili sigorta şirketi temerrüde düşmediğinden faiz talebinin yerinde olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğu doğacağı düşünülse dahi ancak ve ancak dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebileceğini beyan ederek öncelikle zamanaşımı sebebi ile reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Dosya kapsamına, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında 27.07.2021-27.07.2022 tarihlerini kapsar 303498192 nolu İşyerim Paket Sigorta Poliçesi düzenlendiği, davacı tarafa ait işyerininin Poliçe ile 5.000.000,00TL emtea, 30.000,00 TL demirbaş, elektronik cihaz, 30.000,00 TL dekorasyon teminatının sağlanmış olduğu, davacı Şirkete ait … adresinde işyeri(depo) olarak kullanılan sigortalı taşınmazda 06.08.2021 tarihinde yaşanan pis su baskını sebebiyle depoda bulunan malzemelerin hasar gördüğü, söz konusu su baskınının davacı şirketin sigortalı çalıştırdığı personelinin kusurlu davranışı neticesinde meydana geldiği; 6102 sayılı TTK’nın 1409/1 maddesi ve devamı maddeleri uyarınca davalı şirketin sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan gerçek zarardan sorumlu olduğu, hasarın poliçe teminatı dışında kaldığının ispat yükünün davalı tarafa düştüğü, davalı tarafça hasarın poliçe teminatı kapsamında kaldığına ilişkin savunmasını ispatlamaya elverişli delil sunulmadığı, gerçekleşen rizikonun sigorta poliçesi teminatı dahilinde kaldığı, davacı şirketin davalı sigorta şirketinden talep edebileceği toplam hasar bedelinin hasar tarihi itibariyle 1.403.879,84 TL olduğu, ekpertiz raporuna göre davalı sigorta şirketine hasar ihbar tarihinin 25.08.2021 tarihi olduğu, TTK 1427/2 maddesi uyarınca 45 gün sonrası olan 10/10/2021 tarihinde davalı tarafın temerrüte düştüğü, davacı tarafın temerrüt tarihinden itibaren avans faizi talep edebileceği, davalı tarafın zaman aşımı savunmasının yerinde olmadığı anlaşıldığından ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davanın kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Yerel mahkemece salt bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulduğunu, oysa mahkemece yapılması gerekenin taraf itirazları dikkate alınarak rapordaki tespitlerin de değerlendirilmesi olduğunu, hakimin kararında tarafların iddia ve savunmaları ile çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri tartışıp değerlendirmesi, bunlardan çıkan sonuç ve hukuki sebepleri göstermesi gerektiğini;
Davacının hasarını kanıtlayamadığını, taleplerinin poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu;
Mahkemece eksik inceleme ve değerlendirme yapılarak hüküm kurulduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yalnızca davacının beyanlarına dayandığını;
Bilirkişi heyetine olay yerinde inceleme yetkisi verilmiş olup heyet tarafından ise davacı sigortalının depo ile bağlarının kalmadığını ifade ettiğinden bahisle taşınmazda inceleme yapılamadığının ifade edildiğini, olay yerinde inceleme yapılmadan hadisenin oluş şekli ve nedeni ile ilgili değerlendirme yapılmasırnın mümkün olmadığını;
Ekspertiz raporları kesin delil olmamakla birlikte yargılamada hükme esas alınabilecek kuvvetli delil niteliğinde olduğunu, bu durumda ekspertiz raporu objektif, tarafsız ve bağımsız bir şekilde tanzim edildiğinden bu delilin yok sayılamayacağının tartışmasız olduğunu;
Kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili sigorta şirketinin yalnızca gerçek zararı karşılamakla yükümlü olduğunu;
Davacı tarafından talep edilen ve makul olmayan yargılama giderlerinin de müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, zira huzurdaki davada davacının müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunamayacağı açık olmasına rağmen tek taraflı olarak aldırılmış ve bu nedenle denetlenebilir dahi olmayan rapor ücretinin müvekkili şirketten talep edilmesinin mümkün olmadığını;
Kabul anlamına gelmemekle birlikte, ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faiz işleyeceğini, ayrıca ancak yasal faize hükmedilebileceğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, işyeri sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, istinaf aşamasında sunduğu 11.12.2023 tarihli dilekçesinde, Dairemizin 2023/2306 E. sayılı dosyasında davadan feragat ettiğini bildirmiş, vekaletnamesinde davadan feragat yetkisi olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nin 5. Kısım 3. Bölümünde yer alan ve davaya son veren taraf işlemlerinden olan feragat, 6100 sayılı HMK’nin 311/(1). maddesi hükmü uyarınca, kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu gibi, aynı Kanun’un 309/(2). maddesi uyarınca karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmamaktadır. Öte yandan, aynı Kanun’un 310/(1). maddesi uyarınca davadan feragat karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin karar kesinleşmeden önce, istinaf aşamasındaki davadan feragatı nedeniyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın niteliğine göre, davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili herhangi bir karar verilmesine gerek görülmemiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) numaralı bentte belirtilen nedenlerle; HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/78 E., 2023/663 K. sayılı dava dosyasında verdiği 12.10.2023 tarihli KARARININ KALDIRILMASINA, YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:

“a)Davanın feragat nedeni ile reddine.
b)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL’nin peşin ve ıslahla alınan 23.975,50-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 23.705,65-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine.
c)Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak ilgili tarafa iadesine.
ç)Taraf vekillerinin beyanları gözetilerek vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına.”

II-Yukarıda (2) numaralı bentte belirtilen nedenlerle; davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına.
III-Alınması gereken 269,85-TL harcın, peşin alınan 23.975,00-TL istinaf karar harcından mahsubu ile fazla alınan 23.705,15-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine.
IV-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
13.12.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 14.12.2023

Başkan Üye Üye Katip