Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/1272 E. 2023/1317 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1272 – 2023/1317
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2023/1272
KARAR NO : 2023/1317
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2023
ESAS-KARAR NUMARASI : 2020/15 E.-2023/37 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 04.11.2019 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin peyzaj-çevre düzenlemesi, mevsimlik çiçek-çalı üretimiyle ithalatı ve yeşil alanların bakımları ile park yapım işleri ile iştigal ettiğini, davalı tarafından ihale edilen muhtelif yıl ve bölgelere ilişkin hizmet alım işlerini üstlendiğini ve ihaleler kapsamında yüklendiği işi tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalının hak ediş ödemelerini düzenli olarak yapmadığını, ayrıca davalı yanın kesinleşmiş hak ediş alacaklarını … Belediyesi’nden tahsil edememesi sonucunda kullandığı krediler sebebi ile ödeyeceği faiz, komisyon, masraf ve her türlü giderlerin müvekkilince ödenmek zorunda kalındığını, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinde hak ediş ödemelerinin yapılma tarihi ile ilgili açıkça düzenleme olmasına rağmen taraflar arasındaki sözleşmelerde bu konuda bir hükme yer verilmediğini, müvekkilince ihaleler kapsamında üstlenilen işler ile ilgili muhtelif faturalar düzenlendiğini, bu faturalardan kaynaklanan tahakkuk ve hak edişlerinin yasal süresi içerisinde yapılmaması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere HMK 107/2 vd. maddeleri gereği 10.000.00 TL’nin işlemiş işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının ne miktar alacağı olduğunu ve alacağının geç ödenmesi sebebiyle uğradığı bir zararı bilebilecek konumda olduğundan belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararı bulunmadığını, dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığını, toplam 696 adet mahalde bitkisel, yapısal, tesisat, elektrik, bakım, onarım hizmet işini … Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı’ndan ihale ile alan müvekkilinin bu işin bir kısmını alt yüklenici olarak davacıya verdiğini, taraflar arasındaki sözleşmelerin “Ödeme Koşulları” başlıklı 5. maddesinde “…Ancak, …’nın kesinleşmiş hak ediş alacaklarını … Belediyesinden tahsil edememesi sonucunda, doğacak sosyal ve mali problemleri önlemek amacıyla, Yükleniciye yapacağı hak ediş ödemelerine mali kaynak yaratmak amacıyla …’nın bankalar ve/veya finans kurumlarından alacağı krediler sebebiyle ödeyeceği faiz, komisyon, masraf ve her türlü giderlerin kendisi tarafından karşılanacağını ve bu giderlerin ayrıca bir ihtarname keşidesine gerek kalmaksızın bir kerede hak edişlerinden kesilmesine muvafakat ettiğini dönüşü mümkün olmayacak şekilde kabul, beyan ve taahhüt etmiştir.” hükmüne yer verildiğini, 4. maddesinde ise davacı yüklenicinin, müvekkilinin … Belediyesi ile yapmış olduğu işin Ana Sözleşmesini, bu sözleşmenin eki Teknik Şartname, İdari Şartname vs. eklerinin (fiyat farkı hükümleri hariç) bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul ettiğini, müvekkilinin İdareden(ABB) alacaklarını tahsil edememesi halinde oluşacak zararı kabul ve taahhüt eden davacının alacaklarının geç ödendiğinden bahisle zarar talebinde bulunamayacağını, dava dilekçesinde belirttiği faturalardan sadece 13.12.2018 tarihli 1.978.488,76 TL tutarındaki fatura ile 11.06.2018 tarihli 401.513,22 TL faturadan bakiye kalan 320.026,23 TL alacağının tahsili için Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2019/4507 sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, diğer faturalar için her hangi bir ihtarname göndermediği gibi icra takibi de yapmadığını, fatura bedellerinin tahsili sırasında her hangi bir ihtirazi kayıt da dermeyan etmediğini, davacının dava tarihinden öncesine ilişkin faiz talebinde bulunamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Başlangıçta dava, Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış, davanın görüldüğü Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı sonrasında süresinde müracaat üzerine dosya Mahkememiz esasına kaydedilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı 06/11/2019 tarihinde verilmiş, dava dosyası Mahkememiz esasına kaydedilmeden önce davacı taraf arabuluculuk müracaatında bulunmuş, 13/12/2019 tarihinde arabuluculuk son tutanağı düzenlenmiştir. Buna göre görevsiz mahkemede dava açılmasından sonra arabuluculuk süresinin başlatıldığı tartışmasızdır. Dava tarihi itibariyle bir miktar alacak ya da tazminat talepli ticari davalarda, davadan önce arabuluculuğa müracaat edilmesi ve arabuluculuk son tutanağının dava dilekçesi ekinde sunulması 6102 sayılı TTK 5/A maddesi ve 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi kapsamında zorunludur. Ankara BAM 31. Hukuk Dairesinin 2022/593 esas 2022/695 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, her iki tarafı da tacir olan davada Asliye Hukuk Mahkemesinin değil Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu açık ve net olup, ticari bir davanın görevli olmayan ve ihtiyari arabuluculuk hükümlerinin geçerli olduğu Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması davanın başında sağlanması gerekli arabuluculuk dava şartının sonradan ikmal etmesi hakkını vermeyecektir. Arabuluculuk dava şartı dava açılmadan önce yerine getirilmesi gereken bir şart olduğundan” gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; arabuluculuğa başvuru Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde dava açtıkları tarih itibariyle dava şartı olmadığını, Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/872 E. sayılı dosyasında verilen görevsizlik kararı akabinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi yönünde talepte bulunulduğunu, işbu eldeki dava dosyasına konu uyuşmazlık için de 26.11.2019 tarihinde arabulucuya başvurulduğunu ve 13.12.2019 tarihinde taraflar arasında anlaşma sağlanamadığına ilişkin arabuluculuk anlaşmama tutanağının düzenlendiğini, 08.01.2020 tarihli tensip zaptında; ”…TTK 5/A ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-2 maddesi gereğince taraflar arasında anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın 1 haftalık kesin süre içerisinde.. ” mahkemeye sunulmasının istendiğini ve kendilerince ara kararının süresi içerisinde yerine getirildiğini, anlaşamama tutanağının 20.01.2020 tarihinde dava dosyasına ibraz edildiğini, davanın açıldığı tarihten itibaren üç yıl gibi bir süre geçtikten ve dava karar aşamasına geldikten sonra davanın usulden reddine karar verilmesinin yargılamanın makul sürede tamamlanması, adil yargılanma hakkı, mahkemeye erişim hakkı ve usul ekonomisi ilkelerine aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere dava şartı eksikliği olarak görülen hususun hükümden evvel tamamlandığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava dosyasının esastan incelenmek üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesindeki hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğu öngören ve 7155 sayılı Kanununun 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesinin, dava tarihinden önce, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiş olmasına göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubuyla kalan 89,95 TL.’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
12/09/2023 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 12/09/2023

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza