Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/1382 E. 2023/1439 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2023/1382
KARAR NO : 2023/1439

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2023
ESAS-KARAR NUMARASI : 2010/302 E.-2023/309 K.
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :

Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından 15.03.2006 tarihli kararla müvekkilinin kooperatif üyeliğine alınmasına karar verildiğini, müvekkilince kooperatife toplam 74.450,00 TL. ödeme yapıldığını, davalı kooperatifçe müvekkilinin daire sahibi yapılmadığı gibi ödediği paraların da iade edilmediğini ileri sürerek, müvekkilince ödenen 74.450,00 TL.’nin 24.08.2007 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının Kooperatifler Kanununun aradığı anlamda kooperatife ortak olmadığını, kocası …’ın müvekkili kooperatifin tam yetkili müdürlüğünü yaptığını, oğlu …’ın da kooperatif başkanlığını yürüttüğünü, … ve diğer ilgililer hakkında kooperatife verdikleri zararlar sebebiyle Sincan C. Başsavcılığı’na şikayette bulunulduğunu, davacının eşi …’ın müvekkili kooperatifin kayıtlarını dilediği gibi düzenleyerek, davacıyı (eşini) kooperatife ortak olmuş gibi gösterdiğini, davacının iddia ettiği ödemeleri gerçek anlamda yapmadığını, olmayan ödemeler varmışçasına belgeler düzenlendiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Mahkememizce öncelikle davacının kooperatife üye olup olmadığı, peşin paralı veya normal aidat ödeyen üye olup olmadığı, davacının iddia ettiği bir alacağının bulunup bulunmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarında; davacının ortaklığa kabulüne dair alınan yönetim kurulu kararının sahte olduğunun tespiti halinde, yapılan tüm işlemler ve tutulan kayıtlar da bu sahteciliğin bir devamı olacağından davacının bir alacağından söz edilemeyeceği, davacının ortaklığa kabulüne dair alınan yönetim kurulu kararının sahte olmadığının anlaşılması halinde ise; davacının kooperatife yatırmış olduğu aidat tutarının muhasebe kayıtlarına göre 74.450,00 TL olduğu, ancak söz konusu miktarın, KK. ve anasözleşme hükümleri doğrultusunda halen ortaklıktan istifa etmediğinin anlaşılmış olması nedeniyle de iadesinin mümkün olamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davalı savunmasında sahtecilik iddiasında bulunmuş ve mahkememizce davalı kooperatifin 15/03/2006 tarihli 139 sayılı yönetim kurulu kararındaki yazı ve imzaların …, …, … ve …’a ait olup olmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Dairesi tarafından sunulan raporda; inceleme konusu belgede … adına atılı imza ile …’nin mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın …’nin eli ürünü olduğu, inceleme konusu belgede … adına atılı imza ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın …’ın eli ürünü olduğu, inceleme konusu belgedeki yazılar ile … ve …’ın mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla … ve …’ın eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir.
Dolayısıyla, davacı tarafça davalı kooperatife üyelik için 74.450,00TL ödeme yapılmasına rağmen davacının hak sahibi yapılmadığı, davalı taraf her ne kadar kooperatife üye olunmasına ilişkin 15.03.2006 tarihli belgenin muvazaalı oluşturulduğunu iddia etmiş ise de; bu muvazaanın kanıtlanamadığı, söz konusu belge altındaki imzaların …(?) tarafından yazıldığının belirlendiği, imzalarda sahtecilik olmadığı” gerekçesiyle, davanın kabulü ile 74.450,00TL’nin 24.08.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı mirasçıları vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde asıl alacağa ticari faiz işletilmesi talep edilmişse de İlk derece Mahkemesince yasal faize hükmedildiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının yasal faize hükmedilmesine ilişkin kısmına yönelik istinaf taleplerinin kabulüyle 74.450,00TL’nin 24.08.2007 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı … adına düzenlenen tahsilat makbuzlarının tamamının gerçek dışı kayıtlar olduğunu, bu tahsilat makbuzlarının tamamında kocası …’ın imzasının bulunduğunu, yine … tarafından kooperatif kayıtlarına işlendiğini, davacının vefat etmesi üzerine bu kez makbuzları düzenleyen …’ın kooperatiften alacaklı olduğunu, …’ın kooperatifin tam yetkili müdürü sıfatıyla kooperatifin tüm kayıt ve belgelerini elinde bulundurduğunu, istediği gibi iş ve işlem yaptığını, davacı …’ın vefatı üzerine davacı sıfatını alanlardan diğer kişi …’ın babası … kooperatifin tam yetkili müdürü iken kooperatifin yönetim kurulu üyesi, aynı zamanda muhasip üye olduğunu,
Davacı …’ın ev hanımı olduğunu, herhangi bir geliri olmadığını, müşterek konutun gelirinin kocası …’ın kooperatiften aldığı maaş ile sağlandığını, davacı …’ın bu şekilde bu miktarda parayı ödemiş olmasının mümkün olmadığını, görüldüğü gibi esasen ortada ödenen bir para olmadığını, davacı tarafın gerçek dışı kayıt oluşturduğunu, gerçeğe aykırı tahsilat makbuzları düzenlediğini, kayıtlara işlediğini, kooperatif yönetiminden uzaklaştırıldıktan sonra da bu gerçek dışı kayıtlara dayanarak alacak talep ettiğini, ödeme tarihlerinde kooperatifin üst birlik aidatlarını dahi ödeyemediğini, kooperatifim kasasında böyle bir parasının olmadığını,
2008 yılında yapılan genel kurulda seçilen yeni yönetim kurulunun kooperatif kayıtlarında yaptığı inceleme üzerine hakkında savcılığa şikayet dilekçesi verdiğini, tahsilat makbuzlarını düzenleyen … hakkında zimmet vs suçlarından dolayı dava açıldığını ve ceza verildiğini, Yargıtay 5. Ceza Dairesince …’ın usulüne uygun görevlendirilmemiş olması sebebiyle suçun zimmet değil dolandırıcılık ve hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verildiğini, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/451 E., 2020/375 K. sayılı kararı ile güveni kötüye kullanma suçunun uzlaşma kapsamında olması ve uzlaşmanın gerçekleşmiş olması, dolandırıcılık suçundan açılan davanın ise zamanaşımı sebebiyle düşürülmesine karar verildiğini, hiç kimsenin kendi kusuru ile hak sahibi olamayacağını,
Belirterek,
İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Davacı tarafça, müvekkilinin davalı kooperatifin 15.03.2006 tarihli yönetim kurulu kararıyla davalı kooperatifin üyesi olduğu, davalı kooperatife toplam 74.450,00 TL. ödediği, müvekkilinin daire sahibi olamadığı gibi ödediği paranın da iade edilmediği iddia edilerek ödenen tutarın tahsiline karar verilmesi istenmiştir.
İlk derece Mahkemesince davacının eşi … ve oğlu … hakkındaki Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının sonuçlanması beklenmiş, davacının ortaklığa kabulüne ilişkin 15.03.2006 tarihli yönetim kurulu kararının altındaki imzaların aidiyeti ile ilgili raporlar alınmış; gerekçeli kararında; bilirkişi raporundaki “davacının ortaklığa kabulüne dair alınan yönetim kurulu kararının sahte olmadığının anlaşılması halinde ise; davacının kooperatife yatırmış olduğu aidat tutarının muhasebe kayıtlarına göre 74.450,00 TL olduğu, ancak söz konusu miktarın, KK. ve anasözleşme hükümleri doğrultusunda halen ortaklıktan istifa etmediğinin anlaşılmış olması nedeniyle de iadesinin mümkün olamayacağı kanaatine varılmıştır.” görüşü özetlenmiş, “davalı taraf her ne kadar kooperatife üye olunmasına ilişkin 15.03.2006 tarihli belgenin muvazaalı oluşturulduğunu iddia etmiş ise de; bu muvazaanın kanıtlanamadığı, söz konusu belge altındaki imzaların … (Metnin … tarafından yazıldığı, imzaların …, … ve …’ın eli ürünü olduğu olmalı) tarafından yazıldığının belirlendiği, imzalarda sahtecilik olmadığı” gerekçesine dayanılarak davanın kabulü ile 74.450,00 TL.’nin tahsiline karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, kooperatifin inşaatlarının bitirilip konut tahsisi aşamasına gelinmesi ve diğer üyelere tahsis ve teslim yapıldığı halde kooperatif ortağına konut tahsis ve tesliminin yapılmaması halinde kooperatif ortağının konut karşılığı tazminat istemesi mümkündür. Yargıtay kararları ile; normal ödemesini yapıp konut sahibi olan üyelerle eşit miktarda ödemesi bulunduğu tespit edilen, diğer anlatımla eksik ödemesi bulunmadığı belirlenen, ancak kendisine konut tahsis ve teslimi yapılamayan ortağın, ödemesi eksik olmayan diğer üyelere verilen emsal bir konutun dava tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebileceği, hiç ödemesi yok ise konut karşılığı tazminat istemini reddi gerektiği, eksik ödemesi olan bir üyenin ise, beşli formül olarak tanımlanan formüle göre hesaplanan konut karşılığı tazminatı talep edebileceği kabul edilmiştir.
Yine bilindiği üzere kooperatiften çıkan ya da çıkarılan ortakların, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 17 ve ana sözleşmenin 15. maddelerindeki koşullarla, kooperatife yapmış oldukları ödemelerin iadesini istemek hakları bulunmaktadır.
HMK’nın hükmün kapsayacağı hususlar ile ilgili 297/(1). maddesinin (c) bendi, “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” düzenlemesini içermektedir.
İlk derece Mahkemesince davacının ortaklığa kabulüne ilişkin 15.03.2006 tarihli yönetim kurulu kararının sahte olmadığının anlaşılması halinde halen ortaklıktan istifa etmediğinin anlaşılmış olması nedeniyle ödenen 74.450,00 TL.’nin iadesinin mümkün olamayacağı yolundaki bilirkişi görüşü özetlendikten ve yönetim kurulu kararının sahte olmadığının kabulü yolunda gerekçe oluşturulduktan sonra, -kooperatif ortağının sadece konut karşılığı tazminat isteyebileceği ve ödediği tutarların iadesini sadece ortaklıktan çıkması ya da çıkarılması halinde isteyebileceği hususları nazara alınmaksızın- davanın kabulü ile davacı tarafça davalı kooperatife ödenen bu tutarın tahsiline ilişkin karar verilmesi çelişkili olmuş, gerekçesi anlaşılamamıştır. Bir başka anlatımla İlk derece Mahkemesi kararı, HMK’nın 297/(1)-c maddesi hükmüne aykırı olarak, sabit görülen vakıalarla çelişkili sonuç ve hukuki sebep içermektedir.
Bu durumda Dairemizce, HMK’nın 297/(1)-ç ve 355. maddeleri uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı taraftan talebi ile ilgili açıklama alındıktan sonra, sabit görülen vakıalar ile çelişmeyen nitelikte sonuç ve hukuki sebep içeren bir karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın niteliğine göre taraf vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; HMK’nın 297/(1)-ç ve 355. maddeleri uyarınca, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.03.2023 tarih ve 2010/302 E., 2023/309 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Taraf vekillerince yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana iadesine,
4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
27/09/2023 tarihinde, (ön sonu olarak ortaklığın tespiti de gerektiğinden) HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza