Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/1286 E. 2023/1592 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1286 – 2023/1592
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T E M İ N K A B U L Ü)

ESAS NO : 2023/1286
KARAR NO : 2023/1592

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

KONKORDATO TALEP EDEN :
VEKİLİ :
ALACAKLILAR :

Dairemizin 27.09.2022 tarih., 2022/1146 E., 2022/1372 K. sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.03.2023 tarih, 2023/6-239 E., 2023/187 K. sayılı kararıyla bozulmuş olmakla HMK m. 373/3 uyarınca duruşma açılmasına karar verildi, dosya incelendi:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Konkordato talep eden vekili, müvekkili şirketin Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 376869 sicil numarasına kayıtlı ve enerji santrallerinin kurulumu hususunda Türkiye’nin önde gelen firmalarından olduğunu, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik dar boğaza düşmesi ve dövizlerdeki artışlar nedeniyle ciddi ekonomik sıkıntı içine düştüğünü, döviz kurlarındaki artışlar nedeniyle ödemelerini yapamaması ve askıya alması üzerine, müvekkili şirketin borçlarının büyük bölümünün banka ve yüksek kredi fazlerinin yanı sıra %50’leri aşan temerrüt faizlerinin de eklenmesi ile adeta çıkmaza girdiklerini, alacaklıların ardı ardına takibe geçtiklerini, ticari faaliyeti, tamamıyla kendi mevcut imkanları ile gerçekleşen şirketin gelir elde etmesinin imkansız hale geldiğini ve müvekkili şirketin fiilen işletilemez bir hale sokulduğunu, mahkemece üç aylık geçici mühlet verilmesinin şirketin yararına olduğu kadar alacaklıların da yararına olacağını, zira, taşınmaz rehinleri ve yine araçlar üzerinde menkul rehin hakları tanınarak alacaklıların alacaklarının güvence altına alındığını, bununla birlikte konu menkul ve gayrimenkul malların satılması halinde içinde bulunulan ekonomik dar boğazda mallara alıcı çıkması ve malların gerçek değerinde satılmasının mümkün olmayacağını, alacaklıların alacaklarına tamamen kavuşamayacağını, bunun yanında satış masrafları, vekalet giderleri de düşünüldüğünde alacaklarına %30 nispetinde kavuşabileceklerini, müvekkili şirkete geçici mühlet verilmesi halinde hedeflenen %20 iskontonun ardından alacaklarının %80’ini tahsil edebileceklerinden bahisle, İİK. 287. maddesi gereğince geçici mühlet talebinin kabulü ile, müvekkili şirketin mal varlığının korunması için gerekli muhafaza tedbirlerinin alınmasını, müvekkili şirket aktifinde kayıtlı bulunan demirbaşlar, emtia ve diğer araçlara ve bankalardaki mevduatlara konulacak haciz ve muhafaza işlemlerinin durdurulmasını, müvekkili şirket aleyhine 6183 sayılı Yasa’ya göre yapılan takipler de dahil olmak üzere yapılmış her türlü icra takibinin ve iflas takibinin durdurulması ve yeni takip yapılmasının engellenmesini, ihtiyati haciz kararlarının uygulanmasının önlenmesini, devamında İİK’nun 286. vd. maddeleri gereğince konkordato kesin mühlet talebinin kabulü ile neticeten İİK 305 ve devamı maddeleri gereğince konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
DAVANIN SEYRİ VE SONUCU :
Talep, konkordatonun tasdikine ilişkindir.
İlk derece Mahkemesi’nce “…Konkordato komiserler kurulunun 15.04.2021 tarihli nihai raporu ve önceki raporları da dikkate alındığında; Davacı şirket yetkililerinin gerek konkordato teklifi öncesi, gerekse konkordato mehil sürecinde alacaklıları zarara sokacak işlem ve eylemlerde bulunmadığı, şirketin iflas etmesi durumunda, imtiyazsız alacaklıların herhangi bir tahsilat yapamayacakları gibi, imtiyazlı alacaklıların da alacaklarının tamamına kavuşamayacağı ihtimalinin güçlü olduğu, konkordato revize tasdik projesine göre “adi alacaklılara alacaklarının tamamının, ana para borcuna faiz işletilmeksizin aylık taksitler 10.000,00-TL’nin altına düşmemek kaydıyla 1 yıl ödemesiz (31.05.2022 tarihi itibariyle başlayacak şekilde) 36 ay vade ile eşit taksitler halinde ödenmesine” ilişkin teklifin, İİK’nun 302/3. maddenin gerektirdiği kaydedilmiş alacaklıların dörtte birini ve adi alacaklıların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edildiği ve 2004 sayılı yasanın 302. maddesi uyarınca teklifin kabul edilmiş sayılacağı, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu, kabul edilen konkordato projesine göre teklif edilen ödeme tutarının borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek miktardan fazla olacağı, rapor tarihi itibariyle 206. maddenin 1. sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödendiği ve mühlet içerisinde komiserin izniyle akdedilmiş ödenmemiş borçların bulunmadığı anlaşılmıştır.(Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2021/1389 Esas, 2021/275 Karar sayılı ilamına göre üçüncü kişilerin rehni bulunan alacaklar nisapta adi alacak olarak kabul edilmiştir)
Böylece; Davacı şirketin 25.03.2021 tarihli konkordato revize projesinin 25.03.2021 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içerisinde İİK’nun 302/2. maddesinde aranan nisabın üzerinde adi alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinin gerçekleşmesi için İ.İ.K.’nun 305.maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu, 37.774,00-TL tasdik harcının tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edildiği anlaşıldığı…” gerekçesiyle “…1-Davacının konkordato projesinin TASDİK TALEBİNİN ADİ ALACAKLAR YÖNÜNDEN KABULÜ İLE; 376869 ticaret sicil numaralı davacı … Anonim Şirketi’nin revize konkordato tasdik projesine göre, adi alacaklılara alacaklarının tamamının, ana para borcuna faiz işletilmeksizin aylık taksitler 10.000,00-TL’nin altına düşmemek kaydıyla 1 yıl ödemesiz (31.05.2022 tarihi itibariyle başlayacak şekilde) 36 ay vade ile eşit taksitler halinde ödenmesine, davacının rehinli alacaklılara ilişkin konkordato projesinin tasdik talebinin reddine,
2-Konkordato komiserler kurulunun görevine tasdik karar tarihi olan 22/04/2021 tarihi itibari ile son verilmesine,
3-İİK’nun 307.maddesi hükmünün ancak davacı borçlu şirkete ait menkul ve gayrimenkuller hakkında uygulanabileceği, bu hükmün 3. kişilere ait rehinli mallar yönünden uygulanamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin 3. kişilere ait rehinli malların satışının ertelenmesi talebinin reddine,
4-a.İİK’nun 306/2. maddesi gereğince tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli olarak SMMM …’un tasdik karar tarihi itibari ile göreve başlamak üzere kayyım olarak görevlendirilmesine,
b.Kayyım tarafından borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda 2 ayda bir Mahkememize rapor sunulmasına,
c.Kayyıma aylık 1.250,00 TL ücret takdirine, kayyımın göreve başlama tarihinden itibaren ödenecek 36 aylık ücretin(45.000,00-TL) konkordato talep eden şirket tarafından mahkeme veznesine depo edilmesine,
5-Kesin mühletin sona ermesi ile kesin mühlet kararı ile doğan ve İ.İ.K.’nun 294,295,296 ve 297. maddesinde düzenlenen sonuçların kalkmış olduğunun tespitine,
6-Mahkememizce verilen tüm tedbir kararlarının tasdik karar tarihi itibari ile kaldırılmasına,
7-İ.İ.K.’nun 308/b maddesi uyarınca alacakları itiraza uğramış olan tüm alacaklılara tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren 1 ay içerisinde dava açabileceklerinin ihtarına, dosya kapsamı itibariyle İ.İ.K.’nun 308/b-2 maddesi gereğince depo kararı verilmesine yer olmadığına…” karar verilmiştir.
Hükme karşı alacaklı … A.Ş., …. ve … A.Ş. vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 02.03.2022 tarih ve 2021/2347 esas, 2022/326 karar sayılı kararıyla; “Dairemizce, ilk derece mahkemesince istemci şirkete 19.07.2019 tarihinde 1 yıl kesin mühlet verildiği, kesin mühletin 19.01.2021 tarihine kadar 6 ay uzatıldığı, buna 7226 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca 86 günlük sürenin de eklenmesiyle mühletin 15.04.2021 tarihinde sona erdiği, ancak komiserler kurulunca bu tarihte nihai raporun sunulduğu ve mahkemece de kararın 22.04.2021 tarihinde, mühletin bitiminden sonra karar verildiği anlaşılarak HMK’nın 355 ve 353/(1)-b.2. maddeleri uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek konkordato isteminin usulden reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmiş; kararın niteliğine göre alacaklılar vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına…” karar verilmiştir.
Dairemiz kararına karşı konkordato talep eden vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 21.04.2022 tarih ve 2022/1762 esas, 2022/2308 karar sayılı kararıyla; “…Talep, borçlu şirket hakkında, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ile konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.
İİK’nın 304/1. maddesi mahkemenin konkordato hakkındaki kararını herhalde kesin mühlet içinde verilmesi hükmünü getirmiştir. İkinci fıkrası ise “Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir” hükmünü içermektedir.
Bahsi geçen maddede yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda, kesin mühlet içinde kararın verilemeyeceğinin anlaşılması halinde mahkemece konkordato kararının verilmesine kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verilebilecektir. Zira mühlet içinde karar verilemediğinde mühletin kalkması halinde, takip yasağının kalkması gibi konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkabilecektir.
304. maddenin 1. maddesi düzenleyici bir hüküm içermekte olup, bu hükme bir sonuç bağlanmamıştır. Kaldı ki ikinci fıkrada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması halinde hakime 6 aylık bir mühlet tanınmıştır. Kanun koyucu abesle iştigal etmez. Kesin mühlet içinde konkordato konusunda karar verilmemesi haline bir sonuç bağlanacaksa bu hükmün kanuna dercedilmesi gerekir. Ayrıca bir sonraki fıkrada hakime 6 aylık bir süre verilmez.
Hakim; kanunda belirlenen bu süreyi ara kararına geçirerek kullanmaya başladığını belirtmek durumunda mıdır? Bu süre kesin mühlet tedbirleri ile ilgili olup, yargılamanın sonuçlandırılması ile ilgisi olmadığından bu soruya olumsuz cevap verilmelidir.
Bu durumda hakim, kendisine komiser tarafından rapor ibraz edilmesini müteakip gereken hızda yargılamasını yapıp konkordatoyu sonuçlandırmalıdır. Bu yargılama sırasında İİK 304/2 maddesinde yazılı 6 aylık sürenin hakim tarafından yargılama sırasında kullanılması da mümkündür.
Somut olayda mahkemece, kesin mühletin hitamından sonraki bir tarihe duruşma günü tayin edilmesi suretiyle 304/2 madde kapsamında verilmiş olan 6 aylık uzatma yetkisinin zımnen kullanıldığının kabul edilmesi gerekir. Kaldı ki, komiser heyetince nihai rapor 15.04.2021 günü ibraz edilmiş olup bu tarih ile karar tarihi arasında geçen 7 günlük süre, tebliğ işlemleri, itirazların sunulması ve sonucunda mahkemece yapılacak inceleme ve değerlendirme süreci dikkate alındığında, makul kabul edilebilecek niteliktedir. Ayrıca yargılama sürecine etkisi bulunmayan, hiçbir kusuru olmayan, talep edenlerin ve konkordatoya kabul oyu kullananların makul süre olarak kabul edilebilecek 7 günlük gecikme nedeniyle, cezalandırılması doğru görülmemiştir. Böyle bir durum, sadece borçlunun değil; alacaklıların da zarara uğramasına neden olabilecektir. Zira, üçte iki ya da daha fazla bir çoğunlukla kabul edilen ve alacaklıların kendilerine iflasa nazaran avantajlı bir durum yaratacağı inancıyla muvafakat verdikleri konkordato projesinin salt geç tayin edilmiş duruşma günü nedeniyle usulden reddedilmesi, onların da daha az oranda tatmin edilmesi sonucunu doğurabilir. Oysa, böyle ağır sonuçlar doğuran işlemin sorumlusu, ne alacaklılar ne de borçludur.
Açıklanan nedenlerle; istinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince, işin esasına girilerek, tasdik şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken, yanılgılı gerekçelerle istemin usulden reddi doğru olmamış…” gerekçesi ile “…Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi kararı usul ve yasaya aykırı görüldüğünden talep edenler yararına BOZULMASINA…” karar verilmiştir.
Bozma kararı üzerine; Dairemiz 27.09.2022 tarih ve 2022/1146 esas, 2022/1372 karar sayılı kararıyla; “…Özetle, ilk derece mahkemesince istemci şirkete 19.07.2019 tarihinde 1 yıl kesin mühlet verildiği, kesin mühletin 19.01.2021 tarihine kadar 6 ay uzatıldığı, buna 7226 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca 86 günlük sürenin de eklenmesiyle mühletin 15.04.2021 tarihinde sona erdiği, ancak komiserler kurulunca bu tarihte nihai raporun sunulduğu ve mahkemece de kararın 22.04.2021 tarihinde, mühletin bitiminden sonra karar verildiği anlaşılarak önceki kararda direnilmesine, HMK’nın 355 ve 353/(1)-b.2. maddeleri uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek konkordato isteminin usulden reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmiş; kararın niteliğine göre alacaklılar vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına…” karar verilmiştir.
Karara karşı konkordato talep eden vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.03.2023 tarih, 2023/6-239 E., 2023/187 K. sayılı kararıyla;
“…29. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, teklif edilen konkordato talebi üzerine, 19.07.2019 tarihinde bir yıl kesin mühlet kararı verilmiş, 09.07.2020 tarihinde ise, kesin mühletin 19.07.2020 tarihinden itibaren altı ay uzatılmasına karar verilmiştir.
30. Komiserler kurulunca 25.03.2021 tarihinde alacaklılar toplantısı yapılmış, 15.04.2021 tarihinde ise nihai rapor ve dosya mahkemeye teslim edilmiştir.
31. Mahkemenin 14.01.2021 tarihli ara kararıyla, talep eden şirkete verilen kesin mühletin, yasa gereğince Covid-19 pandemisinde geçen süreler eklendiğinde 24.04.2021 tarihine kadar resen uzamış olduğu anlaşılmakla sürenin bitiminin beklenmesine, bu aşamada kesin mühletin uzatılması ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek bir sonraki duruşma günü 22.04.2021 tarihine bırakılmış, bu tarihte de tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
32. İlk Derece Mahkemesince verilen kesin mühlet ve kesin mühletin uzatılması kararları ile birlikte kesin mühletin sona erme tarihi 19.01.2021 olduğu hâlde, 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1 inci maddesi ve 30.04.2020 tarihli Cumhurbaşkanı Kararının 1 inci maddesi uyarınca pandemi nedeniyle duran süreler dikkate alınarak seksen altı günlük durma süresinin eklenmesiyle kesin mühletin 15.04.2021 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır.
33. Somut olayda 15.04.2021 tarihinde kesin mühlet süresi dolmuş ise de, İİK’nın 304/2 nci maddesinde, mahkemece kesin mühlet içerisinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde hâkime altı aylık ek mühlet tanınmıştır. Mahkemece bu altı aylık sürenin yargılama sırasında kullanılması mümkün olup uzatılan dönem ile ilgili belirlenen sürenin gösterilerek karar oluşturulması gerekir. Somut olayda 14.01.2021 tarihli ara karar ile tasdik duruşmasının 22.04.2021 tarihine bırakılmasıyla İİK’nın 304/2 nci maddesinde belirtilen altı aylık ek sürenin hâkim tarafından kullanıldığının kabulü gerekmektedir. Ayrıca Covid-19 pandemisi nedeniyle duran süreler de dikkate alındığında kesin mühletin bitim tarihi ile karar tarihi arasında yedi günlük süre geçmiştir. Bu sürenin de ilan işlemleri, itirazların sunulması, incelenmesi ve mahkemece yapılacak değerlendirmeler dikkate alındığında makul olarak kabul edilecek bir süre olduğu, mahkemece kesin mühletin bitiş tarihi olan 15.04.2021 tarihinden sadece yedi gün sonra tasdik kararının verildiği de göz önüne alındığında, yargılama süresine etkisi bulunmayan ve kusuru olmayan konkordato talep eden ile projeye kabul oyu veren alacaklıların aleyhine olacak şekilde yedi günlük gecikme nedeniyle bu kişilerin cezalandırılması doğru değildir.
34. Mahkemece geç yapılan tasdik duruşması nedeniyle talebin usulden reddedilmesi, alacaklıların, ileride verilebilecek muhtemel bir iflâs kararına göre daha avantajlı durumda bulunacakları düşüncesiyle kabul ettikleri projeye oranla daha az tatmin edilmesi sonucunu doğurabileceğinden böyle bir sonuçtan alacaklılar ve konkordato talep edeni sorumlu tutmak doğru değildir.
35. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince mühlet içerisinde karar verilmediği gerekçesiyle konkordato tasdik talebinin usulden reddine karar verilmesi yerinde değildir.
36. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 09.11.2022 tarihli 2022/6-610 Esas 2022/1462 Karar, 2022/6-671 Esas, 2022/1463 Karar ve 08.02.2023 tarihli 2023/6-70 Esas, 2023/33 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.
37. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
38. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır…” denilerek Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun direnme kararlarının temyizi üzerine verdiği kararlara uymak zorunludur (HMK m.373/7).
Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca, Dairemizce işin esasına girilerek tasdik şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılmış, tasdik şartlarının oluştuğu değerlendirilerek konkordato projesinin tasdikine karar verilmiştir.
Ancak şu iki hususa işaret edilmesi gerekmiştir:
Bunlardan birincisi İcra ve İflas Kanunu’nun 304’üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesine göre “Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır.” İstemci hakkında verilen kesin mühlet (uzatması ile birlikte) 15.04.2021 günü dolmuştur. Hukuk Genel Kurulu bozması üzerine Dairemizce bu mühletin dolmasından sonra karar verilmesi gerekmiştir.
Nihayet, proje “…31/05/2022 tarihi itibariyle başlayacak şekilde..” ödeme şeklindedir. Dairemizin uyma üzerine verdiği kararın tarihi 17.10.2023 olup, bu takvimin zaten 17 aylık ödeme kısmı dolmuştur. Oylama bu şekilde yapıldığından ödeme takvimine müdahale de edilememektedir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İstemin adi alacaklılar yönünden kabulü ile konkordatonun tasdikine. İstemci ….Anonim Şirketi’nin revize konkordato tasdik projesine göre, adi alacaklılara alacaklarının tamamının, ana para borcuna faiz işletilmeksizin aylık taksitler 10.000,00 TL’nin altına düşmemek kaydıyla 1 yıl ödemesiz (31/05/2022 tarihi itibariyle başlayacak şekilde) 36 ay vade ile eşit taksitler halinde ödenmesine.
Rehinli alacaklılara ilişkin talebin reddine.
2-Konkordato komiserler kurulunun görevine son verilmesine.
3-İstemci vekilinin 3. kişilere ait rehinli malların satışının ertelenmesi talebinin reddine.
4-Tüm tedbir kararlarının tasdik karar tarihi itibari ile kaldırılmasına.
5-Dosya kapsamı itibariyle İ.İ.K.’nun 308/b-2 maddesi gereğince depo kararı verilmesine yer olmadığına.
6-İ.İ.K. 306/son maddesi gereğince, hüküm fıkrasının İ.İ.K.’nun 288.maddesi uyarınca ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine.
7-Alınması gereken 269,85-TL harçtan peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davanın mahiyeti gereği istemciden alınarak Hazineye gelir kaydına.
8-İstemin niteliği gereği yargılama giderlerinin istemci üzerinde bırakılmasına. İstemci ve alacaklılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333’üncü maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine.
17.10.2023 tarihinde, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda, istemci şirket yetkilisi … ve vekili Av. …, alacaklı … …. A.Ş. vekili Av. …’in yüzlerine karşı, diğerlerinin yokluğunda, İİK m. 308/a gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 20.10.2023

Başkan Üye Üye Katip