Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/1327 E. 2023/1415 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1327 – 2023/1415
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2023/1327
KARAR NO : 2023/1415

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13.06.2023
ESAS-KARAR NUMARASI : 2023/185 E., 2023/384 K.
KONKORDATO TALEP EDEN
VEKİLİ :

Konkordato talep eden vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Konkordato talep eden vekili, müvekkilinin Ankara merkezli olarak kurulduğunu ve “…” olarak bilinen alışveriş merkezini işlettiğini, söz konusu alışveriş merkezinin yapımına ilk işletmeci firma tarafından başlandığını, ancak ilk firma tarafından AVM’nin yapımı tamamlanamayarak yarım kaldığını, … ile işletmeci arasında devam eden mahkeme süreçlerinden dolayı AVM’nin uzun yıllar kaba inşaat olarak yarım kaldığını, … tarafından …’nin inşası ve işletilmesi için yapılan ihaleyi kazanan müvekkilinin … ile Yap-İşlet-Devret sözleşmesini imzaladığını, imzalanan sözleşmeye göre, kaba inşaat seviyesinde kalan inşaatın tamamlanmasını ve iskan belgesinin alınmasını takiben 23.12.2011 tarihinden başlamak üzere 25 yıl süre ile işletmek üzere müvekkili şirketin AVM’yi devraldığını, AVM’de toplam 97 adet mağaza bulunduğunu, müvekkilinin AVM’de yer alan mağazaları kiraya vererek gelir elde ettiğini, şirketin 31.12.2022 tarihi itibarıyle tamamı ödenmiş kayıtlı sermayesi 4.000.000,00-TL olup, her biri 25,00-TL kıymetinde 160.000 hisseye ayrıldığını, AVM işletmeciliği yada perakende sektörünün her geçen gün daralan ve rekabetin arttığı bir sektör olduğunu, sektörde yaşanan kontrolsüz büyüme yada arz fazlalığından dolayı rekabetin artarak kira gelirlerinin sürekli azaldığını, sektörün bu durumunun müvekkilini olumsuz etkilediğini, koronavirüs salgınından dolayı müvekkili tarafından AVM’nin mülk sahibi …’ne defalarca müracaat edilerek işletme bedelinin azaltılmasının talep edildiğini, ancak … Genel Müdürlüğü nezdinde bu taleplerine hiçbir şekilde karşılık bulamadığını, bu duruma bağlı olarak müvekkili tarafından giderlerin azaltılabilmesi için Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/93 esas sayılı dosyasından ve devamında Ankara 13. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/851 esas sayılı dosyalarından … Genel Müdürlüğü’ne uyarlama davaları açıldığını ve davaların halen derdest olduğunu, 23.12.2009 tarihli Yap-İşlet-Devret Sözleşmesi’nde yıllık 400.000,00 USD bağış vaadi düzenlendiğini, yaşanan ekonomik sıkıntı nedenleriyle bağışlama vaadinden rücu edildiğini, bunun üzerine … tarafından müvekkili aleyhine Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/58 esas sayılı dosyasında asıl ve birleşen davalarda bağış vaadi bedellerinin dava konusu edildiğini, davanın halen Yargıtay’da olup derdest olduğunu, … tarafından AVM kiracılarına yasal olmayan şekilde kira bedellerini şirketleri hesabına değil, kendi hesaplarına yatırmaları için noterden ihtarname çekildiğini, bunun üzerine kiracıların bir kısmının kira bedellerini yatırmak için tevdi mahalli belirlenmesi için mahkemeye müracaat ettiklerini, kiralarını belirlenen tevdi mahalli hesaplarına yatırdıklarını, bu konuda müvekkili tarafından Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/654 esas sayılı dosyasında muarazanın giderilmesi talepli dava açıldığını, bu davanın derecattan geçerek kesinleştiğini, …’nin müvekkiline karşı borçlu olduğu milyonlarca dolarlık yatırım bedelini ödemeden tahliye talep ettiğini, yatırım bedelinin tahsili talebiyle …’ne karşı Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2022/1924 esas sayılı dosyasından açtıkları davalarının halen derdest olduğunu, …’nin bu süreçte müvekkili şirket tarafından verilen 3.500.000 USD tutarındaki teminat mektubunu nakde çevirdiği halde, teminat mektubu bedelini borçtan mahsup etmediğini, hem …’nin sözleşmeye ve hukuka aykırı haksız bu tutumunun, hem de olumsuz piyasa koşullarının etkisi ile müvekkili şirketin nakit akışının akamete uğratıldığını, müvekkilinin her geçen gün ekonomik imkanlarının daraldığını, bu gelişme üzerine Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/426 esas sayılı dosyasında 15.09.2020 tarihinde yapılan konkordato başvurusu üzerine konkordato projesinin adi ve rehinli alacaklılar yönünden İİK’nun 302. maddesinde öngörüleri çoğunlukla kabul edilmemesi ve şirketin borca batık olmayıp doğrudan iflas koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından başvurucu şirket yönünden konkordato taleplerinin reddine karar verildiğini, konkordato sürecinde müvekkilinin bankalara olan borçlarını yapılandırarak ödemeye başladığını ve halen ödediğini, şirketin 31.01.2023 tarihi itibariyle 2 bankaya olan banka kredileri borçlarının toplamının 32.881.936,56-TL olduğunu, şirketin banka kredilerinin tamamının ipotek karşılığı kullanıldığını, şirketin vergi ve sigorta borçlarından oluşan amme borçları toplamının 4.214.575,78-TL, bu tutarın 3.845.562,14-TL’lik kısmının vergi borçları, 6.249,81-TL’lik kısmının sigorta borçları, 362.763,83-TL’lik kısmının ise yasal yükümlülükler olduğunu, müvekkili hakkında İİK’nun 285. maddesi hükmüne istinaden vadesi gelmiş borçlarının bir kısmını ödeyemediği gibi tedbir alınmadığı takdirde, takip eden dönemde vadesi gelecek olan borçlarını da vadesinde ödeyememe tehlikesi altında olduğundan konkordato talebinde bulunduklarını beyan ederek öncelikle davacının faaliyetine devam edebilmesi ve malvarlığının korunabilmesi için derhal 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesine, İİK’nun 206/1. maddesi sırasındakiler hariç olmak üzere, 6183 sayılı Kanundan doğan vergi ve her türlü harç, ceza ile SGK alacakları ile ilgili takipler dahil olmak üzere, davacılar aleyhine takip yapılmaması, haciz, ihtiyati haciz, e-haciz, ihtiyati tedbir, satış, muhafaza ve tahliye işlemleri uygulanmamasına, evvelce yapılmış olan tüm takiplerin durdurulmasına, yeni takip yapılmamasına, davacı hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışlarının ve rehinli menkullerin muhafazasının durdurulmasına, davacının tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. kişilerce haciz, muhafaza ve/veya her ne şekilde olursa olsun tahsil edilmesinin önlenmesine ve tüm hak ve alacaklarının davacılara ödenmesine, davacının takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3. şahıs konumunda oldukları takiplerde kendisine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin ve gönderilmiş olan ihbarnamelerin uygulanmasının tedbiren önlenmesine, davacının teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin ve tahliyesinin tedbiren durdurulmasına, başta bankalar olmak üzere idare ve tüm alacaklıların takas mahsup haklarının kullanmasının önlenmesine ve mahkeme tarafından uygun görülecek diğer tedbirlerin alınmasına, İİK’nun 289. maddesi uyarınca kesin mühlet verilmesine, müvekkilinin konkordato talebinin kabulüne, alacaklılara ödemenin kararın kesinleşmesiyle başlatılmasına ve yasada belirtilen sair kararların alınmasına, sonuç olarak yapılacak yargılama neticesinde konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Mahkememizce yapılan yargılama sonunda;
Ticari kayıtlar ve mali tablolar bir yandan kamu öte yandan da şirket yönetimi, paydaşları ve alacaklıları için büyük önemi haizdir ve bunların doğru tutulması anılan kurallara tâbi tutulduğu gibi denetimleri de birçok açıdan yasal düzenlemeye kavuşturulmuştur. Konkordatoda (özellikle geçici mühlette) bunların gerçeğe ve finansal raporlama ilkelerine uygunluğu denetlenir. Bunların gerçeği yansıtmaması başlı başına suç ve konkordato başvurusunun ve tasdik talebinin reddi nedenidir. Ancak bu kayıt ve tablolarda yer alan verileri değerlendirilerek borçlunun gerçek mali durumu saptanabilir ve konkordato hakkında sağlıklı sonuçlara varılabilir. Kendilerine bu derecede önem yüklenen ticari kayıtların ve mali tabloların gözetilmemesi mümkün değildir (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2022/139 Esas, 2022/317 Karar).
Yukarıdaki Bölge Adliye Mahkemesi kararında da açıkça belirtildiği gibi, konkordato talep eden şirketin ticari defterlerinin gerçeğe uygun tutulup tutulmadığının özellikle geçici mühlet aşamasında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu çerçevede konkordato talep eden şirketin ticari defterlerinin gerçekliği değerlendirildiğinde, talep eden şirketin kayıtlarında … ile talep eden şirket arasında 10/12/2018 tarihli Ek Protokol uyarınca 01/01/2019 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin 2.725.000,00-TL olarak belirlendiği, söz konusu belirleme doğrultusunda kayıtların girildiği, kayıtlar girildikten sonra bilirkişi raporu şeklinde açıklama ile konkordato komiserler kurulunun raporunda da belirtildiği üzere …’ın alacağına ters kayıtların girildiği, bu ters kayıtlar ile …’ın alacağının düşürüldüğü ve konkordato talep eden şirketin kar eder bir hale getirildiği, ters kayıt girilen yani bilirkişi raporu esas alınarak girilen işlemlerin hiçbir dayanağının bulunmadığı, bilirkişi raporunun alındığı Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/93 Esas sayılı dosyası konkordato talep eden şirket aleyhine ret ile sonuçlandığı, aleyhine sonuçlanan bir davadaki bilirkişi raporunun esas alınarak tarafların kabulünde olan ek protokolün devre dışı bırakılarak kayıt oluşturulmasının uygun olmadığı, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/58 Esas, 2020/165 Karar sayılı kararının kesinleşmesine rağmen söz konusu karardan kaynaklı 2.279.000 USD borcun (faiz ve masraf hariç) ticari defterlerinde gösterilmemesi, talep eden şirket tarafından mahkememizin 2023/157 Esas sayılı dosyasında 01/03/2023 tarihinde konkordato talep edilmesine rağmen mahkemece yapılan değerlendirme sonucu … lehine 25.562.166,00-TL., … lehine 21.910.428,00-TL ve … lehine 25.562.166,00-TL fiktif alacaklar yaratıldığı, bu fiktif alacaklar nedeni ile 06/03/2023 tarihinde konkordato talebinin reddedildiği, söz konusu ret kararından sonra 13/03/2023 tarihinde tekrar mahkememizden mevcut dosyada konkordato talebinde bulunulduğu, komiser raporuna göre daha önceden fiktif alacak olarak belirlenen alacakların 0’a düşürüldüğünün rapor edildiği görülmüş olup, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde mahkememizde konkordato talep eden tarafından ticari defterlerinin dayanaksız girişler yapılmak suretiyle gerçeğe aykırı tutulduğu yönünde kanaat oluşmuştur.
Yukarıdaki paragraftaki kanaat çerçevesinde, konkordato talep edenin ticari defterlerinden gerçek mali durumunun çıkartılması ve gerçek mali durumuna göre projenin işleyip işlemeyeceği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Konkordato komiserler kurulu tarafından, her iki tarafında da kabulünde olan taraflar arasındaki 10/12/2018 tarihli Ek Protokol dikkate alınarak hesap yapıldığında, talep eden şirketin kira borcunun toplam 110.732.445,29-TL olarak hesaplandığı, yine bağış bedeli olarak sadece Ankara 5. Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin 2019/58 Esas sayılı dosyasında kesinleşen kararın faiz ve masraf hariç 43.348,631-10-TL olarak hesaplandığı, … …’nin kira alacağı + kesinleşmiş bağış alacağı toplamının 154.081.076,39-TL olduğu, söz konusu miktar içerisinde mühlet öncesi işlemiş faiz ve masrafların bulunmadığı, buna göre konkordato kapsamına giren toplam borç miktarının 186.771.221,90-TL olduğu, konkordato kapsamında bulunmayan borç miktarının 21.275.426,74-TL olduğu, her ikisinin toplamının 208.046.648,64‬-TL olduğu, söz konusu borç miktarının konkordato projesi kapsamında ödeyebilme kabiliyetinin bulunmadığının rapor edildiği görülmüştür.
Konkordato komiserler kurulu tarafından talep eden şirketin ticari defterlerinden gerçek durumunun çıkarılması sonucu çıkan borç durumuna göre, mevcut projenin işlemeyeceğinin rapor edilmesi, söz konusu raporun taraflar arasında imzalanan ek protokol ve kesinleşen mahkeme kararlarına dayanması sebebi ile mahkememizce de kabul görmüştür. Burada talep eden vekili tarafından her ne kadar nakde dönen teminat mektubu TL olarak alındığından kendileri yönünden bir kayıp olduğu belirtilmiş ise de, söz konusu 3.500.000 USD’lik teminat mektubu nakde döndüğü tarih itibari ile TL’ye çevrilmiştir. TL karşılığı da konkordato talep eden tarafından kendi ticari defterleri üzerinde borçtan mahsup edilmiştir. Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde kesinleşen karar ise henüz infaz edilmemiştir. Bu nedenden ötürü, nakde dönen teminat mektubunun nakde döndüğü tarihteki TL karşılığının ve yine Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde hükmedilen yabancı paranın infaz edilmemesi nedeni ile güncel kur karşılığı alınarak komiserlerce hesap yapılmasının doğru olduğu, bu nedenle talep eden vekilinin itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda anlatılan nedenlerden dolayı ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2023/557 Esas, 2023/590 Karar sayılı kararı gözönüne alındığında, konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumuna göre konkordato projesinin başarıya ulaşamayacağı anlaşıldığı…” gerekçesiyle “…1)Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı…’nin İİK. 287/5 maddesi yollamasıyla İİK 292. maddesi uyarınca geçici mühlet kararının kaldırılmasına, konkordato isteminin REDDİNE,
Mahkememizce verilen tedbir kararlarının 13/06/2023 günü saat 14.53 itibari ile kaldırılmasına,
Konkordato komiserler kurulunun görevine 13/06/2023 günü saat 14.53 tibari ile son verilmesine,
Gecici mühlet kararının kaldırılarak konkordatonun reddine karar verildiğine ilişkin işbu kararın İİK. 288/2 maddesi gereğince ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine,
2)Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı…’nin İİK. 287/5 maddesi yollamasıyla İİK 292. maddesi gereğince İFLASINA,
İflasın 13/06/2023 günü saat 14.53 itibari ile açılmasına…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran konkordato talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Yerel mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olarak verildiğini, dosyada konkordato projesinin başarıya ulaşamayacağını ortaya koyan somut hiçbir veri olmadığını, konusunda uzman kişilerden teknik rapor alınarak bir sonuca varılması gerektiğini;
Yerel mahkemenin emsal olarak dayandığı Ankara BAM 23. Hukuk Dairesi’nin 2022/139 esas sayılı kararına konu olayın dosyalarında emsal olmadığını;
Konkordato projesinin başarıya ulayıp ulaşamayacağı konusunda tereddütte kalınması halinde revize proje dahi istenmediğini, projenin başarıya ulaşabilmesi için yapılacak ilave işlemler veya alınacak ilave tedbirler olup olmadığının tartışılmadığını, komiser heyeti raporu üzerine itirazları değerlendirilmeden alelacele iflas kararı verildiğini;
Ayrıca şirket yetkililerinden …’a duruşma davetiyesi ulaşmadan, yokluğunda duruşma yapıldığını;
Müvekkili şirket tarafından işletilen ve mülkiyeti …’ne ait olan …’nin kaba inşaat seviyesinde yarım kalan inşaatının ve işletme için gerekli her türlü makine ve teçhizat yatırımının … ile yapılan yap-işlet-devret sözleşmesi çerçevesinde 2011 yılından itibaren başlamak üzere 25 yıllık işletme hakkı karşılığında müvekkili şirket tarafından tamamlandığını, 14 yıl daha işletme hakkı bulunduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin kalan 14 yıllık işletme süresini kullanabilmesi ve yapmış olduğu yatırım bedelinin geri dönüşünü sağlayabilmesinin ancak borçlarını ödeyerek ticari faaliyetini sürdürebilmesi ile mümkün olduğunu, müvekkili şirketin borçlarını ödemek konusunda kararlı olduğunu;
Konkordato sürecindeki bir şirketin borçlarını ödemesi noktasında, en küçük bir şans ya da ihtimalin dahi değerlendirilerek borçlu şirkete şans verilmesi ve mühlet sürelerinin kullanılmasının sağlanması gerektiğini;
Muhasebe alanında uzman olmayan mahkeme heyeti tarafından, raporda yer alan muhasebe işlemlerine ilişkin tespit ve teknik hesaplamalarla ilgili herhangi bir bilirkişi incelemesine başvurmaksızın sadece komiser raporuyla yetinilerek karar verildiğini, komiserler kurulu tarafından düzenlenen raporda, AVM’nin inşaatının %60’lık kısmının şirketleri tarafından yapıldığı kabul edilmesine rağmen herhangi bir neden gösterilmeksizin inşaat bedelini de içeren hesaplamanın dikkate alınmadığını;
Borçlunun konkordatoya başvurmasının açıkça ödeme güçsüzlüğünü ortaya koyan bir durum olduğuna göre, konkordato talep eden borçlunun alacaklarının alacakları hesaplanırken konkordato başvurusunun yasa gereği kendiliğinden ortadan kaldırdığı alacak vaadinin, alacaklının doğmuş ve muaccel hale gelmiş bir alacağının hesaba katılamayacağını, bu nedenle bağış vaadi tutarının alacak hesabına eklenmesi neticesinde, borçlunun konkordato sürecinden iflasla çıkması halinde de bağış vaadinin yine hükümsüz hale geleceğini;
Müvekkili şirketin borçlarının ödenmesi konusunda kendi sahip olduğu kaynakların dışında, borçlarının ödenmesinde gerektiğinde kullanılabilecek şirket ortaklarının ve grup şirketlerinin sahip olduğu 167.773.372,00-TL’lik daha varlığı bulunduğunu, nitekim müvekkili şirketin banka borçlarının yapılandırıldığı Nisan-2022’den bugüne bu varlık üzerinden alacaklı bankaların yapılandırma protokolü ile takside bağlanmış borçlarından vadesi gelenlerin aksatılmaksızın ödendiğini, ortakların da katkısı ile yapılan bu ödemelerde müvekkili şirketin konkordato sürecinde borçlarını ödeme konusunda ne kadar samimi olduğunun görüldüğünü beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Talep, İİK. 285 vd. maddeleri uyarınca konkordato istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre konkordato talep eden vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/185 E., 2023/384 K. sayılı dava dosyasında verdiği 13.06.2023 tarihli kararına yönelik konkordato talep eden vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 179,90-TL harcın düşümü ile kalan 89,95-TL harcın konkordato talep edenden alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Konkordato talep eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
27.09.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nin 293 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının göndermesi ile uygulanması gereken 164 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 29.09.2023

Başkan Üye Üye Katip