Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/2010 E. 2023/1761 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/2010 – 2023/1761
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2023/2010
KARAR NO : 2023/1761

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22.06.2023
ESAS-KARAR NUMARASI : 2022/926E., 2023/428K.
DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI
Davacılar vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacılar vekili müvekkillerinin müteveffa …’ın mirasçıları olduğunu, miras bırakanın davalı şirket bünyesinde çalışırken iş kazası sonucu öldüğünü,
Müvekkilleri tarafından davalı …. A.Ş., …. A.Ş. ve … aleyhine Ankara 10. İş Mahkemesi’nde açtıkları davanın kabul edildiğini ve bu alacağın tahsili için Ankara 9. İcra Dairesi’nin 2022/11718 Esas sayılı dosyasında ilamlı takip başlattıklarını, icra emrinin borçlulara tebliğ edildiğini, hükmün … ile … İnşaat A.Ş. tarafından istinaf edildiğini, … yönünden takibin tehir-i icra kararı ile durdurulmasına karar verildiğini,
Davalı yönünden ise kararın istinaf edilmeyerek kesinleştiğini ve tehir-i icra kararı alınmadığını, davalının şirketin ödeme [icra] emrini tebliğ almasına karşın herhangi bir ödeme gerçekleştirmediğini, herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine ilamlı takibe dayalı alacakların tahsili adına takip işlemlerine devam olunduğunu, davalının adresinin sanal ofis olduğunu, davalının Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünden adi ortaklık kurmak suretiyle iş aldığını ve bu nedenle istihkaklarına haciz konulamadığını, davalının üzerine kayıtlı taşınır taşınmaz mal varlığı olmadığını, üçüncü kişiler nezdinde alacağı olmadığını, tüm haciz girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, davalı şirket aleyhinde başlatılan ilamlı icra takibinin de sonuçsuz kaldığını ileri sürerek İcra ve İflas Kanunu’nun 177’inci maddesinin 1’inci ve 4’üncü bentleri uyarınca davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili müvekkilinin de iş mahkemesi kararını istinaf ettiğini,
Hak düşürücü sürenin geçtiğini, mirasçılara yapılan ödemenin tarihi ile dava tarihi arasında iki yıldan fazla zaman geçtiğini, dava yoluyla öne sürülen alacağın zamanaşımına uğradığını,
Müvekkilinin borçlarını karşılamaya yetecek malvarlığının şu anda bulunmamasının ticaret hayatının bitmesine yol açmaması gerektiğini,
Haciz tutanağında alacağın miktarının belirtilmediğini, dolayısıyla ortada geçerli bir fiili haczin olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Davacı her ne kadar bozma sonrası İş Mahkemesince yapılacak yargılamanın bekletici mesele yapılmasını talep etmiş ise de bu talebi yerinde değildir zira İş Mahkemesince yapılacak yargılama sonrası verilecek yeni kararın davacılar lehine olması, tekrar aynı yada farklı icra dosyası üzerinden icraya konulması, yeniden icra emrinin borçluya tebliğ edilmesi ve tebliğe rağmen borcun ödenmemesi durumunda davacının İİK 177/4 gereği yeni bir iflas isteme hakkı doğacaktır. Doğacak yeni hak eski iflas isteme hakkından tamamen ayrı yeni bir bağımsız hak olup eski iflas isteme hakkının devamı niteliğinde olmadığından İş Mahkesi’nde yapılacak yargılamanın bekletici mesele yapılması yönündeki davacı talebi mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafından her ne kadar İİK 177/1 ve 2 maddeleri gereği davalının iflasını talep etmiş ise de davalının sabit yerleşim yerinin bulunduğu, dosya kapsamında davalının taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçtığı, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunduğu, haciz esnasında mallarını sakladığı veya ödemelerin tatil ettiğine dair hiç bir delilin bulunmadığı ve sunulmadığı, bu nedenle davacının ilgili iki maddeye yönelik iflas talebinin yerinde olmadığı anlaşılmışıtır.
Davacı tarafından her ne kadar İİK 177/4 gereği davalının iflası talep edilmiş ise de davacı tarafından Ankara 10. İş Mahkemesi’nce verilen ilam dayanak alınarak yapılan icra takibi uyarınca borcun ödenmemesi sebebi ile mevcut davanın açılmıştır. Söz konusu icra takibinin dayanağı olan İş mahkemesi kararı Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kesin olarak kaldırılmıştır. İİK 177/1-4 gereği iflas istenilebilmesi için öncelikle ilama müstenit bir alacak olması, bu ilama müstenit alacağın icra emriyle istenilmesine rağmen ödenmemesine dair iki şartın gerçeklenmesi gerekmektedir. Mevcut olayımızda başlangıçta bu iki şart bulunsa da dava devam ederken alacağın dayanağı ilam Bölge Adliye Mahkemesince kesin olarak kaldırılmış ve ortada ilama müstenit bir alacak kalmamıştır. Bu nedenden ötürü davacının İİK 177/4 maddeye dayanarak yapılan iflas talebinin reddi gerekmiştir.
Yargılama giderleri yönünden değerlendirme yapıldığında; davacılar kesinleşmemiş mahkeme kararını icraya koymuş ve sonrasında mevcut iflas davacının açmıştır. Davalı şirket ise aleyhine verilen ilama karşı tehiri icra talebinde bulunmaksızın istinaf kanun yoluna başvurmuş ve istinaf tarafından ilgili İş Mahkemesi kararı kaldırılmıştır. İİK 177/4 maddesi gereği yapılan iflas taleplerinde iflas kararı verilebilmesi için davanın açıldığı andan sonuçlandığı ana kadar ilama müstenit alacağın varlığını koruması gerekir. İlamın varlığını koruması ödeme hariç iflas talebi nedeni ile davacının yükümlülüğündedir. Mevcut olayımızda iflas talebinin dayanağı olan ilam ödeme haricinde İstinaf Kararı ile ortadan kalkmıştır. Bu nedenden ötürü davacı iflas talebinin dayanağı olan ilamın varlığını davanın başından sonuna kadar koruyamadığı için ve İİK 177/ 1-2 maddeleri uyarınca da dosyaya hiç bir delil sunulmadığından, mevcut yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulması gerekmektedir. …” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle:
– İş mahkemesi kararının bozulmasının alacağın ortadan kalktığı anlamına gelmeyeceğini,
– İcra ve İflas Kanunu’nun 177’nci maddesinin 1 ve 2’nci bentlerine yönelik gerekçenin yerinde olmadığını, davalının malvarlığının bulunmadığını; iş yerinin sanal ofis niteliğinde olduğunu ve haciz uygulanmasına imkan olmadığını,
– Mal kaçırmak için hileli işlemler yaptığını, bu bağlamda bütün malvarlığını …. A.Ş. ünvanında bir şirkete sermaye olarak aktardığını ve sonrasında bu şirketin bölünerek varlıklarının saptanmasını imkansız hale getirdiğini,
– Bu yoldaki beyanlarının zapta geçmediğini ve bu hususlarda araştırma yapılmadığını,
– Ödemeleri tatil ettiğinin sabit olduğunu,
– Davalı şirket yetkilisinin Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinde yaptığı açıklamada “şirketin borçlarını karşılamaya yetecek malvarlığı bulunmamaktadır.” diyerek bu durumu ikrar ettiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davalının iflasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, doğrudan doğruya iflas istemine ilişkindir.
I- İcra ve İflas Kanunu’nun alacaklının talebi ile doğrudan doğruya iflası düzenleyen 177’nci maddesinin hangi bendine dayanıldığı davacı tarafından açıkça gösterilmeli, mahkemece yapılacak incelemeler de bu nedene özgülenerek yapılmalıdır.
Somut olayda davacı genel ifadelerle anılan maddenin 1 ve 2 numaralı bentlerine dayanmış ancak bu iki konuda kesin ve inandırıcı delil sunamamıştır.
Davacı dilekçesinde davalının varlıklarını dava dışı …. A.Ş.’ye devrettiğine dair bir iddia ileri sürmemiş olduğundan, bu iddianın ilk derece mahkemesince incelenmesi mümkün olmadığı gibi istinaf aşamasında dile getirmesi de sonuç doğurur nitelikte görülmemiştir.
Bu bakımdan anılan iki bent bakımından ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı yöne rastlanamamıştır.
II- Davacının dayandığı diğer hüküm anılan maddenin ilama dayalı alacağın (ödeme değil) icra emri tebliğine rağmen ödenmemiş olmasıdır (İİK m.177/4). Bu düzenlemeye göre iflasın açılması için kararın kesinleşmiş olmasına gerek bulunmamaktadır.
Somut olayda ilk derece Ankara 10. İş Mahkemesinin 07/06/2022 gün ve 2020/340 E, 2022/298 K sayılı kararı ile davalı şirket diğer davalılarla birlikte maddi ve manevi tazminatla sorumlu tutulmuştur.
Davacılar vekilinin dilekçesindeki beyanının aksine davalı şirket de bu kararı istinaf etmiş fakat herhangi bir tehir-i icra kararı almamıştır. Davalı icra emrini 15/07/2022 günü tebellüğ etmiş ve yedi günlük sürede herhangi bir ödeme yapmamıştır (İİK m.32/I). Bu haliyle 25/07/2022 günü itibariyle iflas davası açılması mümkündür.
Eldeki dava 29/12/2022 günü açılmıştır. Eldeki davanın ilk derece mahkemesinde incelenmekte olduğu 16/03/2023 günü Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi ilk derece iş mahkemesi kararını kaldırmış ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyayı mahkemesine göndermiştir (2022/2715 E, 2023/473).
Bu durumda hem ilamlı takip ve hem de eldeki iflas davası İcra ve İflas Kanunu’nun 40’ıncı maddesi uyarınca olduğu yerde durmuştur (bkz. Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2.b., Adalet Yayınevi, Ankara 2013, s.1148; ayrıca Yargıtay -Kapatılan- 19. HD., 27/02/2006, 1003/1779).
Gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar çerçevesinde ilk derece mahkemesince iş mahkemesi kararının ve buna bağlı olarak icra takibinin akıbeti beklenmek ve buna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davacılar vekilinin buna ilişkin istinaf başvuru nedenin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.353/1-a.6).
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.6. gereğince, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/926E., 2023/428K. sayılı dava dosyasında verdiği 22.06.2023 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
08.11.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 08.11.2023

Başkan Üye Üye Katip