Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/1393 E. 2023/1369 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1393 – 2023/1369
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2023/1393
KARAR NO : 2023/1369

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2015/229 E.-2021/739 K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

Davacı vekilince yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucunda;
Dosyanın istinaf incelemesi için gönderildiği Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 21.03.2023 tarih ve 2023/212 E., 2023/198 K. sayılı kararıyla davanın kayıt kabul davası olduğu nitelendirilmesiyle Dairemize gönderildiği,
Dairemizin 15.03.2023 tarih ve 2023/531 E., 2023/498 K. sayılı kararında yasal ve bilimsel gerekçeleri ayrıntıları ile gösterilerek, özetle Dairemizin görevinin İcra ve İflas Kanunu’nun 235’inci maddesine göre açılmış iflas sıra cetveline itiraz davaları üzerine verilen hüküm ve kararlar hakkında yasa yolu incelemesi yapmak olduğu, somut olayda dava açıldığı tarihte ortada ne iflas ve ne de düzenlenmiş bir sıra cetveli bulunmadığı, eldeki davanın ortada bulunmayan bir sıra cetveline itiraz istemini içerdiğini söylemenin hiçbir yasal ve mantıksal dayanağı olmadığı, uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf inceleme yerinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi, sonrasında ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi olduğu, nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin davalı/işverenin iflası halinde açıkça İcra ve İflas Kanunu’nun 194. maddesi uyarınca ikinci alacaklılar toplanmasının beklenmesi ve sonrasında davaya devam edilmesi gerektiği yönünde içtihat oluşturduğu, derdest alacak (veya itirazın iptali) davalarında davalının iflasının açılmasının asla davayı sıra cetveline itiraza (kayıt kabule) dönüştürmeyeceği, derdest davanın iflasın açılması ile duracağı ve ikinci alacaklılar toplanmasından on gün sonra devam edeceği gerekçesiyle dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’na gönderildiği,
Başkanlar Kurulunun ise uyuşmazlığın şirketler hukukundan değil davalı şirket yargılama esnasında iflas ettiğinden ve talep iflas masasına kayıt kabule dönüştüğünden uyuşmazlığın da kayıt kabulden kaynaklandığı gerekçesi ile dosyayı Dairemize gönderdiği (10.04.2023 tarih ve 2023/168 K.) anlaşılmıştır.
Dairemiz bu karara rağmen uyuşmazlığın, gönderme kararında belirtilen gerekçelerle genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı kanısındadır. Ancak bu konuda uzmanlığı bulunmamaktadır. Açıklanan durumun göreve ilişkin kamu düzeni kuralları ile kanuni hakim, mahkemeye erişim ve adil yargılanma haklarına temas ettiği düşünülmektedir.
Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu kararları, bunlar aleyhine gidilecek bir yasa yolu bulunmadığından kesin nitelikte sayılmakta ve dosyanın gönderildiği Daireyi bağlamaktadır.
Bu çekince altında yapılan yargılama üzerine dosya esastan incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili 10.03.2015 tarihli dava dilekçesinde; temlik eden … A.Ş. ile davalı şirket arasında genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmeleri imzalandığını, iş bu kredi karşılığında keşidecisi davalı şirketin yetkilisi …, lehdarı davalı şirket olan 29.09.2011 vade tarihli 1.000.000,00 TL. bedelli bononun alacaklı … A.Ş.’ne temlik edildiğini, kredi borcunun ödenmemesi üzerine alacaklı bankaya ciro edilen bononun protesto ettirilerek … ve davalı şirket aleyhine, davalı şirketin sorumluluğu Bankanın alacak miktarı olan 672.566,95 TL. ile sınırlı olmak üzere bono bedelinin tahsili Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2011/13276 E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine konulduğunu, davalının borca ve senede ilişkin ikrarlarını içeren şikayetinin Ankara 15. İcra Hakimliğinin 2011/957 E., 2012/167 K. sayılı kararı ile reddedildiğini ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, ancak davalıya alacaklı banka tarafından yeniden ödeme emri gönderildiğini, davalının önceki şikayet dilekçesinde borcu, senedi ve imzayı kabul etmesine karşın bu defa imzaya itiraz ettiğini, Ankara 7. İcra Hakimliğinin 31.12.2013 tarih ve 2013/141 E., 2013/1133 K. sayılı kararı ile imza itirazının kabulüne ve davalıdan talep edilen alacak miktarı 672.566,95 TL. olmasına karşın, bono bedeli olan 1.000.000,00 TL. üzerinden %20 oranında tazminata ve %10 oranında para cezasına mahkum edildiğini, hukuka aykırı bu kararın Yargıtay tarafından da onaylandığını, davalının genel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2011/13278 E. sayılı dosyasına sunduğu başka bir dilekçede, “Aynı takip kısmen itiraz edilmek suretiyle söz konusu borç kadar kısmı kesinleşmiş iken ve müvekkilin bankaya başkaca borcu yok iken bu icra takibinin akabinde tekrar iş bu icra takibinin söz konusu olması yasaya aykırı olmuştur. Şöyle ki Genel Kredi Sözleşmelerine istinat eden borç kadar kısmı kesinleşmiştir. Kambiyo senedi icra takibine konu yapılmış ve bu takip borç miktarı kadarı ile kesinleşmiş iken başka bir borç konusu gibi sanki aynı senet aynı borç konusu için verilmemiş gibi icra takibinin yapılması hatalı olmuştur.” denildiğini, İİK’nın 170/4. maddesi gereği haksız yere mahkum edildikleri tazminatın ve para cezasının tahsilini engellemek amacıyla bu davanın açılmasının zorunlu olduğunu ileri sürerek, 672.566,95 TL.’nin bononun vade tarihi olan 29.09.2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili yasal süresinden sonra sunduğu beyan dilekçesinde; kredi sözleşmesine dayalı alacak ile 29.09.2011 vade tarihli 1.000.000,00 TL. bedelli bono alacağının farklı iki talep konusu olduğunu, Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2011/13276 E. sayılı dosyası ile bonoya dayalı takibin müvekkilinin itirazı üzerine durduğunu, kredi sözleşmesine dayalı olarak Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2011/13278 E. sayılı dosyası ile başlatılan takipte ise icra işlemlerinin devam ettirildiğini, müvekkillerine ait hak ve alacaklara haciz işlemleri uygulandığını, davacı tarafın ikrarın bütünlüğü ve bölünmezliğini göz ardı ederek lehe olduğu savunulan bazı cümlelerle dava dayanağı oluşturulmaya çalışıldığını, müvekkillerinin vekili hakkında Ankara Barosuna şikayette bulunulduğunu ve azledildiğini, Ankara 7. ve 15. İcra Mahkemelerince verilen kararların taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini ve Yüksek Mahkemece onanarak kesinleştiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “….Bilahare, UYAP sistemi üzerinden yapılan araştırma sorasında, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan yazıya 19.02.2020 tarihinde verilen cevap ile davalı şirket hakkında 24.06.2016 tarihinde, 2015/818 Esas ve 2016/459 karar sayılı karar ile iflas kararı verildiği, verilen kararın 18.11.2016 tarihinde kesinleştiği, Ankara İflas (21. İcra) Dairesi Müdürlüğü’nün 2016/23 İflas sayılı dosyasında 17.04.2017 tarihinde ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığı anlaşılmış, davacı vekiline, alacak kaydı başvurusu yapması hususunda süre tanınmış, iflas idaresi memurluğu 22.01.2021 tarihinde, alacağın 4. sırada nizalı değerlendirilmesine karar vermiştir….
Toplanan deliller ve dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; … A.Ş.’nin, …. İnş…A.Ş.’den olan alacağının … A.Ş.’ye temlik edildiği, … A.Ş.’nin de tüm aktif ve pasifleriyle davacı şirkete devrolunduğu, davacının 29.09.2021 tarihi itibariyle 638.569,71 TL alacaklı bulunduğu, takip tarihinden sonra yapılan tahsilatlar mahsup edildikten sonra 634.631,08 TL alacaklı olduğu, davalı şirket hakkında, yargılama sırasında Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.06.2016 tarihli ve 2015/818 Esas – 2016/459 Karar sayılı ilamı ile iflas kararı verilmekle, mahkememizdeki davanın kayıt-kabul davasına dönüştüğü gözönüne alınarak, iflasın açılma tarihine kadar re’sen avans faiz tutarı 382.104,42 TL hesaplanmakla toplam 1.016.465,50 TL alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne karar vermek gerekmiştir.” denilerek, davanın kısmen kabulüne, toplam 1.016.465,50 TL davacı alacağının davalı borçlu müflis şirketin Ankara 21. İcra Dairesinin 2016/23 İflas sayılı dosyasında oluşturulan iflas masasına kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki açıklama ve iddialarını tekrar ederek, temlik alan müvekkili şirketin davalıdan 672.566.95 TL (ana para) alacaklı bulunduğunu, davalıya kat ihtarı 28.09.2011 tarihinde çekilmiş olup bu tarih itibari ile alacaklarının 644.023,00 TL olduğunu, bilirkişinin bu alacağı 638.214,55 TL olarak hesaplamasını kabul etmediklerini, bilirkişi raporunda davalının temerrüt tarihi 10.10.2011 olmasına karşın 20.10.2011 tarihinin temerrüt tarihi olarak alındığını, bu durumda bilirkişinin 28.09.2011 ihtar tarihi ile 10.10.2011 tarihleri arasında akdi faiz, 10.10.2011 ile 20.11.2011 tarihleri arasında ise temerrüt faizi hesaplaması gerekirken temerrüt tarihini ve faizini 20.11.2011 tarihinden itibaren başlatmasının hukuka uygun olmadığını, ayrıca bilirkişi raporunda temerrüt faiz oranının da sözleşmeye ve kanuna aykırı olarak belirlendiğini, rapora itirazları dikkate alınmadan, ek rapor dahi alınmadan karar verildiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan ve bonoya dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İflas Türk hukukunda İcra ve İflas Kanunu ile düzenlenmiş özel nitelikli bir statüdür. İflas tasfiyesi de anılan Yasa’nın gösterdiği kurallara göre yapılır. Bu tasfiye biçimi Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen tasfiyeden farklı hüküm ve sonuçlara sahiptir. İflas etmiş gerçek ya da tüzel kişilere “müflis” denir. Birçok yasal düzenlemede “müflis” için getirilen çeşitli kısıtlamalar bulunmaktadır. İlk derece Mahkemesi karar başlığında yazıldığı şekilde “Tasfiye (iflas) halinde” ibaresi yasaya uygun olmadığından başlık da bu çerçevede düzeltilmiştir (HMK m. 304/1).
Dosya kapsamından;
Temlik eden Banka tarafından, davalı şirket ve dava dışı … hakkında 29.09.2011 vade tarihli, 1.000.000,00 TL. bedelli bonoya dayalı olarak davalı şirketin sorumluluğu 672.566,95 TL. ile sınırlı olmak üzere 1.000.000,00 TL.’nin tahsili istemiyle kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine başlandığı,
Yine temlik eden Banka tarafından, yine davalı şirket ve dava dışı … aleyhine nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesine dayalı olarak, 638.390,15 TL. asıl alacak ve fer’ileri ile birlikte toplam 672.566,95 TL.’nin tahsili talebiyle ilamsız icra takibine başlandığı, borçlular tarafından takibe kısmen itiraz edildiği,
İş bu davanın Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2011/13276 E. sayılı, kambiyo senetlerine dayalı icra takibine dayalı olarak açıldığının, dava dilekçesindeki “İİK’nın 170/4. maddesi gereği haksız yere mahkum edildikleri tazminatın ve para cezasının tahsilini engellemek amacıyla bu davanın açılmasının zorunlu olduğu” ibaresinden ve senedin vade tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilinin talep edilmesinden anlaşıldığı,
Davalı şirketin iflasına karar verilmesi üzerine İlk derece Mahkemesince İİK’nın 194. maddesi uyarınca yargılamanın ikinci alacaklılar toplanmasından on gün sonrasına kadar durmasına karar verildiği,
İlk derece Mahkemesince 02.07.2020 tarihli duruşmada 2 nolu ara kararı ile, “Davacı vekiline, müflis davalı şirketin Ankara 21. İcra Müdürlüğünün 2016/23 İflas sayılı dosyasında iflas masası alacak kaydı başvurusu yapması hususunda 15 gün süre verilmesine,” karar verildiği,
Davacı alacaklı vekilince, iş bu davanın dayanağı olan Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2011/13276 E. sayılı (kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan) icra takibinden söz edilmeksizin, Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2011/13278 E. sayılı (genel kredi sözleşmesine dayalı ilamsız icra takibi) dosyasından mütevellit, iflasın açılma tarihi olan 16.11.2016 tarihi itibarı ile 3.307.785,86 TL kesinleşmiş alacakları bulunduğu belirtilerek (iş bu davaya konu alacağı da içeren )bu miktarın masaya kaydının yapılmasının talep edildiği,
İflas İdaresinin 29.01.2021 tarih ve 116 sayılı kararı ile, alacağın Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/229 E. sayılı dosyası ile dava konusu olduğu incelenmekle, yargılamanın sonucunun beklenmesine, alacağın 4. sırada nizalı olarak değerlendirilmesine karar verildiği,
Görülmüştür.
Gerek kayıt başvurusu yapılırken davacı tarafça, gerek iflas idaresince, gerekse de bilirkişi kurulunca, iş bu davaya konu alacağın Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2011/13278 E. sayılı dosyasına dayandığı hataen kabul edilmiştir. Ancak yukarıda özetlendiği üzere davacı tarafça alacağın Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2011/13276 E. sayılı, kambiyo senetlerine mahsus takibinin dayanağı bononun vade tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilinin talep edilmiş olması nedeniyle, İlk derece Mahkemesince, talep doğrultusunda, yapılan ödemelerin mahsubundan sonra bakiye alacağın ve bononun vade tarihi ile iflas tarihi arasında avans faizi oranı üzerinden hesaplanan işlemiş faizinin kaydına karar verilmiş olması doğru olmuştur.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubuyla kalan 89,95 TL.’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
20.09.2023 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza