Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/1895 E. 2023/1651 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
ESAS NO : 2023/1895
KARAR NO : 2023/1651
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15/06/2023
ESAS-KARAR NUMARASI : 2020/295E., 2023/440K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davalı …’ın, Delice İcra Müdürlüğü’nün 2018/73 Talimat numaralı dosyasından, muhafaza işlemine ilişkin olarak icra dosyasında borçlu “… A.Ş.”nin, “mahcuzların sökülerek yediemin deposuna taşınıp teslim edilmesi” işinin yapılması konusunda ücret karşılığında davacı şirket ile anlaşma yaptığını, davacı şirketin, mahcuzların sökülmesi için gerekli araç ve ekipmanı sağladığını, mahcuzların sökülmesi işini özenle ifa ettiğini ve mahcuzların yediemin deposuna tam ve eksiksiz şekilde teslim edildiğini, ifa edilen işin bedeline ilişkin 20/09/2019 tarih ve 0160959 sayılı 28.320,00 TL bedelli faturanın ödenmediğini, bunun üzerine davacı şirket tarafından Ankara 2.İcra Dairesi 2020/1695 nolu dosyası üzerinden takip başlatıldığını ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazının iptali ile takibin devamını talep ve dava etmiştir.
Davalı, usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “… dava konusu hizmet kesintisiz şekilde iki günden fazla sürmüş ve söküm, yükleme ve nakliye işlemleri Delice İcra Müdürlüğünün 2018/73 talimat nolu dosyası ile Delice İcra Müdürlüğünün 2019/12 talimat nolu dosyasında birlikte yapılmıştır. Delice İcra Müdürlüğünün 2019/12 talimat nolu dosyasında davacı dışında hizmet verildiği dosyaya sunulan delillerden tespit edilememiş olduğundan tüm işin tek bir iş halinde davacı tarafından yapıldığı ve 28.320,00-TL’lik faturanın tüm iş bedeli olduğu kabul edilmiştir.
İcra cevabi yazıları ile de sabit olduğu üzere işçilerin tamamının gece boyu çalışmadığı geceleri bir grubun çalışmayıp diğer grubun çalıştığı sabit olduğundan 30/05/2022 tarihli raporun sonuç kısmının b bendinde ayrıntılarıyla açıklandığı üzere davacının talep edebileceği toplam alacağın 21.513,32-TL olduğunun kabulü ile davanın kısmen kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: toplam 54 saat kesintisiz çalışma yapıldığından bahisle tanzim edilen bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, haciz mahallinde hava kararıncaya kadar çalışma yapılması nedeniyle işbu hususun dikkate alınarak işçi ve yevmiye giderlerinin belirlenmesinin gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalar içerdiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava,taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi kapsamında düzenlenen faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
1-Ticarî davalar; mutlak ticarî davalar, nispi ticarî davalar ve yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Bir davanın ticarî dava sayılmasına bağlanan en önemli sonuç, o davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi ve buna bağlı olarak özel birtakım usul kurallarına tabi olmasıdır. Hangi iş ve uyuşmazlıkların ticarî dava sayıldığı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) ve bazı özel kanunlarda sınırlı olarak belirtilmiştir (Börü, L./ Koçyiğit, İ.; Ticari Dava, 2. Baskı, Ankara 2021, s. 27).
Mutlak ticarî davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticarî işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticarî sayılan davalardır. Mutlak ticarî davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunlar yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra ve İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticarî İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticarî davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticarî dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticarî işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticarî dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticarî dava sayılan davalardır.
Nispi ticarî davalar, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticarî nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî iş sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. Ticarî iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan bir işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticarî dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticarî davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası;
“Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticarî nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
5. maddesinin 3. fıkrası;
“Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.”
şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukukî ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce re’sen dikkate alınır.
Somut olay incelendiğinde; davanın yukarıda açıklanan mutlak ticari davalardan olmadığı, yapılan yazışmalardan davalının kantincilik faaliyeti bulunduğu ve esnaf kaydının olduğu, dava konusu uyuşmazlığın bu faaliyetle alakası olmadığı, ticari kazancının tacir olma şartlarını taşımadığı gözetilerek, davanın nispi ticarî dava olarak da kabul edilemeyeceği açıktır.
Bu durumda davaya bakmakla görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup, ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiş, HMK. m 353(1).a.3 ve 355 uyarınca kararın esası incelenmeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
2- Kararın kaldırılması nedenine göre davalı yanın istinaf sebeplerinin incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.3, 355 gereğince, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/295E., 2023/440K. sayılı dava dosyasında verdiği 15/06/2023 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Davalı yanın istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
4-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
25/10/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 25/10/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır